Etiket arşivi: fransa

İtalya Risale-i Nur Hizmet Mektubu

Bismihi Subhanehu,

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu

Aziz sıddık ağabeylerimiz ve kardeşlerimiz

Ramazan ayı öncesinde İtalya’ya gidilmiş ve külli neticeler alınmıştır. Elhamdülillahi haza min fadli Rabbi. Sizleri bu latif gelişmelerden haberdar etmek istiyoruz.

Yurtdışı istişare heyetimiz, Kocaeli şehrine, istihdam olunmamız için İtalya hizmetini vermiştir ve Kocaeli’de buna yönelik bir istişare heyeti kurulmuş ve bizler de bu heyette yer alıp hizmetlere, bir sene öncesinden programlı bir şekilde hassasiyet ile başladık ve lillahilhamd devam ediyoruz.

Hizmetimizle ilgili İtalya’da daha önce yerleşik ve külli herhangi bir gelişme olmaması, heyetimizdeki kardeşlerimizin şevkini kırmasının aksine daha da şevklerinin artmasına vesile olmuştur.

Öncelikle İtalya istişare heyetimizle aramızda teşriki mesai düsturunu tatbik ettik. İştişare heyetimizdeki uhuvvet sayesinde iki-üç istişare sonrasında Torino, Modena ve Varese şehirlerinde (kuzey İtalyada), hizmetimize yakın ağabeylerin olduğunu tespit ettik ve onlarla irtibat sağladık. Ayrıca Ankara’daki ağabeylerimizin de gayretleriyle kartela ve broşürler temin ettik ve Kocaeli Kültür ve Eğitim Vakfı adına, isim ve irtibatlarımızın bulunduğu kartvizitler hazırladık. İtalyanca, İngilizce ve Arapça risaleler temin ettik.

Kocaeli cemaatimizin külli duaları ile birlikte; planladığımız 5 kişilik grubumuzda 1 vakıf kardeşimizin vize alamaması sonucu, 1 öğretmen, 1 talebe ve 2 doktor kardeşle birlikte geçtiğimiz yaz -elhamdülillah- İtalya’ya ziyaret vukuu buldu.

Bu ziyaret çerçevesinde 3 şehirde, umudumuzun fevkinde inkişaflar oldu.

Öncelikle; Milano şehrine uçak ile vardıktan sonra Bingöllü bir ağabeyimizin arabası ile Torino şehrine geçtik. Fransa’ya yakın, kuzey batı bölgesinde bir vilayet olan Torino, İtalya tarihinde önemli bir yer tutmakta ve gittiğimiz tarih ise, İtalya’nın kuruluşunun 150. yıldönümüne ve ilk başşehri ise Torino olması ile hizmetimize tevafuk etmesini manidar bulduk. Fiat ismi ile şöhret bulmuş ve İtalya ekonomosinin önemli kısmını besleyen bir araba markası da bu şehirde yoluna başlamış, merkezi hükmünde..

Torinoda, önceden irtibat kurduğumuz Bingöllü ağabeylerlerle istişare edip, oradaki mescitleri ziyaret ettik ve ekseriya bu şehirde, Arap asıllı kardeşlerimize çok sayıda Risale-i Nurlar bıraktık. Torino’da 10’dan fazla bulunan Mescitlerden 3-4 tanesine ancak gidebildik ve tanıştığımız hemen herkes davamıza lakayt kalamadıkları gibi ciddi alakadarlık gösterdiler.

Bizden başka İslami cemaatlerin de tebliğ için geldiklerine şahit olduk. Daha önce Amerikada okumuş ve Sudan’da, memleketinde, Tıp tahsiline devam edecek olan Sudan asıllı bir Müslüman kardeşimiz Nurlara ciddi alaka duydu ve bu kardeşimize risaleler hediye edilip, irtibat bilgilerini aldık ve ara sıra görüşmeler kendisiyle devam etmektedir.

Yine bu şehirde, hizmetimizin farklı bir meşrebinde hizmet eden esnaf ağabeyimiz ve talebe kardeşler ile tanıştık. Ve bu cemaatteki kardeşlerimiz, bizlere yakın ilgi göstermiş olup, 1-2 günlük şehir gezisinde yardımcı oldular. Arapça ile İtalyanca dillerini bilmediğimiz için bu kardeşlerimizden birisi, Nurları anlatmada ve tanışmalarda ilk tercümanımız oldu.

İlk Cuma namazımızı kültür merkezlerinde eda ettik ve Risale ve hizmet konularında sohbetimiz oldu. Cuma namazının ardından talebe kardeşlerimizin ikamet ettikleri evde ağırlandık ve çayımızı içtik. Birkaç gün sonra yine bu esnaf ağabeyimizin dükkânında beraat kandilini idrak ettik ve geç saatlere kadar ders okuduk, mütaala yaptık.

Sonra çarşıda dükkânları olan diğer Türk esnaf kardeşlerimizi ziyaret ettik. Onlara İtalyanca ve Arapça risaleler bıraktık. Misafir olarak ağırlandığımız Merhamettin abimizin evi ise bir Nur dersanesi hükmüne geçmiş, hem kendi hakkımızda inkişafa hem de abilerimizin ruhundaki inkişafa şahit olmamıza vesile olmuştur. Allahımız onlardan razı olsun.

Torino’da kalınan 4 günün ardından Modena’ya geçtik. Modena, orta İtalyanın kuzeyi doğusunda olan, Ferrari gibi bir-iki meşhur araba markası fabrikalarının da bulunduğu ve Bologna vilayetine yakın olan, ayrıca Türklerin de diğer şehirlere nazaran çok bulunduğu bir şehirdir.

Lillahilhamd, Torino’dan irtibat adresini ve telefonunu aldığımız diğer meşrepteki kardeşlerimizden biri, bizi tren istasyonundan aldı ve kültür merkezlerinde 4-5 gün kadar bizi misafir ettiler. İtalya ziyaretimizde, bu kardeşlerimizin varlığı, bizlere hakikaten bir nimet ve hizmetimizde mühim pay sahibi oldular. Kendilerine yine İtalyanca eserlerden hediye ettik ve latif muhabbetlerimiz oldu.

