Merzifon Cemaati olarak ilgilendiğimiz Sierra Leone % 65’ i Müslüman, % 35’ i Hıristiyan olan fakir-ül hal bir İslam ülkesidir. Sierra Leone Batı Afrika’da olup, komşuları Gine ve Liberya‘dır. Dünya elmaslarının %70 i bu ülkede bulunmaktadır.
170 KG KİTAPLA YOLA ÇIKTIK
Kurban Bayramı münasebetiyle iki kişi olarak gittiğimiz Sierra Leone ‘ye yanımızda yine yüzlerce Arapça, İngilizce eserler, Kuran-ı Kerim ve yüzlerce Elif Cüzü olarak toplam yüz yetmiş kg yükümüzle yola çıktık.
Fas üzerinden 15 saat yolculuktan sonra önünde büyük bir levha üzerinde Medreset- üz Zehra yazılı dersanemize geldik. Biraz dinlendikten sonra dersanenin mescidine duvar kağıdı ve bazı tefrişatlar yaptık. Cemaatın çok hoşuna gitti. Dersanede gençler haftada iki gün ders yapıyorlar. Daha önce sayıları 35 civarında olan genç kardeşlerimiz sayıları 60 olunca dersane küçük gelmiş ve bu kardeşlerin yarısı da camide derslerine devam ediyorlar.
HAYIRLI RÜYADA GELEN ZAT
Yakup ismindeki genç kardeş sayıları 15 civarında olan ilkokul talebelerine getirdiğimiz Elif Cüzleriyle Kuran öğretip Risale-i Nur okumaya devam ediyor. Gündüz gençlerle ders yaptıktan sonra Alfa Nelege ismindeki bir genç gece rüyasında sarıklı cübbeli bir zatı görüyor. Dersanede kalabalık bir cemaate sarıklı cübbeli olan zat kitap dağıtıp, ders yapıyor ve biriside bu zatın konuşmasını onlara tercüme ediyor ve çay vakti geldiğinde çay içilirken bu zat kayboluyor, arıyorlar ve bulamıyorlar. Bize bu rüyayı anlattığında üstadın resmini gösterdik rüyasında gördüğü sarıklı cübbeli bu zatın Üstad olduğunu söyledi. Bizde bu rüyadan Allah’ın inayetinin ve Üstadın himmetinin bizimle olduğunu hissedip kuvve-i maneviyemiz ve şevkimiz arttı. Alamet-i makbuliyet olarak kabul ettik.
HUTBEDE CEMAATİ SELAMLADIK VE TEKBİRLERLE KARŞILANDIK
Dersanede gençlerle ve gelenlerle saatlerce mütalaalar oldu. Pazar günleri 15 civarında alimler ve imamların Arapça Risale-i Nur dersi yapılıyor, bu dersleri çok ciddi takip ediyorlar. Arapça İhlas ve Uhuvvet risalelerinden mütalaalar ile devam eden bu derslerde alimlerin ve imamların hakikatlere olan ilgi ve hayretleri gözlerinden, hallerinden ve ifadelerinden anlaşılıyordu. Bu âlimlerin başı olan Şeyh İsa Sesay Risale-i Nurda geçen mevzuların hepsinin hazır birer Hutbe konusu olduğunu ve cemaate okunmasının lüzumunu söyledi. Diğerleri de onu tasdik edip not aldılar.
Bayram namazı çevre camilerin birleşmesiyle büyük bir açık alanda kılındı. Yaklaşık 3000 kişinin katıldığı Bayram namazında bizleri tanıttılar ve bizde cemaati selamladık. Cemaat Türkiye’den geldiğimizi kurban ve kitaplar getirdiğimizi öğrenince tekbirlerle karşılık verdiler.
BU ZAMANA KADRKİ EN BÜYÜK KURBAN KESİM FAALİYETİ
Yedi bölgede kesilen 44 büyük baş hayvan bilet usulü yaklaşık 3000 aileye dağıtıldı. Burada her aile 6 -7 kişiden oluşmaktadır. Belki bu aileler senede bir kez kurban vesilesiyle et yiyorlar. Ülkedeki bu zamana kadar en büyük kurban kesimi olduğunu ifade ettiler. Vesile olanlara çok dua ettiklerini söylediler.
Mile 91 şehrinde önceki gelişimizde bizimle dersanede kalan saatlerce risalelerden ders yaptığımız Ali kardeş bu şehirde ders başlatmış, sayıları 20 civarındaki bu gençler her gün ikindiden sonra ders yapıyorlar. Bu şehirde oteldeki Samuel isminde bir gence kitap verdik ve yorgun olduğumuz için bizi sabah namazına kaldırmasını söyledik. Samuel verdigimiz kitapları sabaha kadar okumuş ve bir kâğıda bu kitapların harika bir şey olduğunu Allah sizi korusun manasında bir not yazmış. Hayretlerini küçük bir kağıt parçasına yazdığı bu cümlelerle ifade etmiş. Elektriğin nadir geldiği bu ülkede manevi nur olan Risale-i Nurlar girdiği yerleri, girdiği kalbleri aydınlatıyor.
