Kategori arşivi: Haberler

Dünya TV’den Bediüzzaman’a özel program

Vefatının 51. Yıldönümü münasebeti ile Türkiye’nin ilk özel Kürtçe kanalı Dünya TV’de özel program hazırladı.

Bîranîna Bedîuzzeman (Bediüzzaman’ı Anlamak) adlı programın ilk bölümü bugün ekranlarda olacak. Program çerçevesinde Bediüzzaman Hazretlerinin talebelerinden Abdülkadir Badıllı ile Mirza Mehmet Demir, Bahattin Karataş, Mehmet Dinçer, Molla Zeki Bilgin, Prof. Dr. Ahmet Bedir, Prof Dr. Kadri Yıldırım, Yrd. Doç. Dr. Ahmet Ceylan, Yrd. Doç.Dr. Zübeyir Akçe, Dr. Vehbi Şahinalp, Abdulkadir Menek ile röportajlar yapıldı.

Programda Bediüzzaman’ın “3 büyük düşmanımız var: Cehalet, Fakirlik (zaruret), ihtilaf” bunlara karşı sanat, marifet ve ittifak silahi ile mukabele edeceğiz” sözü ile ne anlatılmak istendiği üzerinde duruldu. Program çekimler çerçevesinde Bediüzzaman Hzaretlerinden günümüze ulaşan ona ait emanetlerde ekranlara gelecek. Programın ilk bölümü bugün saat 19:05’de ekrana gelecek. Program gelecek haftalarda ise Cuma günü saat 18:30’da yayınlanacak.

samanyoluhaber.com

Çorlu Okuma Programının Ardından

Çin’de de olsa ilmi arayınız. Çünkü ilim öğrenmek her Müslümana farzdır. Melekler, yaptıkları işten hoşlandıkları ilim talebeleri için kanatlarını yere sererler.” (Câmiü’s-Sağîr, 1/310) buyurmuş Peygamber Efendimizi (a.s.m).

İmânın rükünlerinden en mühimmi, imân-ı billâhdır, Allah’a imândır. Sonra nübüvvet ve haşirdir. Bunun için, bir insanın en başta elde etmeye çalıştığı ilim, imân ilmidir. İlimlerin esası, ilimlerin şâhı ve padişahı, imân ilmidir.” Konferans’ta Zübeyir Gündüzalp Ağabey ifade eder.

Bütün hakikî saadet ve hâlis sürur ve şirin nimet ve sâfi lezzet, elbette marifetullah (Allah’ı bilmek) ve muhabbetullahtadır. Onlar, onsuz olamaz. Cenâb-ı Hakkı tanıyan ve seven, nihayetsiz saadete, nimete, envâra, esrara, ya bilkuvve veya bilfiil mazhardır. Onu hakikî tanımayan, sevmeyen, nihayetsiz şekavete, âlâma ve evhama manen ve maddeten müptelâ olur. Diye buyurmuş Üstadımız 20. Mektupta. Ve ayrıca Risale-i Nur’un çeşitli yerlerinde “Dünyanın lezzetleri, zevkleri ve ziynetleri, Hâlıkımızı, Mâlikimizi ve Mevlâmızı bilmediğimiz takdirde Cennet olsa bile Cehennemdir.” “İnsan, ebed için yaratılmıştır. Onun hakikî lezzetleri, ancak marifetullah, muhabbetullah, ilim gibi umur-u ebediyededir.” Gibi ifadelerle hem İnsan’ın yaratılış amacını hem de öğrenmesi gereken ilk ilmin Marifetullah ilmi yani Allah’ı bilmek ve tanımak ilmi olduğunu belirtmiştir.