Orada Türk diyanet camisini ziyaret ettik. Bu caminin imamı olan abimizle ve cami cemaatinden bir kısım ağabeylerle dersler okuyup, sorulan sorular münasebetiyle mütalaalar yaptık. Ve bu camide İtalyan asıllı Müslüman kardeşlerimiz ile tanışıp eserlerden kendilerine takdim ettik. Yine bu camide Modena gençleri toplandı ve onlarla ders okundu.

İtalya ziyaretimizden önce kendisiyle tanışmış olduğumuz bir ağabeyimiz ve abisi, Modena’nın küçük bir kasabası hükmünde olan Castelfranco şehrinde ikamet etmekteydiler. Bizleri, daha önce kendilerine haber verdiği bir grup Müslüman kardeşlerimiz ile bu kasabadaki bir mescitte buluşturdu. Bu ağabeyimizin yeğeni, tanışmalar ve meselemizi anlatma konusunda ikinci bir tercümanımız oldu.

Bir Arnavut Müslüman kardeşle birlikte 2 faslı ve bir Tunuslu kardeşle tanıştık. Tunuslu kardeşimiz, bu mescidin de dahil olduğu bir İslam derneğinin başkanı olup, bir tıp öğrencisiydi. Bu kardeşimiz, Fransızca, İtalyanca, Arapça ve İngilizce dillerini biliyordu. Kardeşimize Arapça risalelerden önce Hutbe-i Şamiye’deki ‘yeis’ bahsi ve ardından 1. Lem’a okutuldu, beraberce dinledik. Yunus (A.S.) kıssasının okunduğu bu risalede, kıssa kısmı bitti ve kardeşe “devam eder misiniz” denildi. Tunuslu kardeşimiz okumayı bitirdiğinde, şaşkınlık ve hayranlık içerisindeydi. Ve bizden kafasındakileri toparlaması için birkaç saniye süre istedi ve sonrasında bize, böyle bir kıssadan böyle acayip bir yorumun çıkmasının kendisini şaşırttığını söyledi. Mükemmel ötesi diye tabir edip, bu kitapların bir an önce yayılmasının gerekliliğini ifade etti. Bizi de çok şaşırttı. Kendisine Risalelerden bol miktarda kitaplar ulaştırılmasını arzu etti. Dernek olarak Bologna cezaevine, İslami eserler gönderdiğini, sohbetler yaptıklarını belirttikten sonra, oraya risaleleri de ulaştırabileceğini söyledi. Kitap fuarlarına İslami kitapları çıkarıyormuş. Risaleleri de çıkarabileceğini söyledi. Bu kardeşimizle gerekli irtibat bilgileri paylaşıldıktan sonra Modena’ya döndük.

Modena’da bulunduğumuz sırada Milano yakınlarındaki Como ve Varesa şehirlerini ziyaret ettik. Yaklaşık 1 sene önce Erasmus programı ile Varesa şehrine gelmiş olan kardeşimizin tanıştığı esnaf ve diğer çalışan kardeşlerimizi, özellikle de kebapçılık yapan bir abimizi ziyaret ettik. Dersler okundu ve tanışıklıklar daha da güçlendi. Aynı gün tekrar 3 kardeşimiz Modena’ya döndü ve ertesi gün Roma’ya geçildi ve Roma’da daha önceden irtibat kurulmuş olan bir abi ziyaret edilerek o günün akşamında, bu üç kardeşimiz Türkiye’ye döndü. Diğer kardeşimiz de ailesi, Fransa’ya gelmesi münasebetiyle Fransa’ya geçti.

Latif bir hadiseyi de paylaşmak isteriz. Bize, Modena ve civarında tercümanlık yapmış olan genç kardeşimiz, Roma’ya giden ağabeylerimize eşlik etmiş. Onları uğurladıktan sonra Modena’ya dönüşünde aynı bizim hizmet tarzımızla, tren seyahatinde iken bir Avusturyalı ile bir Pakistanlı vatandaşa Risalelerden takdim etmiş ve irtibat bilgilerini vermiştir. Nurları tanıması henüz 3-4 gün olmuşken, bu tarzdaki istihdamı bizleri çok sevindirmiştir.

Fransa’ya geçen kardeşimiz, oradaki hizmetleri görmek ve ağabeylerle tanışmak üzere Nimes şehrine gitti. Fransa’da hem hanımlar canibinde hem de ağabeyler kısmında şevkli hizmetler oldu. Sonra bu kardeşimiz ailesiyle birlikte, Fransa’dan Torino’ya tekrar geçerek, orada daha önce kitap bırakılmış olan ağabeyleri ve ailelerini tekrar ziyaret ettiler. Hatta orada bizi şaşırtan şu hadise meydana gelmiştir.

Kardeşlerimizle birlikte çarşı esnafından bir abiye kitap bırakmıştık. İkinci sefer o kardeşimiz o dükkana tekrar gittiğinde, esnaf abimiz şaşkınlık ifadesi ile şöyle beyanda bulunmuştur. “Abi, siz bize kitapları bıraktıktan 15 dakika sonra bir İtalyan, dükkanın Türk ismi olması sebebiyle içeri girdi ve Müslüman olmak istediğini ama İslamiyetle ilgili kaynaklara ihtiyacı olduğunu söyledi. Ben de çok şaşırdım ve bana vermiş olduğunuz kitaplardan bir kısmını bu İitalyana verdim. Dükkan burada olmasından beri hiç böyle bir talep gelmemişti. Tam da sizin bize kitap verme zamanınıza tevafuk etti.” dedi. Dakikaların bile tasarruf-u ilahiden hariç olmadığı ve hizmet için her anın, ne kadar ehemmiyetli olduğunu tekrar idrak ettik.

Yine her akşam dersler okundu Elhamdülillah. Ayrıca gündüzleri hanımlara yönelik dersler okundu ve 4 gün zarfında kabilin fevkinde hizmetimiz kök saldı.

