Etiket arşivi: hizmet

Afrika Malawi’de Risale-i Nur Dersanesi Açıldı

AFRİKA’NIN SICAK KALBİ –MALAWİ-

Kurban bayramından bir ay evvel MALAWİ’nin başşehri LİLONGWE ‘de, Cenab-ı Hakk’ın lutf-u ihsanıyla bir NUR DERSHANESİ açıldı. UŞAK’tan giden üç kardeşimiz de orada hizmete başladılar.

Afrika ülkeleri arasında “Afrika’nın sıcak kalbi” olarak bilinen MALAWİ, 15 milyon nüfuslu, Mozambik’in kuzeyinde küçük bir devlet. Daha önce Güney Afrika’dan Yunus kardeş bu ülkeye birkaç defa gidip gelmiş, bazı kimselerle tanışmıştı. Bu defa dershane açmaya, Uşak’tan 3 vakıf kardeşle beraber gittiler. Uçak Malawi’nin başşehri Lilongwe’ye indiğinde çok büyük bir kalabalıkla karşılaşmışlar. Yerlere kırmızı halılar serilmiş. Etraftan sevgi gösterileri kardeşleri şaşırtmış. Meğer 20 Afrika ülkesinin iştirak ettiği bir toplantıya katılmak için Malawi’ye gelen yabancı ülke devlet erkanı bazı şahıslar da uçaktaymış. Bir tevafuk ki hizmete giden NUR Erlerine de böylece bir hoşamedi yapılmış.

Bir görevli gelip Yunus kardeşe; nereden geliyorsunuz ? Toplantıya mı geldiniz? Diye sorunca, o da: Türkiye’den geliyoruz, biz de toplantılar yapacağız demiş. Daha önce tanıştığı bazı milletvekillerinin de isimlerini söylemiş. Kardeşlere hemen hürmetle V.İ.P den çıkış yaptırmışlar. Suhuletle işlemleri hallolmuş ve iyi bir otele nakletmişler. 2-3 günlük bir otel hayatından sonra da, dubleks bir daire kiralayıp dershaneyi açmışlar. En güzel şekilde döşeyip yerleşmişler.

Eşyaların alınması esnasında tanıştıkları Adil isminde bir kardeş de dershanenin müdavimi olmuş. 29 yaşında, mimar. Grafik ve dizayn işleri yapıyormuş. Kurban dağıtımı esnasında bize lazım olan broşürü de Adil kardeş hazırladı ve 10,000 adet basıldı. Üç sayfası İngilizce, diğer üç sayfası da Çeçova diline onun tercümesi. Üstadımızın resmini de koyarak Risale-i Nur’dan güzel bir broşür oldu. Tam bize lazım olanı Cenab-ı Hak tam zamanında bize göndermiş ve bizimle tanıştırmış. Elhamdülillah.

Biz de Uşak’tan bir vakıf kardeşle beraber Kurban bayramından bir hafta önce Malawi’de olduk ve hemen faaliyetlere başladık. Kardeşlerle ve oralı Abdülmecid ağabeyle beraber, Ege bölgesinden cemaatimizin gönderdiği 735 kurbanın tedariki için 1 hafta boyunca epeyce dolaştık. Lilongwe’nin kuzeyinde bulunan SALİMA ve KOTAKOTA vilayetlerinde yoğun bir gayretin neticesinde Cenab-ı Hak 735 kurbanı bizzat isim zikredek, başında bulunarak kesilmesine muvaffak etti. Haza min fadli Rabbi.

Kurban faaliyetlerinin bir meyvesi olarak, bu 2 şehirde tanışılan cami heyetlerinin arzusuyla ders başlatıldı. Her hafta gidilerek bu derslere devam edilecek, İnşallah.

Bu arada bir müjdeli haber de Salima’dan geldi. Kurban faaliyetleri esnasında 3 hristiyan Müslüman olmuş geçen hafta derse 3 yeni Müslümanı getirip kardeşlerle tanıştırmışlar.