İşte bu noktalar içindir ki 2-3 günlüğüne de olsa Cenab-ı Hakkı daha iyi tanımak ve bilmek, Kur’an’ı daha iyi anlayabilmek, Resul’ünün sünnetine daha bir iştiyakla sarılabilmek için zikrettiğimiz manaları bize en güzel bir şekilde ifade eden ve istifademize sunan Risale-i Nurları okuduk ve daha iyi anlayabilmek ve anlamadığımız yerleri sorabilmek ve hayatımıza birazcık disiplin getirebilmek için 2-3 günlük yoğunlaştırılmış, sabah namazından önce teheccüd namazıyla başlayıp akabinde Kur’an-ı Kerim ya da Cevşen gibi duaları okuduk ve akabinde Sabah Namazını cemaatle beraber tertemiz bir aleme açılarak dünyayı kesben değil kalben terk ederek namaza durduk. Şahsi ve sosyal hayatımıza Kur’an’ın hakikatlerini nasıl daha iyi yerleştirip düstur haline getirebiliriz gibi ince ve ulvi manaları düşündük, fıkhi ve günlük meselelerden kafamıza takılan suallere cevaplar aradık ve bu alanda uzman hocalarımıza danıştık. Ayrıca şevke medar nurani hadiselerden bahsedildi. Yaratılış amacımızı bir nebzede olsa daha iyi anlamak ve bunları sadece Allah’ın rızasını kazanmaktan başka herhangi bir amaç için yapmamak ve bu sayede aramızdaki kardeşliği, uhuvveti pekiştirmek niyetiyle programı sonlandırdık.

Bu soğuk mart ayında Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ il merkezlerinden ve ilçelerden esnafların, memurların ve azda olsa öğrencilerin katılımıyla gerçekleşen programa ayrıca İstanbul’dan Doç. Dr. Şadi Eren hocamız ve Abdülvahid Mutkan Ağabeyimizin katıldığı ve Şadi Hocamızın Hutbe-i Şamiye’den yapmış olduğu dersler ve Fıkhi sorulara verdiği cevaplarla program sonlanmış oldu. Ayrıca programın akabinde Pazar günü akşamı Edirne’de yapılan akşam dersine iştirak edildi. Hutbe-i Şamiye ve Edirne dersleri zamanla sitemize eklenecektir. Fıkhi meselelerdeki soru-cevap bölümü ise facebook (www.facebook.com/nurnet.org) sayfamıza eklenecektir.

Mutad olarak 2 ayda bir yapılan bu programların bir diğerinde yani 2 ay sonra buluşmak ümidiyle programdan ayrıldık. Cenab-ı Hak kabule karin eylesin inşallah ve bu gibi programları çoğaltsın.

NurNet.Org Ekibi

Risale-i Nur ile Yenilenen ve İnkişaf Eden Bir Hayat

Risale-i Nur Külliyatını tanımadan önce istediğim şekilde bir hayat yaşadığımı zannediyordum. Kalbim dünyevi isteklerle doluydu, zengin olmak hatta Bill Gates’den de zengin olmak istiyordum. Beni mutlu eden meşru veya gayrı meşru her şeyi satın almak istiyordum. Kendim memnun ve hoşnut olduğum sürece diğer insanların hislerini hiç önemsemiyordum. Ailem benim iyi bir evlad olduğumu düşünüyordu, halbuki ben ailenin yüz karasıydım.

Sonra, bazı insanlardan nefret etmeme sebep olan çok sarsıcı bir hadise yaşadım. On yıl boyunca kalbim nefret ve intikam isteğiyle dolu olarak, alacağım intikamın hayaliyle geçti. Annem beni öğrendiklerini uygulayan bir Hristiyan olarak yetiştirmişti; buna rağmen ezberlediğim dualar ancak dilimin ucuna geliyordu. Çocukluğumda öğrendiğim duaların ehemmiyetini kolayca unutmuştum. Allah’ı sadece bir problemim olduğunda veya yardıma ihtiyacım olduğunda hatırlıyordum. Kiliseye gitmeyi bırakmıştım; çünkü rahip her seferinde aynı şeyleri anlatıyordu. Günah çıkarma sırasında rahip günahlarımın affedildiğini söylemesine rağmen içim Allah tarafından gerçekten affedilip affedilmediğim şüpheleriyle doluyordu. Kiliseye sadece ailemi ve öğretmenlerimi memnun etmek için gidiyordum.