Torino’dan sonra bu kardeşimiz ailesiyle birlikte Varesa’ya geçti. 8 gün, buradaki ağabeylerimizle birlikte Ramazan ayını ihya etmek kısmet oldu. Her akşam teravihten sonra hem erkekler hem bayanlar canibinde dersler okundu. Teravihler, kısmen kebapçı bir abinin dükkanında kısmen evinde kılındı. Hatta kebapçı olan abi, bir gün öncesinde İtalyan ve yeni Müslüman olmuş bir aile olduğunu ve ayda bir dükkana uğradığını söylemişti. Ertesi gün kardeşimizin hanımı, bir kalp darlığıyla “Ya Rabbi. İnkişaf ver” diye duada bulunmuş, tam 5 dakika sonra dükkan sahibi olan bu abi, çarşı içinde kalabalıkta kardeşimize bağırarak “Hocam Hocam gel” diyor ve kardeşimiz şaşırıp, acele içinde gidiyor ve karşısına o Müslüman aile çıkıveriyor. Ve hep birlikte abinin dükkanına gidiliyor. Çok acayiptir ki, o karşılaşmadan önce İtalyan ailenin hanımı da bir sıkıntı içinde dua ediyor “Ya rabbi müslümanız ramazan geldi Hıristiyan çevre içerisindeyiz ramazanı hakkıyla yaşamayı nasip et” ve gizli birkaç duadan sonra bu karşılaşma nasib oluyor. Ve Rabbimiz bu şekilde bu İtalyan aile ile kardeşlerimizi tanıştırıyor.

Her gün ağabeylerimizle birlikte iftar edilmiş, teravih kılınmış ve dersler okunmuştur. Orada tanışılan İtalyan Müslüman ailenin de teravih namazlarına iştirak etmesi şevke vesile olmuştur. Hatta yine birisinde kebapçı abinin dükkanının üstünde teravih kılınacak, Türk kardeşlerimiz ve o İtalyan aile iştirak edecek ama evde seccadeler ve örtüler unutulmuş. Hemen bu kardeşimiz evine, seccade ve örtüleri almaya gidiyor fakat gidip gelmesi uzun sürecek, teravihe geç kalınacak ve bu hizmet hesabına hoş bir durum olmayacak diye düşünülürken, kardeşimiz de dışarıda yürürken, caddeden geçen bir arabadan ses geliyor, “hocam hocam” diye, koskoca bir şehirde ve birisi kendisine ismiyle hitap edince çok şaşırıyor. İhtimaller haricinde olan bu hadisede seslenen şahıs orada, işçi olan diğer bir ağabey oluyor. Ve cenab-ı hak tevafuk ettiriyor. Teravih hep birlikte vaktinde kılınıyor. Varese’de böyle şevkvari, inayetvari hizmetler olmuştur.

Ayrıca yine gündüzleri orada bulunan Türk hanımlarla tanışılıp, onlara yönelik dersler okunmuş, istifadeye müheyya olmuştur. Namazlardan sonra bilhassa hanımların namaz tesbihatını tekrarlaması hizmetin kökleşeceği işaretini bize vermiştir.

Ardından bu kardeşimiz ailesiyle, tekrar Modena’ya giderek irtibatları tazelemişlerdir. Varese’den Modenaya giderken Ramazanın kerameti olarak şu hadise olmuştur. Kardeşimiz ailesiyle birlikte, Milano’dan Modena’ya geçmek için bir trene bilet almışlar. Bilet alınan tren çok eski ve sanki, yolda gitmeye mecali yok. Sicilya’ya giden bu trenin vagonlarının hepsi o kadar doluydu ki insanlar kapılardan dışarı çıkıyorlardı. Ramazan ayı, valizler çok, hava sıcak ve vaziyet vahim. Tren kalkmak üzere iken, kardeşlerimiz kendilerini bir vagona atmışlar. Bakmışlar ki, çok serin, klimalı lüks ve sakin bir vagon. Adeta cehennem içinde cennet. İçeriden İtalyan bir yolcu hemen valizlerine yardım ediyor ve bu kardeşlerimize yer gösteriyor. Fakat o yolcu İngilizce bilmiyor, kardeşlerimiz de İtalyanca bilmiyor. Sadece el kol hareketleri ve bakışlarla anlaşıyorlar. Tam eşyalarını yerleştirdikleri sırada tren kontrol memuru arkadan koşup geliyor ve bu kardeşlerimize bu vagonun birinci sınıf olduğunu ve burada kalamayacaklarını, arka vagonlara geçmelerini sert bir şekilde söylemiş. Kardeşimiz ne kadar anlattıysa da fayda yok. O anda İtalyan yolcu el hareketiyle kendisinin halledebileceğini ifade etmiş. Memuru bir kenara çekmiş ve çok ciddi tartışmalardan sonra onu ikna etmiş. Ve kardeşlerimiz rahat bir yolculuk yaparak Modena’ya ulaşmışlardır. İndikten sonra 16 vagonluk trenin tek klimalı vagonunun o olduğu, ve İtalyan yolcunun imdada gelmesi hizmetimizin himaye ve inayet altında olduğunu ve ramazanın en zahir bir kerametini tefekkür etmişlerdir.

Modena’daki Türk aileleri ile birlikte ramazan ihyasında bulunulmuş, ağabeylere ve hanımlara, Risale-i Nurun mana ve mahiyeti anlatılmış, onlara yönelik dersler okunmuştur. Daha sonra yine o Tunuslu talebe kardeş ile görüşülmüştür. Ona, büyük Arapça Sözler verilmiştir. Tunuslu bu kardeşimiz, bizim ilk ziyaretimizde kendisine verdiğimiz 9-10 Hutbe-i Şamiye eserlerini, Bologna hapishanesine götürmüş ve her okuyan meftun olmuş, daha fazlası istenilir olmuş. Hatta bir e-mailde 500 tane Hutbe-i Şamiye eserini, hapishanede dağıtmak üzere talep etmişti. Yakın zamanda bir panayır olacağını ve Risale-i Nur’u orada kitaplar ile tanıtma imkanının olacağını ifade etti ve muhtelif risalelerden toplamda 1000 kadar kitapçık talebinde bulundu. Nihayet, iki gün Modena’da kalarak bu nur talebesi ailemiz Türkiye’ye geri dönmüşlerdir.