Sonra biz aramızda ülkenin ikinci büyük şehri olan Bo‘da bir dersanemiz olsa ve Risale–i Nurları oraya nasıl ulaştırsak diye istişare ettik. Birkaç saat sonra El Haja isminde ülke genelinde büyük çalışmaları ve projeleri olan Bo şehrinde de Cami, yurt, klinik, konferans salonları ve misafirhaneye sahip, Türkiye ve birçok ülkeye gitmiş ehli hizmet birisini Cenab-ı Allah karşımıza çıkarttı. El Haja’ya kitapları verdik ve bir daha ki gelişimizde Bo şehrine geleceğimizi ve orada faaliyet yapmak istediğimizi anlattık çok memnun kaldı ve dört gözle bizi beklediğini söyledi.
Bu tevafuklarla bizim en küçük hafi arzu-yu kalbimizi bilen Cenab-ı Allah’ın bizi himaye ve istihdam ettiğini ve hiçbir şeyin tesadüf olmadığını Risale-i Nur ‘dan aldığımız derslerden anladık.
BAYANLAR DA RİSALE-İ NUR’LARA SAHİP ÇIKIYOR
Bayanlar arasında da Risale- i Nurlar yayılmaya devam ediyor, sayıları 20 kişi olan Calabatown‘daki bayanlar cumartesi günleri ders yapıyorlar. Şehrin batısında 20 kişilik bir grupta derslerine devam etmekteler. Hizmetleri sahiplenmişler ve Risaleler-i Nurları ciddi okuyorlar.
Burada Kuran öğrenmek için elif cüzleri olmadığından tablet tahta kullanıyorlar. Bizim götürdüğümüz elif cüzleri çok rağbet gördü. Sınırlı sayıda götürdüğümüz elif cüzlerini Risalelerle birlikte dağıttık.
Bütün ağabey ve kardeşlerin geçmiş kurban bayramlarını tebrik ediyor ve hizmetlerin devamı için dualarınızı bekliyoruz. Binler selam…
Sizin mübarek leyali-i aşerenizi ve Kurban Bayramınızı tebrik ederiz.
Cenab-ı Hak bu bayramın sürurunu, hakikî ve geniş ve umumî sürura mukaddeme ve vesile eylesin, âmîn.
Sudan’ın başkenti Hartum’da 6-18 Ekim 2012 tarihlerinde düzenlenen Uluslar arası Kitap Fuarı’nda Risale-i Nurlar adına Sözler Neşriyat ile birlikte Sudan Dersanesi olarak bizde iştirak ettik Elhamdulillah… Mısır’dan Abdulkerim abi ve Türkiye’den Serdar abi de fuara iştirak etmek için gelmişlerdi, Abilerimizle birlikte bir çok ziyaretler ve muhtelif mekanlarda dersler teşekkül edildi.
Standımızda esas olarak Arapça Risaleler olmakla birlikte Cenab-ı Hakk’ın izni ile yaklaşık 40 dilde Risale-i Nurları insanların takdir ve tahsinine sunma imkanımız oldu… Ankaradaki ehl-i hizmet ve himmet abilerimizin gayretleri ile basılan yaklaşık on bin broşür dağıtıldı… Broşürlerimiz Nurları ve Üstadımızı tanıtıcı , Nurlardan vecizelerin ve suallerin olduğu Arapça broşürler olmakla birlikte, ingilizce , çince, fransızca, Malayca, Almanca, italyanca basılan broşürlerimiz de yabancı konuklara hediye edildi… Bir çok kişinin broşürleri okuduktan sonra geri dönerek Nurları tedkik ettiklerini ve sualler sorduklarını müşahede ettik….
Standımızda derslerimize iştirak eden Sudanlı kardeşlerimizle birlikte dersanemizde kalan bütün kardeşlerimiz münavebeten Nurları insanlara takdim etmek için can-ı yürekten gayret ettiler.
Üstadımızın (Dellâllık itibariyle mücevherat-ı Kur’aniyeyi benden veya Sözler’den ders almak. Velev bir ders de olsa…) temennisine masadak olmak için bütün kardeşler ile beraber kitap fuarına gelen herkese Nurlar’dan tattırmaya çalıştık.
(Bir abimizin veciz ifadesiyle balı anlatmaktan ziyade her gelene balın kendisini tattırmak hedef ve gayemizdi Elhamdulillah.)
Standımıza gelen her meslekten kimseler için Risale-i Nurlardan nerelerini okutabiliriz diye dersanemizde kalan kardeşlerimizin hazırladıkları bir çalışmada her meslek sahibine Nurlardan gösterdiğimiz yerleri okumalarını ve düşüncelerini bizimle paylaşmalarını istedik. İkinci bir çalışmada da her kitabın içinden belirlediğimiz konu, nükte ve suallerle nazarları kitablara çevirmeye çalıştık ve bunun çok faydasını gördük Elhamdulillah.
