Etiket arşivi: bayram yüksel

Şiirlerle Nur’un Kahramanları – Bayram Ağabey

bediuzzaman.in.talebesi.bayram.yukselİhlas Abidesi Çoğollu Bayram Ağabey

 

Bayramıdır Bediüzzamanın..

Aslı esası Nur ile mezcolmuş..

Yüreğinde ter ü taze imanı var..

Risale-i nur’a vakf-ı ömretti..

Ahir ömre dek hizmette ömür geçirdi..

Müjdelerle beklenene hizmet etti

 

Yüreğinde ihlas, tevazu ve mahfiyet vardı..

Ülküsü ilayı kelimetullahtı ihlas kahramanının..

Ketmetmedi haykırdı hakikatı o elim zamanda..

Sel olup coştu gönlünde imanı..

Ellerinde kalem kağıt, dilinde hakikat..

Liechillah ve livechillah için etti hizmet..

 

Anadolu’nun bağrından çıkan 5 milyon içinden üstadımızın intihab ettiği, Çoğol’lu BAYRAM YÜKSEL Ağabeyimiz Rahman senden memnun ve razı olsun ebeden.

Muhammed Numan

G.Kore Ziyareti İzlenimleri

Cenab-ı Erhamurrahimin’in yolumuzu açmasıyla Kore’yi Ekim ayında ziyaret etmek nasip oldu.

Seul 10 milyonluk nüfusu ile büyük bir şehir. Çok çalışarak, Kore Savaşı’ndan bu yana ülkelerini teknoloji ve medeniyet cihetinden mamur etmişler. Bilhassa savaştan sonra misyonerlerin ülkede faaliyet göstermeye başlaması ile Hristiyanlik dini yayılmış. Ülkenin yarısı inançsız, diğer kısmı da Budist ve Hıristiyanlardan oluşuyor. Müslüman sayısı şimdilik az.

Seul Camii Itaewon bölgesinde bulunuyor. Cami civarında Türk kebapçıları ve Arap marketleri görmek mümkün. Bu manzara “helal” gıda bulmanın mümkün olmadığı Kore genelinde adeta bir Cennet sofrası… Cami’nin hocası Türk, cemaati ise Koreli, Arap, Malay, Afgan, Türk gibi milletlerden oluşuyor.

Namaz dışı vakitlerde, merak edip camiyi görmeye gelmiş gayr-i Müslim Korelilere 22. Söz ve 23. Söz Korece eserlerden veriyoruz. Uzun uzun konuşuyor ve anlatıyoruz. “Yabancı” larin onlara kendi dillerinde eserler vermeleri elbette etkileyici. Allah her birine hidayet nasip eylesin, İman ile kalplerini nurlandırsın, manevi yangınlardan böylece kurtarsın. Amin!

Koreli Müslümanların önde gelenleri ile muhatap oluyoruz, Müslümanları soruyoruz. Diyorlar ki, “Koreli Müslümanlar değişik ülkelere çalışmak vs için gidiyor ve kayboluyorlar, iman zaafiyeti var!”. Biz de kendilerine eserlerin ehemmiyetini anlatmaya çalışıyoruz.. Bu cihette, “hiç olmazsa vazifemizi yaptık” hissiyatı ile ayrılıyoruz. Allah Koreli Din kardeşlerimizin yardımcısı olsun.. Amin.

İkinci durağımız ise Seul’a tren ile 2 saat 45 dakika uzaklıktaki Pusan. Burada Birleşmiş Milletler Mezarlığı bulunmakta.. 1005 Türk askerinin şehit olduğu bu uzak diyarlarda hissiyat bizim açımızdan elbette farklı. Orada yatan bütün ehl-i imanın ruhlarına Yasin-i Şerif okuyoruz çok uzaklardan gelmiş kardeşleri olarak…

Birçok ülkenin yanı sıra ülkemiz de “umumi sulh” u temin için askerlerimizi göndermiş ve duyduğumuz o ki, Türkler savaşta yine mühim bir rol oynamışlar. Bu sebeple, Koreliler bizi seviyorlar, kardeş olduğumuzu ifade ediyorlar. Devlet ise Türk şehit ailelerine Kore’de okuma kolaylığı sağlıyor.

Hz Üstad’ın yakın talebelerinden Bayram Yüksel ağabey’de 1950-1953 yılları arasında gerçeklesen bu savaşa katılacağı zaman, Bediüzzaman Hazretleri soyle demis:

‘’Tamam, ben zaten bir Nur Talebesini Kore’ye göndermek istiyordum. Ya seni, ya Ceylan’ı (Çalışkan) gönderecektim. İnkâr-ı Ulûhiyete karşı gitmek lazım. Orada sıkıldığın zaman beni hatırla. Yanında Cevşen-i Kebiri taşı. Nefis ve şeytan sana musallat olunca beni hatırla. Sana vereceğim bir takım Risale-i Nur Külliyatını Japon Başkumandanına götür. Selamımı söyle. Bizler daima inayet-i ilahiye altındayız. Sen nereye gitsen yanında bir arkadaş edin. Hiç merak etme.’’