Bizlerin ardından, Almanyada yaşayan Nur talebesi bir abimiz ve ailesi, Modena’ya hizmet niyetiyle akrabalarının yanına 10 gün kadar misafir olmak için gelmişler ve bulundukları her gün hem bayanlar hem de erkekler canibinde, bazı günler 2’şer ders olacak şekilde, çok katılımlı şevke medar dersler okunmuş, bizim başlattığımız mananın pekişmesine vesile olmuşlardır.

Türkiye’ye dönüşümüzün ardından, Tunuslu kardeşimiz yaklaşık bir hafta veya 10 gün müddetinde Haşir Risalesini İtalyancaya çevirmesi şevke medar olmuş ve bu kardeşimiz Türkiye’ye davet edilmiş ve akabinde gelmiştir. İzmit’te, Sakarya’da, İstanbul’da ve Bursa’da nur dershanelerini ve camileri gezen bu kardeşimiz nur hizmetinin manasını ve usulünü, Türkiyede tahmin ettiğinden daha fazla yaşanılan ve yerleşmiş olan İslamiyetin varlığını anladıktan sonra İtalya’ya dönmüş ve cumartesi akşamları orada Araplara ve İtalyanlara yönelik ders başlatmıştır. Her hafta cumartesi günleri nur derslerini yapmaya gayret ediyorlar. Geri dönmesinin ardından arzu ettiği miktara yakın Arapça, İtalyanca eserler kendisine, Fransa’da ikamet eden bir nur talebesi abimizin arabası ile gönderildi. Bahsetmiş olduğu panayırda bir stand açarak İtalya’daki ilk fuar manası yerine gelmiş oldu. Gönderdiği fotoğraflar ile çok duygulandık ve böyle bir zamanda, böyle bir ülkede, dairemize nasib olunan böyle bir zatı, Nur üstüne Nur diye kabul ediyoruz.

Geçen haftalarda bu kardeşimiz ile uzunca görüşmemizden müjdenin habercisi olacak hükümde bir konu ve birkaç malumat ile müsaadelerinizi isteyeceğiz. Bu kardeşimiz, uzun araştırmaların ve hukukçulara danışmasının ardından resmi bir müracaat ile, Risale-i Nur’u ifade eden, bir kültür merkezi açmayı, medrese hükmünde olmasını arzu ettiğini belirtti. Ve bu kültür merkezi ile değişik faaliyetler (müzakereler, yaş gruplarına yönelik dersler, hanımlara yönelik sohbetler, yazları Kur’an-ı Kerim talimi vb.) planladığını belirtti. Bu manada, bu merkeze hemen yakın bir yere Medrese tarzında bir ikamet yeri de peşinden geleceğini, mümkün olacağını belirtti.

Şu an, 23.Söz, 23.Lema, 20.Mektub 1.Makam matbu olarak bulunmaktadır. Bunların tekrar tashihini Tunuslu kardeşimiz yapmaya başlamıştır. Yine, Hastalar Risalesi ile 1.Lema bir Türk kardeşimiz tarafından tercüme edilmiş, onun da tashihi yapılmaktadır. 10.Söz ile 33 Pencere risalelerinin tercümelerinin bittiğini, tashih aşamasında olduğunu, Tunuslu kardeşimizden heyecan ile beklemekteyiz. Dualarınızı bekliyoruz.

Gelecekteki yol arkadaşlarımız olacak olan Hristiyan aleminin kalbindeki bu hizmetin, lillahilhamd başlamış olduğunu, ve Elhamdulillah bereket ve rahmet ile devam etmekte olduğunu bütün Nur camiası kardeş ve ağabeylerimize sevinç ve şükür ile bildirmekten lezzet duyuyoruz. Kalb dairesindeki bu hizmetin zahmeti de, kaderin cilvesidir. Bu cilvedeki parlaklığın ve suhuletin ve makbuliyetin ziyadesi için, siz şahs-ı manevinin azalarından kucaklar dolusu, avuçlar dolusu dualar ve himmetler bekliyoruz. Binler selam ve dualar ile…

Kocaeli Nur Talebeleri

www.NurNet.org

Eski Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’a Risale-i Nur Hediye Etti

Adı yurtdışı hizmetlerle birlikte anılan Şemsettin Türkan Abi ile olan sohbetimizde kendisinden birçok hizmet metodu dinledik. Anlattığı metodlar hepimize rehber olabilecek nitelikte.

– Hocam sizi tanıyabilir miyiz?

– Fizik Lisans mezunuyum. İngiltere’de Eastern Üniversitesinde dil eğitimi aldım. Ortadoğu Amme Enstitüsünde Amme İdaresi eğitimi aldım. Amerika Birleşik Devletleri Mizuri Üniversitesinde, ders programlarının geliştirilmesi konulu Dünya Bankası ve Milli Eğitim Bakanlığı destekli projede bir yıl görev aldım. Ardından Ankara Üniversitesinde Avrupa Topluluğu Uzmanlık eğitimine devam ettim dokuz ay boyunca eğitimci olarak uzun yıllar görev yaptım. Şu anda yurtdışı eğitim danışmanlığı yapıyoruz. Çok sayıda vakıf ve dernekte de aktif olarak görev yapmaktayım.

– Sizin birçok ünlü kişiye Risale-i Nur verdiğiniz anlatılır hep?

– Birilerine iman hakikatlarını bildirmek amacıyla kitap vermek, risaleleri vermek Rasulullah’ın( s.a.v. ) mesleği aslında. Bildiğimiz gibi Rasulullah( s.a.v. ) İran Şahı Kisra’ya, Bizans İmparatoru Herakles’e, Habeş Kralı Necaşi’ye ve dönemindeki birçok lidere mektuplar yazarak onları Hakka davet etmiş. Bu aslında bir mesaj bize. İnsanlara iman hakikatlerini okumak her zaman mümkün olmayabiliyor ama ona verdiğiniz bir eser, o şahsın sinesinde bir gün yanabilecek iman ışığına vesile olabiliyor.