Rehberimiz Abdulmecid Abi, faaliyetlerimizin resmiyet kazanması için bizim bir enstitü kurmamız gerektiğini, gayr-ı resmi faaliyetlerin ülkede mahzurlar getirdiğini söyledi. Kardeşler de kısa ismiyle “Nur Enstitüsü”nü kurdular. Şimdi daha rahat bir şekilde cemaatimizin de duasıyla inşallah güzel hizmetlere vesile olunur.

Biz Malawi’deyken Adil kardeş gece gene dershanedeydi. Kardeşlerle sohbet uzamış 33. sözden dersler yapılmış ve neticesinde kitap Adil’e hediye edilmiş. Zeynel kardeş kitabı imzalamış ve altına tarih yazmış. Tarih aynen şöyle 11.11.2011 ve gece saat 01:00, kitap verilen de Nurun Malawi’deki 1.talebesi Adil. Herhalde bu kadar 1’in bir araya gelmesi tesadüf değil, tevafuktur dedik, Allah’a şükrettik. Ve sabah namazında Adil’den gelen mesaj bizi daha çok sevindirdi. Çünkü Adil mesajında sabaha kadar yatmadığını ve kitabı bitirdiğini yazıyordu.

Malawi’de Güney Afrika’daki gibi bir güvenlik probremiyle karşılaşmadık. Ülkenin her yerinde rahatca gezilebiliyor. İnsanları da sıcak kanlı ve cana yakın. İnşallah Cenab-ı Hak kalplerini NUR’a açar, gönüllerini musahhar eder de, kardeşlerimizin büyük bir fedakarlıkla, bu kadar uzak bir mesafeye sırf rıza-ı ilahi için gittikleri bu ülkede bereketli hizmetlere vesile olunur.

Bu hususta cemaatimizden dua rica ediyoruz. Binler selam ediyoruz.

Uşak Nur Talebeleri namına

Lütfi Çolak

www.NurNet.org

İtalya Risale-i Nur Hizmet Mektubu

Bismihi Subhanehu,

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu

Aziz sıddık ağabeylerimiz ve kardeşlerimiz

Ramazan ayı öncesinde İtalya’ya gidilmiş ve külli neticeler alınmıştır. Elhamdülillahi haza min fadli Rabbi. Sizleri bu latif gelişmelerden haberdar etmek istiyoruz.

Yurtdışı istişare heyetimiz, Kocaeli şehrine, istihdam olunmamız için İtalya hizmetini vermiştir ve Kocaeli’de buna yönelik bir istişare heyeti kurulmuş ve bizler de bu heyette yer alıp hizmetlere, bir sene öncesinden programlı bir şekilde hassasiyet ile başladık ve lillahilhamd devam ediyoruz.

Hizmetimizle ilgili İtalya’da daha önce yerleşik ve külli herhangi bir gelişme olmaması, heyetimizdeki kardeşlerimizin şevkini kırmasının aksine daha da şevklerinin artmasına vesile olmuştur.

Öncelikle İtalya istişare heyetimizle aramızda teşriki mesai düsturunu tatbik ettik. İştişare heyetimizdeki uhuvvet sayesinde iki-üç istişare sonrasında Torino, Modena ve Varese şehirlerinde (kuzey İtalyada), hizmetimize yakın ağabeylerin olduğunu tespit ettik ve onlarla irtibat sağladık. Ayrıca Ankara’daki ağabeylerimizin de gayretleriyle kartela ve broşürler temin ettik ve Kocaeli Kültür ve Eğitim Vakfı adına, isim ve irtibatlarımızın bulunduğu kartvizitler hazırladık. İtalyanca, İngilizce ve Arapça risaleler temin ettik.

Kocaeli cemaatimizin külli duaları ile birlikte; planladığımız 5 kişilik grubumuzda 1 vakıf kardeşimizin vize alamaması sonucu, 1 öğretmen, 1 talebe ve 2 doktor kardeşle birlikte geçtiğimiz yaz -elhamdülillah- İtalya’ya ziyaret vukuu buldu.