Netice itibari ile Kore’de çok sayıda kilise, ayrıca inançsız insan görmek ve İslamiyet’in henüz fazla yayılmamış olduğuna şahit olmak bizi üzse de; Seul Camii’nde muhatap olduğumuz “arayan” insanlar bize bütün ülke hakkında ümit verdi biiznillah.

Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılabatı içinde en yüksek gür sada İslam’ın sadası olacaktır.”

Malezya Nur Talebeleri

www.MalaysiaNur.com

Bediüzzaman bayramda takvime göre amel ederdi!

Türkiye takvimine göre yarın yani 25.10.2012 perşembe günü bayram ama Mekke ve Medine’de bayram ise 26.10.2012 cuma günü. Şimdi asıl sorumuza gelelim bayram için kurbanı yarın mı yoksa cuma günü mü kesmemiz lazım!

Aşağıda ki hatıraya baktığımız zaman bizimde Üstadımız gibi bulunduğumuz yerin takvimine göre bayram yapmamız lazım geldiği aşikar ortadadır. Yani yarın gönül rahatlığı ile kurbanlarınızı kesebilirsiniz.

“Üstadımız Türkiye takvimine göre amel ederdi. Yeni yazı takvimden hatt-ı Kur’âniyeye çevirttirir, onu başucuna astırırdı. Şimdi olduğu gibi o zaman da Ramazan’da bazen bir gün evvel oruç tutanlar, bayram edenler olurdu. Üstadımıza söylerdik. O hiç ehemmiyet vermezdi. Hattâ birgün Tahirî Ağabey, ‘Bugün Arabistan’da bayram‘ dediğinde Üstad, takvimi göstererek; ‘Kardeşim ben Türkiye’ye göre amel ediyorum‘ diye cevap verdi. Bilâhare bir dersinde, ‘Ben de öyle yaparsam, fitneye vesile olur‘ demişti.

Bayram Yüksel / Son Şahitler, 3. Cild, s. 31

Bediüzzaman Ramazan’ı Nasıl Geçirirdi?

Talebeleri, Üstad’ın Ramazan’da uyumadığını, tüm gece ara vermeden, Kur’an, Cevşen, Risale-i Nur, Hizbu’l-Envar, Hakaiku’l-Nuriye okuduğunu aktarıyor. Üstad Hazretleri, özellikle Ramazan’ın on beşinden sonra talebelerini de uyutmamaya çalışır, geceleri ihya etmelerine vesile olurdu.

Kur’an odaklı bir hayat yaşayan Bediüzzaman Hazretleri’nin, Kur’an ayı olan Ramazan’a da bu yüzden çok ehemmiyet verdiğini belirten talebeleri, Üstad Hazretleri’nin bütün hayatında, özellikle akşam ve sabah namazlarından sonra evrad-u ezkârla geçirdiğini, mübarek gecelerde de kesinlikle uyumadığını ifade ediyorlar. 1954 yılında Bediüzzaman Hazretleri’nin yanına giden ve O’na talebe olma şerefine erişen Mustafa Sungur ağabey, Üstad Hazretleri’nin Ramazan’ını anlatırken şu ifadeleri kullanıyor: “Üstad’ımız Ramazan ayında uyumazdı. Bütün bir gece hiç durup aralık vermeden, Kur’an, Cevşen, Risale-i Nur, Hizbu’l-Envar, Hakaiku’l-Nuriye okurdu. Geceleri arada bir 15-20 dakika gibi kısa dalmalar dışında hiç uyumazdı.

Necmeddin Şahiner’in kaleme aldığı Son Şahitler isimli çalışmada Üstad’ın Ramazanlarını anlatan talebeleri onun bu aya verdiği kıymeti ve ayı değerlendirişini anlatırken insanı hayrete düşüren ifadeler kullanıyorlar. Üstad’ın 1953’te Fatih Çarşamba’daki evinde üç ay kadar misafir olarak kalan talebelerinden Mehmet Fırıncı ağabey bir Ramazan ayında Üstad Hazretleri’nin özellikle geceleri hiç uyumadığını, onun bu mübarek aya has bir usulünün olduğunu belirterek söz konusu usulünü şöyle izah ediyor: “Üstad Hazretleri bize derdi ki: ‘Ramazan’da insan oruçla ibadet halinde olduğundan, uykuda da olsa farz bir ibadeti ifa etmiş oluyor.‘ Her dakikası bire bin verilen bir ayda ibadetsiz bir zaman boşluğu bırakmak istemiyordu. Onun için iftardan sonra zaten akşamla yatsı arası kendisinin her zaman normal olarak evrad vaktidir. Tâ sahura kadar, imsak vakti girer girmez hemen sabah namazını kılar, tesbihatı kendisine mahsus ifadan sonra istirahata çekilirdi. Tâ kuşluğa kadar. Ondan sonra kalkar, gene Nur dersleri ve evrad u ezkâr ile meşgul olurdu. Üstad Hazretleri geceleri çok parlak ışıkta evrad ve ezkâra devam ederdi. Loşluktan hoşlanmadığını görürdüm.”