Bediüzzaman Said Nurside de aynı tarzı görebiliyoruz. Talebesi Bayram Yüksel ile Japonya’ya kitap göndermiş. Papaya Vatikan’a kitap göndermiş. Aslında bunlar farzdır hepimiz için. Bizi yanlış bilen insanlara, kendimizi anlatmamız için bir yoldur. Sözler gelip geçer ama eser kalıcıdır. Bu eserlerin insanlara ulaştırılması hepimiz için bir sorumluluktur. Okutamazsınız insanlara, ama ulaştırmak mümkündür.

Kimin ne zaman ve nerede iman edeceği belli olmuyor. Bizlere düşen, doğruyu anlatmak ve tebliğ etmektir. Hidayet nerede, ne zaman, nasıl, kime gelecek belli değil. Tarihte öyle Peygamberler gelmiş ki, hiç ümmetleri olmamış veya birkaç kişiden başka ona tabi olan çıkmamış. Hz. Lut’un (a.s.) karısı ona inanmamış, Hz.Nuh’un(a.s.) oğlu ona asi olmuş, Hz. Ebubekir’in bir oğlu aynı safta yer aldığı halde diğer oğlu Abdurrahman Kureyşlilerin safında Müslümanlara karşı çarpışmış.

 www.NurNet.org

Almanya’dan Ramazan Hatıraları

Kaldığım Hückelhoven isimli kent çok şaşırtıcı hatıralar yaşattı bana; Almanya’da bir şehir olmasına rağmen, buradaki Müslüman Türklerin kendi dinlerini yaşama hususundaki gayretleri ve çalışmaları gelecek adına çok güzel haberler müjdeliyor.

Burası Almanya’nın kuzey batısında Hollanda- Belçika sınırında, bütün Alman kentleri gibi düzenli, yeşillikler içinde o derece sakin, Türklerinde çok yoğun bulunduğu, 40-50 bin nüfuslu bir şehir. Almanya’da bir şehrin nüfusu çevresiyle beraber kabul ediliyor. Merkez, köy nüfusu ayrımı yok. Marketiyle, manavıyla, dönercisiyle sanki Türkiye’den, Anadolu’dan bir belde…

Diğer milletlerden de az olsa insanlar var. Ancak genelde sokakta yürürken, elinde Kur’an-ı Kerimiyle dizine kadar yarım yamalak namaz başörtüsüyle yürüyen melek gibi kız çocuklarını, şuurlu bir ciddiyetle mukabeleden gelirken, cumaya giden bizlere” Allah kabul etsin evladım.” diyen nineleri, her adım başı temizliğinde gusül, yüzünden secde; izlerini hissettiğimiz bizim insanımızı görmek mümkün.

Allah’ın selamı burada adeta ortak dil olmuş, barışı kardeşliği pekiştiriyor. Şu anda cuma namazının eda edilebildiği dört adet camisi olan çok şirin, yeşilliğiyle, gölüyle sanki Karadeniz’den bir şehrimiz…

Bu mülk medrese Hückelhoven’da geniş bir bahçesi olan, üç katı hizmet veren, beyaz köşk lakaplı, Allah’ın nur hizmeti için ikram ettiği mükemmel bir mekandır. Burası diğer nur medreseleri gibi her namaz cemaatle kılınıp sonra nur sohbeti yapılan bir dershanedir. Ramazan ayının girmesiyle beraber kardeşler tarafından sırayla iftar verilmekte ve teravih namazı kalabalık bir cemaatle kılınıp sohbet yapılmaktadır.Esas konumuz olan nur hizmetlerine gelince harika olaylara şahit oldum. Diyebilirim ki hizmet etmeye gelmişken, hizmeti öğrenmeye ve şevkimi artırmaya gelmiş oldum.

Bediüzzaman Said Nursi kültür vakfı mülk medresesinde 15 mayıs 2011’den itibaren sabaha kadar ibadetle meşgul olduklarını vakıf kardeş bize ifade ettiler. 22 temmuzdan itibaren Türkiye’den gelen öğretmen abimizle birlikte bu medresede ve bu şehir çevresinde zaten çok canlı olan, hizmetler keyfiyet cihetiyle daha güzel bir hareket ve şevk kazandı.

Çevredeki Monschengaladbach’da, Köln’de, Aachen’da, Duisburg’da ve Hollanda’da medreseler ziyaret edilip, sohbetler yapıldı. Hele hele Roermond denilen bu Hollanda kentindeki cami, minaresiyle alt kattaki ders salonlarıyla, derneğiyle ve önündeki göl manzarasıyla sanki Osmanlının torunlarının burada Kanuni’nin ruhunu şad ettirdiğini hissettiriyor insana, kişinin camiden hiç ayrılası gelmiyor. Aachen’nın Hersogenrath ilçesinde yeni medrese açılışına katılarak keyfiyetli bir cemaat ile sohbet yapılıp, teravih kılındı. Bu medrese ikramı ilahi olarak ulaşımı öyle müsait ve güzel bir mevkide nasip olmuş ki; O bölgedekiler için derslere iştirak etmek çok kolay… 

Ramazanda geceleri kaim, gündüzler saim kalmanın sevabını kazanmak için işi müsait olan kardeşler, sahura kadar değişik ibadetlerle meşgul olup, beraberce sahur yemeğini yedikten sonra evlerine gidiyorlar. Burada geceleri kaim gündüzleri saim olma ibadeti fasılasız yerine getiriliyor.