Bu ziyaret çerçevesinde 3 şehirde, umudumuzun fevkinde inkişaflar oldu.

Öncelikle; Milano şehrine uçak ile vardıktan sonra Bingöllü bir ağabeyimizin arabası ile Torino şehrine geçtik. Fransa’ya yakın, kuzey batı bölgesinde bir vilayet olan Torino, İtalya tarihinde önemli bir yer tutmakta ve gittiğimiz tarih ise, İtalya’nın kuruluşunun 150. yıldönümüne ve ilk başşehri ise Torino olması ile hizmetimize tevafuk etmesini manidar bulduk. Fiat ismi ile şöhret bulmuş ve İtalya ekonomosinin önemli kısmını besleyen bir araba markası da bu şehirde yoluna başlamış, merkezi hükmünde..

Torinoda, önceden irtibat kurduğumuz Bingöllü ağabeylerlerle istişare edip, oradaki mescitleri ziyaret ettik ve ekseriya bu şehirde, Arap asıllı kardeşlerimize çok sayıda Risale-i Nurlar bıraktık. Torino’da 10’dan fazla bulunan Mescitlerden 3-4 tanesine ancak gidebildik ve tanıştığımız hemen herkes davamıza lakayt kalamadıkları gibi ciddi alakadarlık gösterdiler.

Bizden başka İslami cemaatlerin de tebliğ için geldiklerine şahit olduk. Daha önce Amerikada okumuş ve Sudan’da, memleketinde, Tıp tahsiline devam edecek olan Sudan asıllı bir Müslüman kardeşimiz Nurlara ciddi alaka duydu ve bu kardeşimize risaleler hediye edilip, irtibat bilgilerini aldık ve ara sıra görüşmeler kendisiyle devam etmektedir.

Yine bu şehirde, hizmetimizin farklı bir meşrebinde hizmet eden esnaf ağabeyimiz ve talebe kardeşler ile tanıştık. Ve bu cemaatteki kardeşlerimiz, bizlere yakın ilgi göstermiş olup, 1-2 günlük şehir gezisinde yardımcı oldular. Arapça ile İtalyanca dillerini bilmediğimiz için bu kardeşlerimizden birisi, Nurları anlatmada ve tanışmalarda ilk tercümanımız oldu.

İlk Cuma namazımızı kültür merkezlerinde eda ettik ve Risale ve hizmet konularında sohbetimiz oldu. Cuma namazının ardından talebe kardeşlerimizin ikamet ettikleri evde ağırlandık ve çayımızı içtik. Birkaç gün sonra yine bu esnaf ağabeyimizin dükkânında beraat kandilini idrak ettik ve geç saatlere kadar ders okuduk, mütaala yaptık.

Sonra çarşıda dükkânları olan diğer Türk esnaf kardeşlerimizi ziyaret ettik. Onlara İtalyanca ve Arapça risaleler bıraktık. Misafir olarak ağırlandığımız Merhamettin abimizin evi ise bir Nur dersanesi hükmüne geçmiş, hem kendi hakkımızda inkişafa hem de abilerimizin ruhundaki inkişafa şahit olmamıza vesile olmuştur. Allahımız onlardan razı olsun.

Torino’da kalınan 4 günün ardından Modena’ya geçtik. Modena, orta İtalyanın kuzeyi doğusunda olan, Ferrari gibi bir-iki meşhur araba markası fabrikalarının da bulunduğu ve Bologna vilayetine yakın olan, ayrıca Türklerin de diğer şehirlere nazaran çok bulunduğu bir şehirdir.