Nurları okuyan her kesimden ve meslekten kimselerden takdir ve medih manalarını işitmek bizlere şevk ve gayret verdi.
Sudan’ın muhtelif televizyon kanalları standımızdan yayın yaptılar ve canlı olarak fuar hakkında bilgi almakla birlikte, Abdulkerim Abi ve Zubeyir abi Risale-i Nurdan ve Üstadımızdan bahsettiler, yöneltilen sualleri Risale-i Nur’a ve Üstadımıza tevcih ettiler. Bir kaç TV kanalında Mısır’dan gelen Abdulkerim abimiz Dr. Salim abimizle birlikte canlı yayında Nurlar hakkında program yaptılar.
Bir çok devlet erkanı standımızı ziyaret ettiler. Meclis Başkanı geldiğinde Risale-i Nuru çok methederek, evinde Sözler ve Mektubat olduğunu, çok istifade ettiğini, Nurlar hakkında güzel görüşlerini belirtti.
Ehl-i hizmet kardeşlerimize şevk ve gayret telkinlerinde bulundu. Ve bunun gibi Bakanlar, Milletvekilleri, Müdürler, müderrisler, profesörler, doktorlar, üniversite hocaları , Cemaat ve Tarikat mensubları, Üniversite , lise ve hatta ilkokul talebelerine kadar Sudan’ın kitapseverleri standımıza geldiler, onların bir çoğu ile hususi ilgilenildi. Üstadımız ve Risale-i Nurlar anlatıldı.
Her gelene dersanemizin adresini veriyor ve derse davet ediyorduk. Bunun semerelerini ilk haftadan görmeye başladık. Ve onlardan az bir kısmının istihsanlarını tahdis-i nimet nevinden ve sizin dualarınızı almak için sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Sudan İslami Araştırmalar Merkezi (Merkezi Drasat’il İslamiye) Müdürü “İnşallah Risale-i Nur’un Sudan’ın kalkınmasına vesile olacağına inanıyoruz ve onun için talebelerimize Nurları okutuyoruz” dedi. (Bir öğrencisini gönderip külliyat aldıracağım demişti daha sonra gönderdiği öğrencileri yeni basılan külliyatımızı ve küçük kitablardan satın aldılar.)
İran ve Amerika’nın büyük elçileri standımızı ziyaret ettiler. İranlı ekib Farsca bütün kitaplardan 1’er 2’şer satın aldılar. Amerika büyükelçisi ile Yemenli Dr. Salim Abimiz bizzat ilgilenerek 15 dk Risale-i Nurları ve Üstadımızı anlattı kendisi de çok memnun kaldı. 3 tane ingilizce Risale aldı. Geçen sene külliyat alan bir Sudanlı kardeşimiz: ”Bediuzzaman bizden yüz yıl önce yaşamış ama yüz sene sonradan bahsediyor” ifadesini vb gibi ifadeleri Hutbe-i Şamiye Risalesini okuyan her kesimden duyuyorduk.
Ziyaretimize gelen bir başkası ”Ben bir senedir bu fuarı bekliyordum ki Risaleleri alayım” demiş ve geçen sene Hıristiyan iken Nurları okuduktan sonra müslüman olan bir arkadaşından Risaleleri duymuş. Nurlardan maddi imkani elverdiği nisbette satın aldı abilerimiz de bazı kitabları hediye ettiler. Gençlik Rehberi’nden Altıncı Mes’eleyi okuyan bir kardeş beğendiği bir çok temsili defterine not etti.
Üç-Dört kitaptan bölümler okuyan bir Sudanlı bütün külliyatı aldı. Bir Sudanlı “Bu kitapları Sudan’a getirdiğiniz için Allah sizden razı olsun” dedi. Küçüklüğünden beri evinde külliyat olan bir Sudanlı: “Bu şahıs sıradan birisi değil ve sadece fikir degil, belki gıda ve taam gibi. Gençlerin Risale-i Nuru okumasını görmem beni çok memnun ediyor” diye sevincini belirtti.
Tekerlekli sandalye ile gelen bir gence Hastalar Risalesini verelim dedik, O: “Ben o kitapdan 5-10 dakika içerisinde bir kaç deva okudum çok beğendim ve aldım” dedi.
Standımıza gelen işitme engelli kardeşlerle Ankaradan Serdar abimiz işaret dili ile anlaşıp Nurlardan takdim etti. Dünya gözü kapalı ahiret gözü açık olan kardeşlerimize de Risale-i Nurların Arapça tamamının sesli okunuşunu takdim ettik sevinçlerini ifade etmek mümkün değildi. Bu kardeşler sonraki günlerde bir çok arkadaşlarını standımıza yönlendirmişlerdi.