Bu hükelhoven medresesinin şakirtleri geçen sene Fransa’nın Gray kentinde bir medrese açılışına ciddi bir destek sağlayarak katılmışlardır. Ramazanın ikinci yarısından sonra buradaki Mahmut kardeşimiz İtalya’nın Modena kentine medrese açılması için gidip bir hafta on günlük iznini oralarda geçirecek…

Bundan üç sene önce tanıdığım Mikail isimli Alman kökenli kardeşimiz; Hem risalelerdeki hem de Türkçe’deki vukufiyetini geliştirmiş. Bu bölgedeki değişik medreselerde derslere oğullarıyla iştirak ediyor. Ayrıca bu Hückelhoven medresesinde haftada iki gün Cem kardeşle beraber, risaleleri Osmanlıca harfleriyle Almanca yazıyorlar.

Bu Alman kardeşimiz ailece islamı yaşıyor. Bu yıl eşi ile birlikte hacca gidecekler ve oğlu Abdullah Said ramazan bayramında Isparta’nın Barla ilçesine gidip, nur hizmetini yakından tanıma imkanı bulacak, bu arada Ispartalı abilere Osmanlıca harfleriyle yazılmış Almanca eserlerden takdim edecekmiş. Kardeşlerimize nur hizmetindeki samimi çalışmalarının daim olması ve sayılarının çoğalması için Rabbimize şükrederek dualar ettik…

Ayrıca her gün 11:30-13:30 saatleri arasında gittikçe sayıları artan on iki on üç çocuğa ve 17:00-19:00 saatleri arasında büyüklere Kur’an dersi verilmektedir. Bu arada ev dersleri haftada iki gün kardeşlerin meskenlerinde devam ediyor. Bayanlar haftada iki gün sohbetlerini fasılasız devam ettiriyor. Medresenin alt katı ayrı bir girişle bayanlar için sohbet mekanı olarak düzenlenmiş. Yakında açılışı yapılacak. Açılışında bir Alman gelinin müslüman olmak istediği sevincimize sevinç kattı.

Samsun’dan gelen üniversite öğrencisi Mehmet kardeşimizin desteğiyle hizmetler daha da hareketlendi. Medresenin kadrolu imamı gibi davranan Erol kardeşi, kendi evi gibi ilgilenen Özcan, Hasan, Tamer ve Ahmet kardeşlerimizi adeta vakıf gibi koşturan Mahmut kardeşimiz ve dershanenin vakıfı Ömer kardeşi tebrik etmek, yapılan hizmetler karşısında hafif kalıyor.

Yukarıda ifade edilen geceleri kaim ve ibadetli geçirilmesini ikramı olan Hüseyin, Sinan ve Muhammet kardeşlerin eski talebeleri geride bırakan ihlası, şevk ve heyecanları alkışlanacak kadar mükemmel durumdadır… Bir kadir gecesi nurları tanıyıp bütün geçmişindeki olumsuzlukları bırakan Kemal kardeşi, nurları tanıdıktan sonra (takribi dört yıl) dersleri asla ihmal etmeyen Şenol kardeşi ve kış-yaz 12 kilometreden bisikletle derslere iştirak eden Cihan kardeşimin ve diğer fedakar şakirtlerin samimiyetlerini söylemeden geçersek vicdanımız rahat etmeyecek.

Dislaken’e giderken ilk önce Duisburgtaki kilise medresesinden ve islama, kurana, imana hizmet müessesi olarak dönüştürülmesinden bahsetmeden geçemeyiz. Burada Türkiye’den okul yıllarındaki saf ve temiz yüreğindeki muhabbet duygularıyla tanıdığımız ihlaslı Hüseyin Yazıcı abimizin iman ve Kur’an hizmetini alkışlamamak mümkün değil… Kilisenin papazının ”bu binayı siz satın aldınız fakat ben işsiz kaldım.” deyince kardeşlerin ”müslüman ol seni buraya imam yapalım.” demesini; Şimdide o kişinin derslere geldiğini duymuş olmamız bizi çok sevindirdi.

Asıl hedefimiz olan Dislaken medresesine giderken Duisburgun meşhur camisini ziyaret edelim dedik. Uzaktan, caminin büyüklüğünün yanında küçükte kalsa minaresini görüp camiye ulaştık.

Camide ikişer rekat namaz kıldıktan sonra avluda ramazan dolayısıyla adeta iftar-sahur çarşısı kurulmuş-kitapçısıyla, çaycısıyla sanki İstanbul’da bir selatin camisi görünümü kazandığını müşahede ettik.

Dönüş yolunda Rabbimizin ziyaretimizi mükafatlandırmasının sevinciyle, Sinan kardeşimizin arabasında yasin okuyarak, ilahi söyleyerek Hückelhoven medresesine ulaştık… Hizmet edenlerden Allah razı olsun. Tebrikler Hückelhoven’ın görünmeyen kahraman nurcuları… Gayretlerinizin daim olması dileğiyle dualarımız sizinle….

Bir Misafir Öğretmenin Almanya Hatıraları

www.NurNet.org

Belçika ve Fransa’dan Nurlu Haberler

BU NURLARI BÜTÜN KAİNATA OKUTTURACAĞIM

Yarım asır öncesinden haykırılmış ve bu gün hâla kulaklarımızda çınlayan bir sadâdır bu

Muhterem Bayram Yüksel Ağabeyimizin hatıralarından bize yansıyan, Hazret-i Üstadın aynı zamanda da gaye-i hayalini ortaya koyan bir hedef, bir programdır bu… “Bu nurları bütün kâinata okutturacağım” der. Barla tepelerinden ufka bakan gözlerle Nurun nâşiri, yanında sadece ihlasla ona bakan bir nuraşığı; Bayram’ı vardır… Nurun Bayramlarına gönül veren iki kalb vardır o an sadece… Birde Kainat…

Bu gün dünyanın dört bir tarafında icrasına gayret edilen hizmetler, açılan dershaneler, kader canibinden gelen sevkiyatlarla, fedakar ruhların, müştak kalblerin çalışmaları; karanlık dünyalarından kurtuluşa bir nur, bir ışık arayan, doğru yolu bulmaya çalışan nev-i beşere, uzatılan birer imdat elleri, birer “Hayat fenerleri” değil midir….

