Kategori arşivi: Video

Navdarên Mê: Bedîuzzeman Seîdê Nûrsî TRT 6

Bediüzzaman Said Nursi hz.’lerininin Kürtçe Belgeselinin 1. bölümü Trt Şeş ekranlarında yayınlandı.

Belgeselin içeriğinde Safa Mürsel, Said Özdemir, Metin Karabaşoğlu, Abdullah Yeğin, Necmettin Şahiner ve Abdülkadir Badıllı’nında röportajları yer almaktadır.

Belgeselin 1. bölümünden sonra 2. bölümde haftaya perşembe Trt Şeş’te saat: 22:00’da ekranlara gelecektir.

Benlik (Ene) Nedir? (Video)

Kırklarelinde evde yapılan ders halkasının bir yenisi daha eklendi.

Enenin, kendinden ziyade, başkasının manasını göstermesi nedir?

Enenin bilinmezliği, muamma olması, yaratılmasının gayeleri nedir?

Cenab-ı Hakkın isim ve sıfatlarını anlamak  niçin eneye bağlıdır?

Hepsini bu sohbette bulabilirsiniz…

Abdulhamit Oruç’un tatlı diliyle anlattığı ilmi meselelerle sizleri başbaşa bırakıyoruz.

Kendini Bilen Rabbini Bilir !

Benlik” diye tarif edilen “Ene” nedir, mahiyeti, iç yüzü nedir?

“Gök, zemin ve dağların korktuğu, fakat insanoğlunun yüklendiği emanet nedir?”

Kainat kapıları açık görünürken, aslında kapalıdır ve gizli bir hazinedir. Bu hazinenin anahtarı insanın kendisindedir. Peki bu anahtarı nasıl kullanabiliriz?

İnsanlık tarihinde, Adem Peygamberden beri süregelen 2 grup insan, 2 silsile. Bir tarafta, iyilik ve kemalatı temsil eden peygamberler, diğer tarafta kötülük ve şerri temsil eden firavunlar, zalimler cephesi.

İnsanoğlunun böyle iki zıt kutuba ayrılmasının sebebi nedir?

Tüm bu soruların cevabını bu derste bulabilirsiniz…

Abdulhamit Oruç Hocanın açıklamalı, bol  örneklerle dolu, kendine has akıcı, güzel uslubu ile Kırklareli’nde yaptığı dersle sizleri başbaşa bırakıyoruz. Kırklarelindeki bu güzel ev derslerinin devamı gelecektir.

Cuma Sohbetleri (Ölüm nedir?)

Bu hafta sitemizin Cuma sohbetleri bölümünde Uğur Akkafa ağabeyin anlatımıyla Risale-i Nur’un 1.Mektub’undaki Mülk Suresi 2. Ayetinin tefsiri olan “Mevt dahi hayat gibi mahlûktur(yaratılmıştır); hem bir nimettir diye anlatılmaktadır. Halbuki, dış görüntü itibariyle ölüm, parçalanma-ayrılmadır, yokluktur, çürümektir, hayatın sönmesidir, hâdimü’l-lezzâttır. “Nasıl mahlûk(yaratılmış) ve nimet olabilir?” meselesini anlatıyor.

Şu zamanda insanların psikolojilerini bozacak diye kendi aralarında bile konuşmaktan çekindiği ölümü, bu derste çocukların da o hoş tatlı, katılımlarıyla müjdeli bir şekilde anlatımını görüyoruz.  Ve Risale-i Nur’un, ölüm gibi insanı ürküten bir meseleye bu derece müjdeli bir bakış açısını göstermesi, bize “güzel düşünen güzel görür, güzel gören hayatından lezzet alır” düsturunu yineliyor.

Mevt(ölüm), vazife-i hayattan(hayat vazifesinden) bir terhistir, bir paydostur, bir tebdil-i mekândır(mekan değiştirmedir), bir tahvil-i vücuttur, hayat-ı bâkiyeye bir davettir, bir mebde’dir, bir hayat-ı bâkiyenin mukaddimesidir.

Nasıl ki hayatın dünyaya gelmesi bir halk ve takdirledir. Öyle de, dünyadan gitmesi de bir halk ve takdirle, bir hikmet ve tedbirledir. Çünkü, en basit tabaka-i hayat olan hayat-ı nebâtiyenin(bitkilerin hayatı) mevti, hayattan daha muntazam bir eser-i san’at(sanat eseri) olduğunu gösteriyor.

Zira, meyvelerin, çekirdeklerin, tohumların mevti tefessühle, çürümek ve dağılmakla göründüğü halde, gayet muntazam bir muamele-i kimyeviye ve mizanlı bir imtizâcât-ı unsuriye ve hikmetli bir teşekkülât-ı zerreviyeden ibaret olan bir yoğurmaktır ki, bu görünmeyen intizamlı ve hikmetli ölümü, sümbülün hayatıyla tezahür ediyor.

Demek çekirdeğin mevti, sümbülün mebde-i hayatıdır(hayatının başlangıcıdır); belki ayn-ı hayatı hükmünde olduğu için, şu ölüm dahi hayat kadar mahlûk ve muntazamdır.

(1. mektup ,2.sual)

Uğur Akkafa‘nın diğer sohbetlerine Nur Mektebi sitesinden ulaşabilirsiniz.

Cuma Sohbetleri (Gıybet)

Bu hafta Dr.Burhan Sabaz ağabeyimiz, güzel anlatımıyla,  hem şahsi hemde  toplumsal bir yaramız olan “gıybet meselesini ” ele alıyor. Bu hastalıkla mücadelede bakış açımızın nasıl olması gerektiğini kuran-ı kerim’in o i’cazlı ayetini risale-i nur’un penceresiyle gösteriyor.

“YİRMİ BEŞİNCİ SÖZÜN Birinci Şulesinin Birinci Şuaının Beşinci Noktasının, makam-ı zem ve zecrin misallerinden olan birtek âyetin, mu’cizâne altı tarzda gıybetten tenfir etmesi, Kur’ân’ın nazarında gıybet ne kadar şenî birşey olduğunu tamamıyla gösterdiğinden, başka beyana ihtiyaç bırakmamış. Evet, Kur’ân’ın beyanından sonra beyan olamaz; ihtiyaç da yoktur.”
“Gıybet, ehl-i adâvet ve haset ve inadın en çok istimal ettikleri alçak bir silâhtır. İzzet-i nefis sahibi, bu pis silâha tenezzül edip istimal etmez.”
 

Mektubat, Yirmi İkinci Mektup, Hatime