Nurları daha önceden bilen bir doktor Otuzikinci Söz’ün insan vücudunu anlatan haşiyesini okudu ve
“Kendi ifadesi ile Bediuüzaman sadece bir islam alimi değil bütün ilimler kendisinde cemedilmiş bir zattır ki her bir ilimden en üst seviyeden temsillerle Tevhidi ve hakaik-i imaniyeyi anlatıyor” dedi.
Aynı kardeş Hastalar Risalesini okuyup geldiğinde hayranlığını belki bir kaç gün her gelene anlattı hatta standımızda bize yardımcı olurken her gelen kimseye hastalar risalesinden temsiller getiriyordu. Büyük cevşeni stantta gördüğünde “bu dua tavafta okumak için çok münasib” diye hacca gidecek olan akrabasına hediye etmek için satın aldı.
Taylandlı bir üniversite talebesi: “Ben Bediüzzamanı tanıyorum, lisede bize İslamiyetin en büyük dava adamları içerisinde ders olarak okuttular” dedi. Bir üniversite talebesi Türkiye’yi televizyonlardan tanıdığını ve İslamiyetten uzak bildiğini söyledi. Türkiye’deki dersaneleri, dersleri ve hizmeti anlattık. “Elhamdülillah Türkiye’de İslamiyet yaşanıyormuş” dedi. Malesef menfi Türk kanallarının etkisinde kalan ve Türkiyeyi yanlış tanıyan kimselerin sayısı az değil.
Uzun zamandır ism-i azam hakkında araştırma yapan bir Zat Otuzuncu Lema’yı görünce çok sevindi ve “uzun zamandır ism-i azamın cilvelerini anlatan bir kitap arıyordum” dedi. Bunun gibi çok misaller var okuyanlardan ‘cemil kitap’, ‘cemil kelam’ sözlerini çokça duyuyorduk.
Üstadımızın Tarikat hakkındaki Telvihat-ı Tisa risalesi büyük bir ilgi ve beğeni gördü, bununla beraber Kücük Sözlerdeki temsillerin hakikatlari , 23. Söz , İhlas ve Uhuvvet, Meyve Risalesi, Hutbe-i Şamiye, 33 Pencere, Hastalar Risalesi, Gençlik Rehberi, Haşir Risalesi, Mucizat-i Kuraniye ve Mucizat-ı Ahmediye (asm), 30. Söz, 22. Söz, Hanımlar Rehberi, 5. Şua, Hizmet Rehberi vb bir çok küçük tarzda basılan kitaplarımız çok beğeni gördü. Standımızı ziyaret eden kırk senedir Kuran kursunda müderrislik yapan bir Sudanlı derse geldi ve Türkiye’de İslamiyete ait neler var diye sual etti. Biz de Türkiye’yi anlattık ve akabinde Nurlar’dan okuduk Yirminci Söz’ün ICL meselesini ve bakara suresine bakara tesmiyesinin sebebini okurken “işte tefsir buna denir” dedi.
Standımızda kitabları inceleyen bir zata abilerimiz “Said Nursi’yi duydunuz mu?” diye yönelttikleri bir suale bu zatın verdiği cevap: “Bediuzzaman Said Nursi Radiyallahu Anh diyecektiniz herhalde” demesi de çok manidardı. Standımızı ziyarete gelen Türk abilerimiz ve kardeşlerimize de Türkçe Nurlar takdim edildi. Nurlardan haberi olan abi ve kardeşlerimizle de İhlas ve Uhuvvet düsturlarından aldığımız dersle azami saygı ve sevgi içerisinde muamele edilmeye ve hassaten
“Belki daire-i İslâmiyet içinde hangi meşrebte olursa olsun, medar-ı muhabbet ve uhuvvet ve ittifak olacak çok rabıta-i vahdet bulunduğunu düşünüp ittifak ederek… Ve haklı her meslek sahibinin, başkasının mesleğine ilişmemek cihetinde hakkı ise: “Mesleğim haktır yahud daha güzeldir” diyebilir. Yoksa başkasının mesleğinin haksızlığını veya çirkinliğini îma eden, “Hak yalnız benim mesleğimdir” veyahut “Güzel benim meşrebimdir” diyemez olan insaf düsturunu rehber etmek.
Ve ehl-i hakla ittifak, tevfik-i İlahînin bir sebebi ve diyanetteki izzetin bir medarı olduğunu düşünmekle. Ve ehemmiyetsiz rekabetkârane hissiyatını terketmekle ihlası kazanır, vazifesini hakkıyla îfa eder” emirlerine azami derecede gayret gösterildi Elhamdulillah.
Standımızı ziyarete gelen bir çok vakıf, dernek, kütüphane, üniversite, lise camiasından yöneticilere kitaplıklarında sergilemek şartıyla, Türkiyeden ehl-i himmet abilerin hediye edilmek için satın alıp gönderdikleri külliyat, kitaplar ve broşürler hediye edildi.