Tüm imkansızlık ve zorluklara rağmen, bu gayretler; Ola ki Üstadımızın Emirdağ Lâhikasında; “Rahmet-i ilâhiyeden şimdiki uyanmış beşer bekliyor, yalvarıyor,arıyor!” diye ifade buyurduklar kitlelere ulaşabilmek, nur-efşan hakikatları sunabilmektir…

Elbette Üstadımızın verdiği müjdeler gerçekleşecektir –Asa-yı Musa’da ifade edildiği gibi- “Ebedî hayat hazinesini gösteren Kur’an-ı Hakîm’in nuru olan Risale-i Nur, elbette bir zaman dünyayı çınlatan nurlu sesini yükseltecektir.

Bugün Nurun kahraman talebelerinin her biri, geçici ve fani dünyanın bizden kaçarcasına uzaklaşan dakikalarını, ebedi hayatlarına en karlı yatırımlara çevirmenin yolları içersinde Hz. Üstadın gösterdiği iki misale imtisalen hareket etmektedirler. Bunlar: Sırr-ı ihlâsı ve samimi ittifakı kuvvetleştirecek olan ve uhrevi amellerde, zararsız azim menfaate medar iştirâk-ı emval ve iştirâk-ı san’at düsturlarıdır.

Yani maddî kazanç üzerine kurulan şirketlerde olduğu gibi, veya üretim yapan bir firmada olduğu gibi, dört beş adam iştirak niyetiyle biri gazyağı, biri fitil, biri lâmba, biri şişe, biri kibrit getirip ve lâmbayı yakarlar…

İşte “Hayat Fenerleri” de aynen böyle Nurunu muhitlerine yayar… Kimi gazyağını getirir; maddî destek olur, ışığın devamına vesiledir.. kimi şişenin her gün temizliğini yapar, siler süpürür.. kimi dünyevî hayatını feda eder, bütün gemilerini yakar parlatır.. Ama bütün bu harikalıkların tezahürüne kibritler gerekir. Bazen bir hal hatır sormak, samimi bir tebessüm veya hizmete destek olarak en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmerd kardeş olmak kibrit hükmüne geçer… Şevk hükmüne geçer.

Ve böylece bu azim yekûn faideler, uhrevî ve nuranî ve tecezzi ve inkısama muhtaç olmayarak… ve fazl-ı İlahî ile herbirisinin âyinesine umum nur in’ikas eder ve herbiri umumun kazandığı misil sevaba mâlik olur. Bu ne kadar büyük bir kârdır.

İşte Yurt dışında hizmet eden gönüllerin bizlerden bekledikleri de bunlardan başka bir şey değildir.

Bu gün Ispartamız Arap ülkeleriyle, özellikle Mekke ve Medine’deki hizmetlerle alakadardır. Kıbrıs, İran, Suriye, Fas, İngiltere ve Arjantin’e de Vakıf göndererek destek olmaktadır. Geçtiğimiz aylarda da bu hizmet kervanına Fransa ve Belçika’da bizzat Isparta’nın sorumluluğuna verilerek eklenmiştir.

Bunun üzerine Türklerin yoğun olarak yaşadığı bu iki ülke ile alakadar olacak bir heyet teşkil edildi. Vakıf, esnaf, öğretmen ve öğretim görevlilerinden müteşekkil heyetin yanı sıra, Fransa ve Belçikadaki hanımlarla alakadar olacak bir heyette Isparta’daki ablalar teşkil etti.

Önümüzdeki zaman içersinde Isparta’da Fransa ve Belçika okuma programları yapmak; oradaki gençlerle ilgilenmek için, tatillerde bir takım faaliyetler düzenlemek hedefler arasında.

Fransızca bilen bir vakıf kardeşimizinde Fransa’ya gönderilmesi, ilerleyen aşamalarda program dahilinde. Ancak şunu da ifade etmeliyiz ki vize işlemleri oldukça zor. İnayet-i İlahiye ile, Isparta’nın Fransa ve Belçika ile alakadarlığı süreci olan 8 ay içerisinde, ikişerli gurup halinde 4 vakıf kardeşimiz ve birde emekli bir esnaf ağabeyimiz bölgeye gitmiştir.

Oralardaki ağabey ve kardeşlerimizin gözü Isparta’da. Bizlerden ciddi manada kalben ve ruhen destek bekliyorlar. Bu hizmetlerin ifasında alakadar olmak isteyen herkesi, birlikte bir ışık yakmaya davet ederiz.

Nice Hayat Fenerlerinin tesisinde el ele, omuz omuza birlikte destek vermek ümidiyle… Cenab-ı Hakkın bizleri bu iştirak-i a’mâl-i uhreviyenin hadsiz kârından nasibdâr etmesi duasıyla…

Isparta Yurtdışı Hizmet Heyeti / www.nurnet.org

İRTİBAT:

Fransa’da Nurlu Hizmetler

Essalamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu

Aziz Sıddık Kardeşlerim ve Abilerim,

Malumunuz üzere Isparta‘daki ağabeyler, Fransa‘daki hizmetler hakkında genel bilgi toplamak üzere bizim  Fransaya gitmemizi uygun görmüşlerdi. Elhamdüllillah hakikaten orada güzel hizmetler başlamış.

Kurbanın 2. günü Fransa’nın Dijon şehrinin Gray kasabasına gittik, oradaki bir kardeşimiz  ve ailesi hizmete sahib çıkmış ve Gray de bir dershane açmaya vesile olmuşlar. Gray Kasabası 10.000 nüfüslu küçük bir yer ve 80-90 Türk ailesi yaşıyor ve bu ailelerin hepsi Risale-i Nur’u duymuş ve çoğunun evinde Risale-i Nur bulunuyor. Türkiye’den de diyanetten emekli olan Yusuf Hoca oraya sırf hizmet için gitmiş. Ramazan ayı boyunca her gün sahura kadar ev dersleri olmuş. Ramazandan sonra evlerin yetersiz kalması üzerine dershane açmaya karar vermişler ve Cenabı Hak’da bu duaya acilen cevap vermiş. Yani Gray’de dershane yeni açıldı . Biri gençlere yönelik Fransızca olmak üzere, yaklaşık haftanın üç günü ders oluyor. Gray’e 100-150 km arası Vesoul, Besoncan, Dijon, Langres ve Dole gibi yakın il ve ilçelerde binlerce türk yaşıyor ve oralardan derse gelenler oluyor ve inşallah yakın bir zamanda oralarda da Medrese-i Nuriye açılması düşünülüyor.