Lillahilhamd, Torino’dan irtibat adresini ve telefonunu aldığımız diğer meşrepteki kardeşlerimizden biri, bizi tren istasyonundan aldı ve kültür merkezlerinde 4-5 gün kadar bizi misafir ettiler. İtalya ziyaretimizde, bu kardeşlerimizin varlığı, bizlere hakikaten bir nimet ve hizmetimizde mühim pay sahibi oldular. Kendilerine yine İtalyanca eserlerden hediye ettik ve latif muhabbetlerimiz oldu.

Orada Türk diyanet camisini ziyaret ettik. Bu caminin imamı olan abimizle ve cami cemaatinden bir kısım ağabeylerle dersler okuyup, sorulan sorular münasebetiyle mütalaalar yaptık. Ve bu camide İtalyan asıllı Müslüman kardeşlerimiz ile tanışıp eserlerden kendilerine takdim ettik. Yine bu camide Modena gençleri toplandı ve onlarla ders okundu.

İtalya ziyaretimizden önce kendisiyle tanışmış olduğumuz bir ağabeyimiz ve abisi, Modena’nın küçük bir kasabası hükmünde olan Castelfranco şehrinde ikamet etmekteydiler. Bizleri, daha önce kendilerine haber verdiği bir grup Müslüman kardeşlerimiz ile bu kasabadaki bir mescitte buluşturdu. Bu ağabeyimizin yeğeni, tanışmalar ve meselemizi anlatma konusunda ikinci bir tercümanımız oldu.

Bir Arnavut Müslüman kardeşle birlikte 2 faslı ve bir Tunuslu kardeşle tanıştık. Tunuslu kardeşimiz, bu mescidin de dahil olduğu bir İslam derneğinin başkanı olup, bir tıp öğrencisiydi. Bu kardeşimiz, Fransızca, İtalyanca, Arapça ve İngilizce dillerini biliyordu. Kardeşimize Arapça risalelerden önce Hutbe-i Şamiye’deki ‘yeis’ bahsi ve ardından 1. Lem’a okutuldu, beraberce dinledik. Yunus (A.S.) kıssasının okunduğu bu risalede, kıssa kısmı bitti ve kardeşe “devam eder misiniz” denildi. Tunuslu kardeşimiz okumayı bitirdiğinde, şaşkınlık ve hayranlık içerisindeydi. Ve bizden kafasındakileri toparlaması için birkaç saniye süre istedi ve sonrasında bize, böyle bir kıssadan böyle acayip bir yorumun çıkmasının kendisini şaşırttığını söyledi. Mükemmel ötesi diye tabir edip, bu kitapların bir an önce yayılmasının gerekliliğini ifade etti. Bizi de çok şaşırttı. Kendisine Risalelerden bol miktarda kitaplar ulaştırılmasını arzu etti. Dernek olarak Bologna cezaevine, İslami eserler gönderdiğini, sohbetler yaptıklarını belirttikten sonra, oraya risaleleri de ulaştırabileceğini söyledi. Kitap fuarlarına İslami kitapları çıkarıyormuş. Risaleleri de çıkarabileceğini söyledi. Bu kardeşimizle gerekli irtibat bilgileri paylaşıldıktan sonra Modena’ya döndük.

Modena’da bulunduğumuz sırada Milano yakınlarındaki Como ve Varesa şehirlerini ziyaret ettik. Yaklaşık 1 sene önce Erasmus programı ile Varesa şehrine gelmiş olan kardeşimizin tanıştığı esnaf ve diğer çalışan kardeşlerimizi, özellikle de kebapçılık yapan bir abimizi ziyaret ettik. Dersler okundu ve tanışıklıklar daha da güçlendi. Aynı gün tekrar 3 kardeşimiz Modena’ya döndü ve ertesi gün Roma’ya geçildi ve Roma’da daha önceden irtibat kurulmuş olan bir abi ziyaret edilerek o günün akşamında, bu üç kardeşimiz Türkiye’ye döndü. Diğer kardeşimiz de ailesi, Fransa’ya gelmesi münasebetiyle Fransa’ya geçti.