Bunlardan anladık ki Sudanlılar kitap okumayı ve hassaten Nurları bulunca Nurları okumayı seviyor, müştak olan kalblere Risale-i Nurları ulaştırmak vazifesi de her yerde her bir Nur talebesine düşüyor. İnşallah sizin dualarınızla Cenab-ı Erhamurrahimin şevkimizi ve gayretimizi artırır. Bizleri ihlasla hizmet-i imaniyede muhafaza eder. Risale-i Nurlara ihtiyacını hisseden ihlaslı kimselerle bizleri karşılaştırıp, Risale-i Nur derslerinde omuz omuza, diz dize verip beraber ders-i Kur’anîyi dinleyip istifade etmek ve lezzet-i hizmet-i imaniye ile her kederi unutmak Risale-i Nurlarla alakadar olmak nasib eder. Amin…
Dualarınızda yer ayırmanız için Standımızda gayretle hizmet eden bazı Sudanlı kardeşlerin isimlerini zikredeceğiz. Dr.Salim, Dr. Abdullah, Muhammed Said, Abdurrahman İsmail, İzzettin, Abdulhamit, Abdurrahman Ali, Enes, Faruk Gordon, Cibril.
Dualarınıza her daim muhtaç, sizlerin okumalarından ve hizmetlerinden şevk alan, sizleri dualarında unutmayan ve sizleri Sudan’a bekleyen kardeşleriniz.
Cenab-ı Erhamurrahimin’in yolumuzu açmasıyla Kore’yi Ekim ayında ziyaret etmek nasip oldu.
Seul 10 milyonluk nüfusu ile büyük bir şehir. Çok çalışarak, Kore Savaşı’ndan bu yana ülkelerini teknoloji ve medeniyet cihetinden mamur etmişler. Bilhassa savaştan sonra misyonerlerin ülkede faaliyet göstermeye başlaması ile Hristiyanlik dini yayılmış. Ülkenin yarısı inançsız, diğer kısmı da Budist ve Hıristiyanlardan oluşuyor. Müslüman sayısı şimdilik az.
Seul Camii Itaewon bölgesinde bulunuyor. Cami civarında Türk kebapçıları ve Arap marketleri görmek mümkün. Bu manzara “helal” gıda bulmanın mümkün olmadığı Kore genelinde adeta bir Cennet sofrası… Cami’nin hocası Türk, cemaati ise Koreli, Arap, Malay, Afgan, Türk gibi milletlerden oluşuyor.
Namaz dışı vakitlerde, merak edip camiyi görmeye gelmiş gayr-i Müslim Korelilere 22. Söz ve 23. Söz Korece eserlerden veriyoruz. Uzun uzun konuşuyor ve anlatıyoruz. “Yabancı” larin onlara kendi dillerinde eserler vermeleri elbette etkileyici. Allah her birine hidayet nasip eylesin, İman ile kalplerini nurlandırsın, manevi yangınlardan böylece kurtarsın. Amin!
Koreli Müslümanların önde gelenleri ile muhatap oluyoruz, Müslümanları soruyoruz. Diyorlar ki, “Koreli Müslümanlar değişik ülkelere çalışmak vs için gidiyor ve kayboluyorlar, iman zaafiyeti var!”. Biz de kendilerine eserlerin ehemmiyetini anlatmaya çalışıyoruz.. Bu cihette, “hiç olmazsa vazifemizi yaptık” hissiyatı ile ayrılıyoruz. Allah Koreli Din kardeşlerimizin yardımcısı olsun.. Amin.
İkinci durağımız ise Seul’a tren ile 2 saat 45 dakika uzaklıktaki Pusan. Burada Birleşmiş Milletler Mezarlığı bulunmakta.. 1005 Türk askerinin şehit olduğu bu uzak diyarlarda hissiyat bizim açımızdan elbette farklı. Orada yatan bütün ehl-i imanın ruhlarına Yasin-i Şerif okuyoruz çok uzaklardan gelmiş kardeşleri olarak…
Birçok ülkenin yanı sıra ülkemiz de “umumi sulh” u temin için askerlerimizi göndermiş ve duyduğumuz o ki, Türkler savaşta yine mühim bir rol oynamışlar. Bu sebeple, Koreliler bizi seviyorlar, kardeş olduğumuzu ifade ediyorlar. Devlet ise Türk şehit ailelerine Kore’de okuma kolaylığı sağlıyor.