Hayatımın hakiki sahibi kendim  olduğuma inandığım için özgür olmak, her istediğimi yapmak istiyordum. İnsanların benim ne kadar güçlü olduğumu görmelerini istiyordum ve insanların bana şunu yapma, bunu yapma demelerinden nefret ediyordum. Ne zaman insanlar “deli misin” “neden bunu yapıyorsun” diye sorduklarında benim ne kadar deli, farklı biri  olduğumu görmelerini istiyordum. Hayattaki düsturum “Yaşadığım sürece hayatın azami tadını çıkarmak” idi. Ta ki Risale-i Nurla tanışana kadar… İhlas ve Uhuvvet risalelerindeki düsturları ilk okuduğumda hayatta bağlandığım bütün prensip ve kurallarım aniden değişti. Özellikle de şu cümleyi okuduğumda:

Bismillahirrahmanirrahim. Onlar ki öfkelerini yenenler ve insanları affedenlerdir ve Allah, ihsanda bulunanları sever.” (3:134)

Bismillahirrahmanirrahim. Muhakkak ki, Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra da onu aşağıların en aşağısına döndürdük. Ancak iman eden ve güzel işler yapanlar müstesna — onlar için ardı arkası kesilmeyecek bir ödül vardır.” (95:4-6).

Ne hissettiğimi anlayamıyordum. Kendi kendime en iyisi bu kitaplarda yazanları tamamen unutayım ve üzerinde daha fazla düşünmeyeyim dedim. Ben düşünmemeye çalıştıkça kitaplar  başka hiçbir şeye yer bırakmayacak derecede zihnimi daha çok meşgul etti. Gururum yüzünden kitaplarda yazanların doğru olduğunu kabul etmek istemiyordum.  Nefsimden gelen sesle mücadele etmeye başladım ta ki düşüncelerimi Sally Abla ile paylaşana kadar. O da bana Allah’ın adalet edenlerin en adaletlisi olduğunu, bu dünyada olmasa bile ahirette mutlaka adaleti yerine getireceğini söyledi. Bunun üzerine intikam isteğimi bir kenara bırakıp risale okumalarıma devam etmeye karar verdim.

Günlük beş vakit namazın hikmetini okuduğumda Müslümanların ne kadar dindar, Allah’a bağlı olduğunu anladım. Uyumadan önce  dua etmeye ve uyandıktan sonra Allah’a şükretmeye başladım. Ramazan risalesindeki Şükür ve İktisad dersini dinledikten sonra Müslümanlarla birlikte oruç tutmaya başladım. Leyle-i Kadire ulaştığımızda ise aileme haber vermeden şehadet getirip İslamı kabul ettim. Ailem bunu öğrendiğinde çok kızdı özellikle de rahibe kardeşim çok karşı çıktı. Ne yapacağımı bilemiyordum çünkü ailem Müslüman arkadaşlarımla artık görüşmememi ve eve geri dönmemi istiyorlardı. Tanıdığım ilk Müslüman ağabey bana Allah’a güvenmeye devam etmemi, Allah’ın bana mutlaka yardım edeceğini söyledi. Elhamdülillah! Gerçekten Allah bana yardım etti ve şimdi ailem beni Müslüman kızları olarak kabullenmiş durumdalar.

Birkaç ay sonra, Marawi’deki dersanede kalmaya karar verdim ve Mindanao State Üniversitesinde AB-İslami Çalışmalar bölümüne kaydımı yaptırdım. Elhamdülillah! Risale okumak bana çok yardım etti. Dersanede kalmak hayatımdaki en zevkli ve tatlı şey oldu. İslam’daki hakiki kardeşliğin hakiki önemini dersanede kaldığım sürede anladım. Dersanede sabrımı genişletmeyi ve kardeşlerimi Allah rızası için sevmeyi öğrendim. Unutmayı ve affetmeyi, kusurlarımı kabul edip özür dilemeyi öğrendim. Fark ettim ki Allah, Allah olduğu halde Rahmeti ve Affı en geniş olandır, aciz bir insan olarak ben nasıl affedemem? Neden insanları affedemediğimi ve gururum yüzünden düştüğüm hataları fark ettim.