Latif bir hadiseyi de paylaşmak isteriz. Bize, Modena ve civarında tercümanlık yapmış olan genç kardeşimiz, Roma’ya giden ağabeylerimize eşlik etmiş. Onları uğurladıktan sonra Modena’ya dönüşünde aynı bizim hizmet tarzımızla, tren seyahatinde iken bir Avusturyalı ile bir Pakistanlı vatandaşa Risalelerden takdim etmiş ve irtibat bilgilerini vermiştir. Nurları tanıması henüz 3-4 gün olmuşken, bu tarzdaki istihdamı bizleri çok sevindirmiştir.

Fransa’ya geçen kardeşimiz, oradaki hizmetleri görmek ve ağabeylerle tanışmak üzere Nimes şehrine gitti. Fransa’da hem hanımlar canibinde hem de ağabeyler kısmında şevkli hizmetler oldu. Sonra bu kardeşimiz ailesiyle birlikte, Fransa’dan Torino’ya tekrar geçerek, orada daha önce kitap bırakılmış olan ağabeyleri ve ailelerini tekrar ziyaret ettiler. Hatta orada bizi şaşırtan şu hadise meydana gelmiştir.

Kardeşlerimizle birlikte çarşı esnafından bir abiye kitap bırakmıştık. İkinci sefer o kardeşimiz o dükkana tekrar gittiğinde, esnaf abimiz şaşkınlık ifadesi ile şöyle beyanda bulunmuştur. “Abi, siz bize kitapları bıraktıktan 15 dakika sonra bir İtalyan, dükkanın Türk ismi olması sebebiyle içeri girdi ve Müslüman olmak istediğini ama İslamiyetle ilgili kaynaklara ihtiyacı olduğunu söyledi. Ben de çok şaşırdım ve bana vermiş olduğunuz kitaplardan bir kısmını bu İitalyana verdim. Dükkan burada olmasından beri hiç böyle bir talep gelmemişti. Tam da sizin bize kitap verme zamanınıza tevafuk etti.” dedi. Dakikaların bile tasarruf-u ilahiden hariç olmadığı ve hizmet için her anın, ne kadar ehemmiyetli olduğunu tekrar idrak ettik.

Yine her akşam dersler okundu Elhamdülillah. Ayrıca gündüzleri hanımlara yönelik dersler okundu ve 4 gün zarfında kabilin fevkinde hizmetimiz kök saldı.

Torino’dan sonra bu kardeşimiz ailesiyle birlikte Varesa’ya geçti. 8 gün, buradaki ağabeylerimizle birlikte Ramazan ayını ihya etmek kısmet oldu. Her akşam teravihten sonra hem erkekler hem bayanlar canibinde dersler okundu. Teravihler, kısmen kebapçı bir abinin dükkanında kısmen evinde kılındı. Hatta kebapçı olan abi, bir gün öncesinde İtalyan ve yeni Müslüman olmuş bir aile olduğunu ve ayda bir dükkana uğradığını söylemişti. Ertesi gün kardeşimizin hanımı, bir kalp darlığıyla “Ya Rabbi. İnkişaf ver” diye duada bulunmuş, tam 5 dakika sonra dükkan sahibi olan bu abi, çarşı içinde kalabalıkta kardeşimize bağırarak “Hocam Hocam gel” diyor ve kardeşimiz şaşırıp, acele içinde gidiyor ve karşısına o Müslüman aile çıkıveriyor. Ve hep birlikte abinin dükkanına gidiliyor. Çok acayiptir ki, o karşılaşmadan önce İtalyan ailenin hanımı da bir sıkıntı içinde dua ediyor “Ya rabbi müslümanız ramazan geldi Hıristiyan çevre içerisindeyiz ramazanı hakkıyla yaşamayı nasip et” ve gizli birkaç duadan sonra bu karşılaşma nasib oluyor. Ve Rabbimiz bu şekilde bu İtalyan aile ile kardeşlerimizi tanıştırıyor.