Hz Üstad’ın yakın talebelerinden Bayram Yüksel ağabey’de 1950-1953 yılları arasında gerçeklesen bu savaşa katılacağı zaman, Bediüzzaman Hazretleri soyle demis:
‘’Tamam, ben zaten bir Nur Talebesini Kore’ye göndermek istiyordum. Ya seni, ya Ceylan’ı (Çalışkan) gönderecektim. İnkâr-ı Ulûhiyete karşı gitmek lazım. Orada sıkıldığın zaman beni hatırla. Yanında Cevşen-i Kebiri taşı. Nefis ve şeytan sana musallat olunca beni hatırla. Sana vereceğim bir takım Risale-i Nur Külliyatını Japon Başkumandanına götür. Selamımı söyle. Bizler daima inayet-i ilahiye altındayız. Sen nereye gitsen yanında bir arkadaş edin. Hiç merak etme.’’
Netice itibari ile Kore’de çok sayıda kilise, ayrıca inançsız insan görmek ve İslamiyet’in henüz fazla yayılmamış olduğuna şahit olmak bizi üzse de; Seul Camii’nde muhatap olduğumuz “arayan” insanlar bize bütün ülke hakkında ümit verdi biiznillah.
“Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılabatı içinde en yüksek gür sada İslam’ın sadası olacaktır.”
Macaristan İstanbul Başkonsolosu Sayın Gabor Kiss’ten aldığımız davet üzre; Budapeşte Kilise Korosunun İstanbul’un muhtelif kiliselerinde vermiş olduğu konserlere Ruba Vakfını temsilen katıldık.
( Macaristan İstanbul Başkonsolosu Gabor Kiss- Saint Antoine Kilisesi)
Ruba Vakfının bastırmış olduğu Macarca Risale-i Nurları bu etkinliklerde nasıl dağıtabileceğimizin planlarını da yaparak konserlere iştirak ettik. Budapeşte Kilise Korosu yaklaşık 35 kişiden oluşuyor. Saint Antoine kilisesinde vermiş oldukları konsere, gerek Macar konsolosluk çalışanlarından gerekse de İstanbul’da yaşayan Macar ahaliden birçok kişi katıldı. Konser öncesi ve sonrasında birçok Macar ile tanışarak kendilerine Macarca Risale-i Nurları verme imkanımız oldu. Hatta bu kişilerden bir tanesi olan Konsolosluk çalışanına tercümeyi nasıl bulduğunu sorduk. Okuduğu birkaç satırı değerlendirdiğinde, eserin ifadelerinin orijinal ve benzersiz olduğu görüşlerini bizlere bildirdi.
Konser sonrası bir resepsiyon verildi. Resepsiyonda koro mensupları ve koro içersinde yer alan Macar Rahiplerle sohbet etme fırsatımız oldu. Kendileri bizlere; Tek Allah’ın kulları olarak müslüman ve hıristiyan aleminin bir dayanışma içersinde olarak, ateizme ve diğer inançsız fikir akımlarına karşı ortak hareket etmemiz gerektiğini, müslüman Türk halkını, İstanbul’u çok sevdiklerini, aramızdaki ihtilaf noktalarını değil inançtaki ortak noktaları nazara vermemiz gerektiğini bildirdiler.
( Macar Rahibe Macarca Risale-i Nurları Hediye ederken- Saint Antoine Kilisesi)
( Macar Bayanlara Macarca Risale-i Nurları Hediye ederken- Saint Antoine Kilisesi)
Resepsiyonda, Macaristanda firması olan bir işadamıyla tanıştık. Sohbetimiz esnasında, Ruba Vakfı olarak Risale-i Nurları Macarca’ya çevirme çalışmalarımızın devam ettiğini, elimizde çevirisi biten eserlerin olduğunu belirttik. Son derece memnun oldu ve kendisine bu eserlerden verip veremeyeceğimizi sordu. Biz de elimizde kalanları kendisine verdik. Hiç merak etmememizi, bu eserleri ihtiyaç duyan Macarlara Allah’ın yardımıyla ulaştıracağını belirtti.
Esselamun Aleykum Verrahmetullahi ve berakatuhu biadedi zerratil kainati ve murekkebatiha…
Mayıs 2011 yılından bu zamana kadar inayet-i ilahiye ve dua-yı kabul-u şahs-ı maneviye ile zuhura gelen hizmet ve hadiselerden açıklayacağız
2011 Ramazan ayında Nairobi de bir iftar programı ve iki saat kadar süren Risale-i Nur’dan dersler ve Üstad ve Risalelerin takdimi yapılarak ilk defa bu üniversitede Müslüman Hristiyan beraber üniversite öğrencilerine Nurların ilk ilanatı yapıldı. Ve yine Ramazan ayında iftar ve erzak yardımları vesilesiyle gittiğimiz Garissa eyaletinde oranın en büyük lisesi, ortaöğretim ve yetimhanesine sahip Young Müslim Association(Genç Müslümanlar Derneği) sahipleri ve idarecileriyle tanışıp Risale-i Nurları takdim ettik. Tevafuku latifedendir ki 25 sene evvel Türkiye’den bu okula birkaç Risale gönderilmiş ve kimin gönderdiği bilinmiyor. Fakat herhalde o risaleler tohum olmuş ki Mersin ilinin Kenya Bahçesinde binlerle Risale-i Nur ağaç ve meyveleriyle netice vermiş ve veriyor inşallah.