Şu cümleyi okuduğumda çok utandım:

Bir insan eğer kendisini yaratan Halık’ına şükretmeyi bilmiyorsa insan ünvanına layık değildir.” Hayatımdaki hayır ve bereketleri fark etmeyi ve bunlar için Allah’a şükretmeyi öğrendim. Gerçek arkadaşım olduklarını düşündüğüm insanları kaybettim ama elhamdülillah, Allah İslam dairesinde bana daha hakiki ve samimi kız ve erkek kardeşler verdi. Şimdi ailemden uzaktayım ama elhamdülillah! beni Allah rızası için sevip alakadar olan yeni ve daha geniş bir aileye İslam dairesinde sahip oldum.

Anne babaların evladlarına olan şefkat ve fedakarlıkları hakkındaki mektubları okuduğumda şimdiye kadar ailemin özellikle de annemin bana olan şefkatini takdir etmediğim için çok utandım. Yaratılmış olan her şeyi Halık’ından ötürü sevmeyi öğrenince anne babama olan muhabbetim inkişaf etti. Risale-i Nur Külliyatını okudukça hayattaki bütün sorularım cevabını bulmaya başladı. Daha önce hayatın gayesinin ne olduğunu ve hayatta ne yapmak istediğimi bilmiyordum. Risale-i Nur Külliyatını okuduktan ve hayatın gayesini anladıktan sonra Allah’tan beni affetmesini istedim, halime şükrettim ve bana hayat için bir şans daha vermesini istedim.

Sonra birden zamanın, ömrün ne kadar kıymetli olduğunu fark ettim, her günkü 24 altınımı bir hiç için boşa harcamıştım. Risale-i Nur ve Kur’anın ışığıyla içinde yürüyüp gittiğim karanlık yol aydınlandı ve hakiki mecrasına döndü. Şimdi hayatımın gayesinin, hedefinin ne olduğunu biliyorum ve sadece Halık’ıma hizmet etmek istiyorum. İnşallah okulda öğrettiğim dersler ve sosyal yardım faaliyetlerimiz vasıtasıyla diğer insanların da İslam’ın güzelliğini görmelerine vesile olmak istiyorum. Aynı şekilde ailemin de ve kendi hatalı hayatımdan ötürü kötü örnek olduğum insanların da doğru yolu fark etmelerine vesile olmak istiyorum. Beni doğru yol olan İslam’a hidayet eden Halık’ıma ve doğru yolu fark etmemde vesile olan insanlara çok minnetdarım. Bize İslam’ı ve kemal-i imanı ihsan eden Allah’a hamd olsun.

Salvy Nualda Niones / Filipinler

Not: Bu yazı orijinal haliyle “Risale-i Nur Institute Of Philippines Lahika Connections” dergisi Şubat sayısında yayımlanmıştır.

Dubai Risale-i Nur Faaliyetleri

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu,

Aziz Abilerimiz, değerli kardeşlerimiz.

Üstad Bediüzzaman’ın bir asır öncesinde Kur’an-ı Mübin’den ilhamen söylediği sözlerin tahakkukunu hayretle müşahede etmekteyiz:

“Evet, ben kendi hesabıma aldığım dersime binaen, ey İslâm cemaati, müjde veriyorum ki: Şimdiki âlem-i İslâmın saadet-i dünyeviyesi, bâhusus Osmanlıların saadeti ve bilhassa İslâmın terakkisi onların intibahıyla olan Arabın saadetinin fecr-i sadıkının emâreleri inkişafa başlıyor. Ve saadet güneşinin de çıkması yakınlaşmış.”

İnşaallah Arap aleminde hizmetlerin kesretle inkişafının vakti kaza oluyor, Rabbim Nurların önünde hayırlı kapıları sonuna kadar açsın, nurlar en karanlık noktaları da aydınlatsın, bizlere de son nefesimize kadar bu hizmetlerde istihdam olmayı nasib etsin, hizmetten rızkımızı kesmesin.

Birleşik Arap Emirlikleri Ortadoğu’da birçok noktadan merkez haline gelmiş, yerli nüfusu pek fazla olmasa da burasının maddi yönden ve konum itibariyle cazipliği ve ticari hareketliliği ile dünyanın dört bir yanından insanları kendine çeken bir ülke.

Yerli nüfusun yaklaşık beş katı yabancı yaşıyor bu ülkede. Her türlü dilden, dinden ve milletten insanlarla karşılaşmak mümkün burada. Birleşik Arap emirliklerinin maddi yönden cazipliği aynı zamanda eğitim alanında da çok başarılı ilim adamlarını da celbetmiş buraya.