Her gün ağabeylerimizle birlikte iftar edilmiş, teravih kılınmış ve dersler okunmuştur. Orada tanışılan İtalyan Müslüman ailenin de teravih namazlarına iştirak etmesi şevke vesile olmuştur. Hatta yine birisinde kebapçı abinin dükkanının üstünde teravih kılınacak, Türk kardeşlerimiz ve o İtalyan aile iştirak edecek ama evde seccadeler ve örtüler unutulmuş. Hemen bu kardeşimiz evine, seccade ve örtüleri almaya gidiyor fakat gidip gelmesi uzun sürecek, teravihe geç kalınacak ve bu hizmet hesabına hoş bir durum olmayacak diye düşünülürken, kardeşimiz de dışarıda yürürken, caddeden geçen bir arabadan ses geliyor, “hocam hocam” diye, koskoca bir şehirde ve birisi kendisine ismiyle hitap edince çok şaşırıyor. İhtimaller haricinde olan bu hadisede seslenen şahıs orada, işçi olan diğer bir ağabey oluyor. Ve cenab-ı hak tevafuk ettiriyor. Teravih hep birlikte vaktinde kılınıyor. Varese’de böyle şevkvari, inayetvari hizmetler olmuştur.

Ayrıca yine gündüzleri orada bulunan Türk hanımlarla tanışılıp, onlara yönelik dersler okunmuş, istifadeye müheyya olmuştur. Namazlardan sonra bilhassa hanımların namaz tesbihatını tekrarlaması hizmetin kökleşeceği işaretini bize vermiştir.

Ardından bu kardeşimiz ailesiyle, tekrar Modena’ya giderek irtibatları tazelemişlerdir. Varese’den Modenaya giderken Ramazanın kerameti olarak şu hadise olmuştur. Kardeşimiz ailesiyle birlikte, Milano’dan Modena’ya geçmek için bir trene bilet almışlar. Bilet alınan tren çok eski ve sanki, yolda gitmeye mecali yok. Sicilya’ya giden bu trenin vagonlarının hepsi o kadar doluydu ki insanlar kapılardan dışarı çıkıyorlardı. Ramazan ayı, valizler çok, hava sıcak ve vaziyet vahim. Tren kalkmak üzere iken, kardeşlerimiz kendilerini bir vagona atmışlar. Bakmışlar ki, çok serin, klimalı lüks ve sakin bir vagon. Adeta cehennem içinde cennet. İçeriden İtalyan bir yolcu hemen valizlerine yardım ediyor ve bu kardeşlerimize yer gösteriyor. Fakat o yolcu İngilizce bilmiyor, kardeşlerimiz de İtalyanca bilmiyor. Sadece el kol hareketleri ve bakışlarla anlaşıyorlar. Tam eşyalarını yerleştirdikleri sırada tren kontrol memuru arkadan koşup geliyor ve bu kardeşlerimize bu vagonun birinci sınıf olduğunu ve burada kalamayacaklarını, arka vagonlara geçmelerini sert bir şekilde söylemiş. Kardeşimiz ne kadar anlattıysa da fayda yok. O anda İtalyan yolcu el hareketiyle kendisinin halledebileceğini ifade etmiş. Memuru bir kenara çekmiş ve çok ciddi tartışmalardan sonra onu ikna etmiş. Ve kardeşlerimiz rahat bir yolculuk yaparak Modena’ya ulaşmışlardır. İndikten sonra 16 vagonluk trenin tek klimalı vagonunun o olduğu, ve İtalyan yolcunun imdada gelmesi hizmetimizin himaye ve inayet altında olduğunu ve ramazanın en zahir bir kerametini tefekkür etmişlerdir.