Gray‘den sonra İsmail abi ile trenle Fransa’nın güneyine ve İspanya ve İtalya‘ya yakın akdeniz şehri olan ve nüfusu 700.000 civarında olan Nimes şehrine gittik. Burası Gray den yaklaşık 600 km uzaklıkta. Orada İsmail abi ve Şerafettin kardeş beraber tam bir tesanüd içinde güzel hizmetlere vesile olmuşlar. Dershanenin mülkiyeti İsmail abiye ait olup hizmete vakf etmiş ve hakikaten çok kullanışlı ve güzel bir dershane.Nimes de ise yaklaşık 300 Türk Ailesi yaşıyor ve burada bir üniversite bulunuyor. Haftada 3 ders oluyor. Narbon, Toulon, Perpinyan Marsilya 150 -200 km uzaklıkdaki illere aylık ev derslerine gidiliyor. Marsilya’da Selahaddin ve Musa ağabeyler ev dersleri yapıyorlar, burada Arap nüfusun yoğun olması sebebiyle halkın dörtte biri Müslüman. Çok güzel bir zemin var, dua istiyorlar. Nimes Şehrinde Nur derslerine katılan yaklaşık 20 kişi bulunuyor. İsmail abi ve Şerafettin kardeşler bütün ağabeylere selam ediyorlar ve dua istiyorlar. Nimes’den ayrılmadan Limoges’deki Ağabeylerle görüştük. Oradaki ağabeyler kiraladıkları bir dükkanı dershane olarak kullanmışlar, fakat burası zamanla artan hizmetlere cevap veremediği için, şimdi yeni bir dershane açılmış. Burası Yalvaçlıların çok olduğu ve derslerin devam ettigi bir şehir. 

Nimes’ten sonra 1050 km uzaklıkda ve Fransa’nın tam kuzeyinde bulunan  Caen bölgesine gittik. Burada, Türkiye’de sekiz yıl vakıf olarak hizmet etmiş ve şu an ailesiyle birlikte hizmete sahip çıkarak deshane açılmasına vesile olmuş olan Zübeyir ağabey var. Caen; Türk sayısı fazla olan ve potansiyel olarak hizmete elverişli bir il, belkide Fransa‘da hizmetin çok gelişmiş olduğu yer olarak ön sıralarda diyebiliriz.  Yine bu şehirde, eskiden Diyanet camisinde başkanlık yapmış olan Hacı ağabeyimiz var. Hakikaten bu ağabeyimiz de hizmete maddi ve manevi çok sahib çıkıyor ve çevresi geniş olduğu için hizmete vesile oluyor. Buralarda Nur derslerine iştirak eden yaklaşık  60-80 kişi var ve haftada 9 ders oluyor. Gayet faal bir hizmet mahalli olan Caen istikbal vaad ediyor. Caen’ı iki bölgeye ayırmışlar dershanenin bulundugu şehir Türkiye’den giden kardeşlerin yoğun olduğu İF bölgesi. Dolayısıyla Fransızlar buraya İftanbul diyorlar.Dershanenin karşısında Caen Üniversitesi bulunuyor. Yine buralarda da diğer illerde olduğu gibi yakın il ve ilçelere ev derslerine gidiliyor.

Caen’dan sonra 500 km uzaklıkdaki Lille şehrine gittik. Burada ise Zeki abi kendi evinin atölye kısmını güzel ve büyük bir dershaneye çevirmiş. Lille şehri Fransa’nın büyük şehirlerinden birisi ve 7000  ile 10000 arası kadar Türk yaşıyor. Burası Fransa’daki hizmetin en yeni olduğu yer diyebiliriz. 10-15 kişi cemaati var ve cemaat çok yeni, Risale-i Nuru yeni tanımışlar. Burada haftalık dersler oluyor. Lille; Belçika ile sınır olduğu için Gent, Brüksel Liech, Antwerpen gibi şehirlere derse gidiliyor. Lille’de ise üç büyük üniversite bulunuyor ve buradaki Zeki abi bütün abilere selam ediyor ve dua istiyor. Lille’ye yakın St – Quentin var. Ramazan abi orada ev dersleri yapıyor inşallah Fransa’daki dokuzuncu dershaneyide orada açmak istiyorlar

Lille den sonra Belçika’nın Brüksel şehrine geçtik. Oradaki ağabeylerle meşveret oldu. Brüksel’den Gent’e gittik. Gent’te Hamdi abi evinin bir katını dershane yapmış. Faalâne güzel dersler oluyor.

Fransa nın genel yapısına baktığımız zaman on milyondan fazla müslümanın ve bir milyon türkün yaşadığı, hizmetlerin çok yeni başladığı ve ciddi bir ilgi ve alakaya muhtaç olduğu ve her müsait kişinin bu noktada desteğine ihtiyaç duyulduğunu müşahede ettik. Şuan Fransa’da  toplam 8 dershane Belçika’da 3 dershane var.  İnşallah zamanla oralardaki kardeşlerin ve bizim gayretimizle bu sayının artacağını ümit ve dua ediyoruz .

Fransa ve Belçika’daki  ağabeylerin  isteği ise Isparta’dan vakıf ağabeylerin, yeşil pasaportlu ağabeylerin ve durumu müsait olan ağabeylerin oradaki  tatillerde gelmesi ve cemaatle hususi alakadar olması, okuma programlarına katılması ve programlar düzenlenmesi ve mümkünse müsait ağabeylerin bir kaç ay kalması. Bu  faaliyetler oralarda hizmete ve Fransa Nur Talebelerinde şevke medar olacaktır inşaallah.

Isparta Nur Talebeleri

 

 

 

www.NurNet.org