Özellikle Arap aleminden gelen insanlar için burayı  cazip kılan en büyük sebeplerden birisi de fikir ve ifade özgürlüğünün Birleşik Arap Emirlikleri’nde daha rahat yaşanabilmesi.

Bu ülke toplam yedi adet emirliğin birleşiminden oluşuyor. Herbirisi kendi içinde farklı kanunlarla yönetilse de dışişlerinde Abu Dhabi’yi başkent olarak tanımışlar. Bu emirlikler içerisinde de en kozmopolit ve Hizmet için şu an en uygun zemin olan ve fikir özgürlüğü açısından en serbest çehir Dubai Emirliği. Dolayısıyla buraya gelen işçiler vasıtası ile hizmetin Dünya’nın dört bir yanına ulaştırılması gibi bir imkan var elimizde Cenab-i Hak muvaffak ederse.

Dubai’de şu an sabit yaptığımız Derslerin dışında elimizden geldiğince insanlarla tanışıp kendi dillerinde Nur’lardan dağıtarak bu vazifeyi yapmaya çalışıyoruz. Şimdilik sürekli hale getiremedi isek de Filipinli kardeşlerle birkaç haftada bir buluşup bir Ders zemini oluşturmaya çalışıyoruz. Özellikle sıcaklardan dolayı daha az çalışılan yaz mevsiminde katılımın daha da artacağını düşünüyoruz.

Şu an Derslerimizin çoğu burada bulunan Türk abilerimizle oluyor. İş camiasında ve üniversite camiasında değerli abilerimizle değişik emirliklerde Derslerimiz devam ediyor. Bu Derslere Türki cumhuriyetlerden gelen kardeşler ve dilimizi anlamadığı ve dillerini bilmediğimiz yeni tanıştığımız bazi abiler de iştirak ediyorlar. Onlarla elimizden geldiğince çoğunlukla İngilizce veya biliyorlarsa Arapça anlaşmaya çalışıyoruz.

Kendi dillerinde verdigimiz Risalelerden okuduklarını ve istifade ettiklerini söylüyorlar. Dershanemizde böyle bir hizmet zeminine muvafık onlarca dilde Risaleler bulunuyor.

Üniversite camiasında Türk abilerin bulunmadığı üniversitelerin kütüphanelerinde de kitap fuarlarından satın alınmış veya Türkiye’den abiler ziyarete geldiklerinde hediye ettiğimiz Külliyat veya yine büyük eserlerden bir kısmı bulunmakta.

Bu üniversitelerde eserleri okumaya teşvik edecek ve Risale-i Nurlardan akademik araştırmaların daha da artmasına vesile olacak bazı düşüncelerimiz var. İnşaallah dualarınızla muvaffak olursak Arap aleminde en kaliteli üniversitelerin bulunduğu bu ülkeden, akademik camiadan birçok ülkeye bu eserlerin ulaşmasına vesile olması temennisindeyiz.

Kısmet olursa önümüzdeki ay içerisinde yaklaşık yirmi tane üniversite talebesi ile yapılacak Türkiye ziyaretinin, bu kardeşlerimizin Nurlarla daha iyi tanışmasını ve bu sahada güzel meyveler vermesini temenni ediyoruz.

Birleşik Arap emirlikleri aynı zamanda sene içinde 1000’e yakın fuarın düzenlendiği bir ülke. Bu fuarlardan en büyük kitap fuarı olan Sharjah kitap fuarında bu sene stand açtık. Toplamda yaklaşık 50 civarında Risale-i Nur Külliyatı ve bir çok büyük ve küçük eserlerden satıldı ve dağıtıldı.

Yaklaşık 10 gün süren fuar süresince birçok camiadan ve farklı milletlerden insanlarla tanışıldı. Bu seneki tecrübelerimizi de ekleyerek önümüzdeki sene daha kapsamlı ve organize bir katılımla bu fuarın, önümüzdeki seneye kadar açmayı planladığımız “Yeni Müslüman Olanlar Enstitüsü” ile birlikte Birleşik Arap Emirlikleri’nde çok daha güzel hizmetlere vesile olacağını ümid ediyoruz.