RİSALE FM
Bu okul ve yetimhanenin sahibi olan Şeyh Muti Resul Efendi. Medine de üniversite yıllarında Risalelerle tanışmış ve Urduca ve Arapça lisanıyla okumuş ve tam bir Osmanlı ve Bediüzzaman hayranı. Ne vakit kendisini ziyarete gitsek mutlaka Üstad’dan ve Risalelerden bahseder, tatlı sohbetler eder.
Ve yine bu eyalette ismi Risale FM olan yerli ve Müslüman bir radyo kanalı var. Bu Risale FM radyosunun açılış tarihi Mersin ilinin Kenya’ya açtığı Risale-i Nur dershanesinin tarihine tevafuk ediyor. Bu radyoda İngilizce Risale-i Nur dersleri, cevşen ve hizb-ul hakaik evradları verilmektedir. 2012 Mart ayında Filipinlerden gelen Muhammed Rıza Ağabey bu radyoda canlı olarak Risale-i Nur ve Üstad Bediüzzaman’ın tanıtımını yapmıştır ve yine bu ayda Muhammed Rıza Ağabey Nairobi Üniversitesinde de Kenya International Risale-i Nur Symposium organizasyonunda konuşmacı olarak Hristiyan ve Müslüman öğrencilerine bunun yanı sıra Papazların da katıldığı sempozyumda büyük bir dinleyici kitlesine Risale-i Nurlardan Inter Faith Dialogue konulu mevzuda gayet müessir bir konuşma yaptı.
Uluslararası Bediüzzaman Sempozyum zincirinin bir halkası da Kenya da yapılmış oldu. Sempozyum sonunda bila istisna Hristiyan din görevlileri de dâhil hepsinin İslamiyet hakkındaki kanaatleri tamamen değişti ve İslamiyet’in sulh ve selamet dini ve Peygamber Efendimizin bir şefkat peygamberi olduğunu tamamen kabul ve ikrar ettiler.
MÜSLÜMAN OLANLAR DEVAMLI ARTIYOR
Bu seneki Ramazan Ayının kudsiyetinden ve umum Alem-i İslamiyet’in yaptığı dua-yı umumiyeden gelen feyizden olsa gerektir ki Hristiyan aleminin kalpleri İslamiyet’e meyletmeye başladı. Dershanemize gelen iki üniversiteli talebelerden ikiside İslamiyet’i iyice düşündüklerini ve kabul etmeye yaklaştıklarını söylediler. İsimleri aynı olan yani; Joseph(Cozef) olan bu iki üniversiteli bu Ramazan ayında lütfen bizi Yusuf olarak çağırın demeye başladılar. Henüz daha niyet halindeler ama Müslüman olmaları çok yakın bizde dua ediyor bekliyoruz. İnşallah sizlerin şahsı manevisinin kuvvetli dualarıyla hidayet-i ilahiye vuku bulur inşallah.
Bunlar gibi daha nice üniversite talebesi kardeşler İslamiyet’e çok yakınlar. Hatta içlerinde bir yıldan fazladır Risale okuyan ve sohbete gelenler var. Hatta bazı Hristiyan talebeler cep telefonlarına Risaleleri indirmişler ve oradan okuyorlar biz bu hali gördüğümüzde inanın çok şaşkınlık yaşadık, Barekallah dedik. Rabbim tez çabuk hidayet ver diyerek sevinçle dua ettik. O kadar ki kalpleri ve akılları çoktan İslamiyet’e teslim olmuş fakat hissiyat, çevre ve aile baskıları vs. sebeplerden dolayı daha henüz niyet halindeler. İnşallah Nuru hidayet kalplerine ilka olunur da hidayet vuku bulur.
Bunun bir numunesini dershanede geçen yıl ilk Müslüman olan Hamza’nın giderek artan şevk ve gayretiyle daima etrafına Risale-i Nurları anlatmasıyla etkilenip merak edenlerden bir tanesi bu geçen pazar gününde Dershanemizde Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldu. Tevafuk-u latifedendir ki yeni ismi ENVER olan bu kardeşimiz 33 pencereler Risalesini okuduktan sonra aynı günde karar verdi. Bu kardeşle beraber 33 pencereleri okuduktan sonra Müslüman olan üçüncü kardeşimiz.
KİTAP FUARLARI VE DEVLET GÖREVLİLERİ İLE İLİŞKİLER
Hakikaten Kenya Doğu Afrika ülkesinin kültür ve ekonomi merkezi hükmündedir. Eğitim ve okuma-yazma seviyesi gayet yüksek olan bu ülke insanları okumayı ve araştırmayı çok seviyorlar. Kitapçı dükkanları ve kırtasiyelerden hariç kitap satıcılarını sokaklarda, kaldırımlarda kitap tezgahlarını görmek mümkün. Belki de bu yüzdendir ki bu ülkede uluslararası konferanslar seminer ve kitap fuarları organizeleri tertip edilmektedir. Kenya Yayınevleri Derneğinin düzenlediği 15. Nairobi Uluslararası Kitap Fuarına ilk defa bu sene Türkiye’den Sözler Yayınevi ve Çare Derneği adına Risale-i Nur eserleri Kenya okur severlerine takdim ve arz edildi.