Bediüzzaman Hazretleri’yle 1947 yılında tanışan rahmetli Bayram Yüksel ağabey de Üstad’ın Ramazan’ını anlatırken şu ifadeleri kullanıyor: “Üstad’ımız Ramazan’ın on beşinden sonra kendisi yatmazdı, bizi de yatırmazdı. Hattâ çok gece kontrol ederdi. Eğer uyurken yakalarsa, bize su döker, uyandırırdı. Bizleri uyumamaya alıştırırdı. Mübarek geceleri ihya ettiğimiz zaman sabah namazını kılar, yatardık.

Cüz taksim ederek hatim yapardı

Mübarek, mualla Üstad’ımız üç aylar girdiğinde Isparta’daki Nur talebelerine hatim için Kur’ân-ı Kerim taksim ettirir, herkese bir cüz vererek vazife taksimi yapardı. Isparta, Sav, Kuleönü, Atabey, Bozanönü gibi Nur hizmeti ile müşerref olmuş, mübarek köylere cüzleri taksim ettirir, böylece mübarek şuhur-u selasede her gün hatim indirilirdi. Bütün duasını umum Nur talebeleri namına kendisi yapardı. Başta Peygamberimiz (sas) ve ashabı olmak üzere bütün ehl-i iman ve Nur talebelerine bağışlardı.

‘Kimdir bu Ramazan?’

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Ramazan ayında da zulüm ve haksızlıklara uğramıştı. “Isparta’da ani yapılan baskın ve araştırmalarda ele geçirilen Risale ve mektuplar arasında bir kitabın üzerinde ‘Ramazan’a aittir’ diye bir yazı vardı. İslam yazısını okuyamadıkları için kimdir bu Ramazan diye aradılar, taradılar, nihayet Isparta Atabey’in köylerinden Ramazan isimli bir vatandaşı da ellerini bağlayarak Eskişehir Hapishanesi’ne yolladılar. Aradan iki ay geçtikten sonra kitabın Ramazan Efendi’ye ait değil, Ramazan ve orucun hikmetlerini anlatan Bediüzzaman’ın Ramazan Risalesi olduğu anlaşıldı. Mazlum ve masum Ramazan Efendi tahliye edildi. Hapishanede Bediüzzaman tebessüm ederek ‘Kardaşım Ramazan hakkını helal et’ diye Ramazan’ı teselli ederdi.” diyor Üstad Hazretleri’nin talebelerinden Refet Barutçu.

Samanyolu Haber

 

Bediüzzaman üç aylar gelince mektup yayınlardı!

Son Şahitler’den Bayram Yüksel anlatıyor:

Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri şuhur-u selase (üç aylar) girdiğinde muhakkak lâhika neşreder, talebelerinin mübarek ay ve günlerini tebrik eder, vesile ile muharebeyi devam ettirirdi. Talebeleriyle devamlı irtibat halinde idi. Lâhika mektuplarından bir misal:

“Evvela; sizin mübarek şuhur-u selase ve içindeki kıymettar leyali-i mübarekelerinizi tebrik ediyoruz. Cenab-ı Hak her bir geceyi sizin hakkınızda birer Leyle-i Regaib, Leyle-i Kadir kıymetinde size sevap versin.”

“Hem Leyle-i Beratınızı ve gelecek Ramazanınızı ve hem gelecek Leyle-i Kadri, hakkınızda bin aydan daha hayırlı olmasını ve defter-i âmalinize böyle geçmesini Cenab-ı Haktan niyaz ediyoruz.”

“Hem Leyle-i Miracınızı tebrik ve içinde ettiğiniz duaların makbuliyetini rahmet-i İlâhiyeden niyaz eder ve bu havaliden Mirac Gecesinden bir gün evvel, bir gün sonra müstesna rahmetin yağması işaret eder ki, umumî rahmet tecellî edecek inşaallah.’

“Aziz, sıddık kardeşlerim,

“Mübarek Ramazan-ı Şerifinizi ruh-u canımızla tebrik ediyoruz. Cenab-ı Hak Ramaz-ı Şerifin Leyle-i Kadrini umumunuza bin aydan hayırlı eylesin. Amin. Ve seksen sene bir ömr-ü makbul hakkınızda kabul eylesin.’

Bu şekilde Regaib, Berat, Mirac Gecelerinde teksir lâhikası gönderirdi. Dolayısıyla çeşitli mevzularda, Risale-i Nur’un neşri, hizmeti ve faaliyeti ile ilgili müjdeli haberleri Nur Talebelerine gönderirdi.

(Son Şahitler)