Burada birçok dinden insanın bulunması ve özellikle hakikatı arayış içerisinde olan insanların çok olması “Yeni Müslüman Olanlar Enstitüsü” adı altında, Müslüman olmak isteyenlere hizmet veren kurumların açılmasına vesile olmuş.

Birçok emirliğin yönetimi de böyle oluşumlara destek veriyor. Bu şekilde faaliyet gösteren bazı kurumlarla tanıştık ve kısmet olursa bizim de böyle bir kurum açarak Nurlar’ın yayılmasına vesile kılmak gibi bir arzumuz olduğunu söyledik.

Birçoğu “Halisen lillah” (Allah rızası için) hizmet eden bu kurumlar da böyle bir teşebbüsümüz olması halinde yardım edeceklerini söylediler. İnşaallah böyle bir enstitü açmamız halinde Müslüman olmaya gelen insanların zihnindeki suallere Nurlarla zamanın fehmine uygun olarak cevap verip buradan Nurların yayılmasına vesile olması gibi bir niyetimiz var.

Peygamberimizin (a.s.m.) “Bir kimsenin senin ile beraber imana gelmesi, sahralar dolusu kırmızı koyundan daha hayirlidir” mealindeki hadis-i şerifine istinaden Şirket-i Maneviyemizin bu enstitü vesilesi ile çok kazanacağı ümidindeyiz. Bu konuda hususi dualarınıza muntazırız.

Şu anda Dubai, Sharjah ve Abu Dhabi şehirlerinde Derslerimiz mutad olarak devam etmekte. İnşaallah yakında çok güzel hizmetlere muntazırız. Muvaffakiyetimiz ve istihdamımız için müstecab dualarınızı bekliyoruz.

Binler selam Dubai’den,

Birleşik Arap Emirlikleri’nde Hizmette Bulunan Kardeşleriniz.

www.NurNet.org

Bursa 4 gün Bediüzzaman’ı konuşacak

Bediüzzaman Said Nursi, vefatının 51. yıldönümünde Bursa’da kapsamlı bir programla anılacak. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının işbirliği ile kurulan Bursa Bediüzzaman Said Nursi’yi Anma ve Anlama Platformu tarafından düzenlenecek anma programı 4 gün sürecek.

Bursa Bediüzzaman Said Nursi’yi Anma ve Anlama Platformu Sözcüsü ve Uludağ Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Fikri Pala, Bursa’da ilk kez STK’ların işbirliğinde bu kadar kapsamlı bir anma programı düzenlendiğini dile getirdi.

Bürokratlar ve din adamlarının yanı sıra Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in de katılacağı programda tüm ayrıntıların düşünüldüğünü belirten Pala, “Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayacak programımızda bilim ve din adamları Bediüzzaman’ı anlatacak. Üstad’ın toplumsal yaşantıya yönelik bakışı da detaylı olarak anlatılacak.” dedi.

Platformun Bursa Kültür Vakfı, Emirsultan İlim ve Eğitim Vakfı ve Yeni Asya Vakfı gibi çok sayıda STK’nın işbirliği ile kurulduğunu anlatan Pala, programa katılımın ücretsiz olduğunu ifade etti.

23-27 Mart tarihleri arasında Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenecek anma programı kapsamında çeşitli sergilerin de açılacağını belirten Pala, Bediüzzaman’ın Barla, Emirdağ ve Kastamonu yılları sergisinin de görücüye çıkacağını kaydetti.

Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit ve Prof. Dr. Ahmet Akgündüz’ün Bediüzzaman Said Nursi’nin bilinmeyen yönleri ve hayatını anlatacağını belirten Pala, Gülay Atasoy, Şükran Vahide, Rukiye Kaşlıoğlu ve Esra Nuray Sezer’in de ‘Risale-i Nur ışığında aile’ konulu birer konuşma yapacaklarına dikkat çekti. Fikri Pala, Bediüzzaman Said Nursi’yi Anma ve Anlama Haftası kapsamındaki programlarda vatandaşlara etli pilav da ikram edileceğini sözlerine ekledi.

CİHAN