Beş gün süren bu kitap fuarı birçok profesör, üniversite öğretim görevlileri, öğretmenleri, üniversite öğrencileri ve bazı siyaset adamları ve bakanlar ziyaret ettiler. İstanbul Suffa Vakfı adına Kenya’dan Türkiye’de üniversite de okutmak için burslu 100 öğrenciyi Türkiye’ye götürmek için buraya gelen Şemseddin Türkan ağabeyin de kitap fuarı zamanına tevafuk etmesi de ayrıca bir inayet-i ilahiye olmuştur. Bu burslu öğrencilerin Kenya’dan olması ve sayı çokluğu burada gayet büyük yankı uyandırdı. Birçok resmi kanallara ve mercilere ulaşmaya vesile oldu. Şemseddin Türkan ağabeyin davetiyle Kenya’ya yeni atanan Türkiye Büyükelçisinin kitap fuarındaki standımızı ziyaret etmesi ve Kenya Milli Eğitim Bakanının standımızı açılış gününün aynı anda iki önemli bürokratın standımızda bulunması çok önemli. Her iki bürokratta 30 dakikaya yakın beraber sohbet ve dinler arası uzlaşma ve beraberlik adına muhavereleri ve Şemseddin abinin her iki bürokrata Risale-i Nur kitaplarını ve Meşhur Türk Lokumlarını hediye etmesi Kenya Basın Camiasında büyük bir ilgiyle izlendi.
Standımızı ziyaret eden bürokratlar, öğrenciler ve eğitim görevlilerinden her biri ziyaretçi defterimize bizim hakkımızda yani Risale-i Nurlar hakkında düşünce ve görüşlerini yazdılar. Bu olay üzerine Kenya’nın büyük yayınevleri bizden kitap satın almak istediler, kitaplarımızı yani Risaleleri merak ettiler okudular. Devlet ve özel üniversitelerden iki üç tanesi Risale-i Nurlardan satın aldılar. Her birisinden onar tane sipariş verdiler. Sizin yeriniz nerede fatura verebilir misiniz diye soru sordular. Bizde inşallah yakında resmi bir yer ve ofis açacağız dedik..
Fuar esnasında standımıza ilgi ve merak epeyce fazla idi. Türkiye’yi ilk defa temsil etmemiz standımızın dekorasyonunun gayet cazibedar olması ki bunda Suffa’dan Uğur abinin kitap dekorasyon ve süsleme sanatında uzman olması ve yaptığı kırk dakikalık bir emek neticesinde öyle güzel oldu ki standımızın önünden geçen insanların yüzde doksanı bakmadan edemedi ve birçoğu fotoğraf çekti ve çektirdi.
Ziyarete gelenlerin ve kitap alanların birçoğu İslamiyet’i, Peygamber Efendimizi ve mucizelerini gayet merak eden ve araştıran şahıslardı. Çoğunun ismini ve adresini aldık ve kontak adreslerini bize verdiler.
RİSALE-İ NUR’LAR İÇİN HAPİSHANLERE ÖZEL İZİN
Bu kitap fuarının birçok menfaatlerinden sadece bir tanesi şu oldu ki; Kenya Kadınlar Hapishanesinde görevli ve hukuk bölümünde okuyan Abdurraşid isminde birisinin standımıza gelip ve sonra dershanemize davet ettikten sonra kendisi bize hapishanede ders yapabilirsiniz hizmet edebilirsiniz diye teklifte bulunması üzerine bizde ertesi gün oraya gittik maksat ve niyetimizi anlattık. Risale-i Nur’ların hapishane hayatına bakan ve teselli mektuplarını içeren muhteviyatlı eserleri takdim ettik. Kenya’nın baş hapishane müdürü olan Abdullah Bandid ismindeki zevat-ı muhterem ki bu zat hem alim, hem radyoda her gün dini program yapan bu zat teklifimizi memnuniyetle kabul etti. Bizi tüm Kenya hapishanelerine rahat gidebilmemiz için özel izin ve belge vereceğine söz verdi.
Aynı zamanda burada Şemseddin abi için mahkûmlara konferans düzenleyeceğiz ki bu yolla birçok kişi hapishanede Müslüman olmuş.
İnşallah belki de, Kenya’da niçin olmasın… Risaleler mahpuslar için tam bir teselli kaynağı.
Bize mümkünse bu Risalelerden tayyarelerle gönderirseniz çok müteşekkir olacağız. Makbul ve müstecap dualarınıza muhtaç,