Modena’daki Türk aileleri ile birlikte ramazan ihyasında bulunulmuş, ağabeylere ve hanımlara, Risale-i Nurun mana ve mahiyeti anlatılmış, onlara yönelik dersler okunmuştur. Daha sonra yine o Tunuslu talebe kardeş ile görüşülmüştür. Ona, büyük Arapça Sözler verilmiştir. Tunuslu bu kardeşimiz, bizim ilk ziyaretimizde kendisine verdiğimiz 9-10 Hutbe-i Şamiye eserlerini, Bologna hapishanesine götürmüş ve her okuyan meftun olmuş, daha fazlası istenilir olmuş. Hatta bir e-mailde 500 tane Hutbe-i Şamiye eserini, hapishanede dağıtmak üzere talep etmişti. Yakın zamanda bir panayır olacağını ve Risale-i Nur’u orada kitaplar ile tanıtma imkanının olacağını ifade etti ve muhtelif risalelerden toplamda 1000 kadar kitapçık talebinde bulundu. Nihayet, iki gün Modena’da kalarak bu nur talebesi ailemiz Türkiye’ye geri dönmüşlerdir.

Bizlerin ardından, Almanyada yaşayan Nur talebesi bir abimiz ve ailesi, Modena’ya hizmet niyetiyle akrabalarının yanına 10 gün kadar misafir olmak için gelmişler ve bulundukları her gün hem bayanlar hem de erkekler canibinde, bazı günler 2’şer ders olacak şekilde, çok katılımlı şevke medar dersler okunmuş, bizim başlattığımız mananın pekişmesine vesile olmuşlardır.

Türkiye’ye dönüşümüzün ardından, Tunuslu kardeşimiz yaklaşık bir hafta veya 10 gün müddetinde Haşir Risalesini İtalyancaya çevirmesi şevke medar olmuş ve bu kardeşimiz Türkiye’ye davet edilmiş ve akabinde gelmiştir. İzmit’te, Sakarya’da, İstanbul’da ve Bursa’da nur dershanelerini ve camileri gezen bu kardeşimiz nur hizmetinin manasını ve usulünü, Türkiyede tahmin ettiğinden daha fazla yaşanılan ve yerleşmiş olan İslamiyetin varlığını anladıktan sonra İtalya’ya dönmüş ve cumartesi akşamları orada Araplara ve İtalyanlara yönelik ders başlatmıştır. Her hafta cumartesi günleri nur derslerini yapmaya gayret ediyorlar. Geri dönmesinin ardından arzu ettiği miktara yakın Arapça, İtalyanca eserler kendisine, Fransa’da ikamet eden bir nur talebesi abimizin arabası ile gönderildi. Bahsetmiş olduğu panayırda bir stand açarak İtalya’daki ilk fuar manası yerine gelmiş oldu. Gönderdiği fotoğraflar ile çok duygulandık ve böyle bir zamanda, böyle bir ülkede, dairemize nasib olunan böyle bir zatı, Nur üstüne Nur diye kabul ediyoruz.

Geçen haftalarda bu kardeşimiz ile uzunca görüşmemizden müjdenin habercisi olacak hükümde bir konu ve birkaç malumat ile müsaadelerinizi isteyeceğiz. Bu kardeşimiz, uzun araştırmaların ve hukukçulara danışmasının ardından resmi bir müracaat ile, Risale-i Nur’u ifade eden, bir kültür merkezi açmayı, medrese hükmünde olmasını arzu ettiğini belirtti. Ve bu kültür merkezi ile değişik faaliyetler (müzakereler, yaş gruplarına yönelik dersler, hanımlara yönelik sohbetler, yazları Kur’an-ı Kerim talimi vb.) planladığını belirtti. Bu manada, bu merkeze hemen yakın bir yere Medrese tarzında bir ikamet yeri de peşinden geleceğini, mümkün olacağını belirtti.

Şu an, 23.Söz, 23.Lema, 20.Mektub 1.Makam matbu olarak bulunmaktadır. Bunların tekrar tashihini Tunuslu kardeşimiz yapmaya başlamıştır. Yine, Hastalar Risalesi ile 1.Lema bir Türk kardeşimiz tarafından tercüme edilmiş, onun da tashihi yapılmaktadır. 10.Söz ile 33 Pencere risalelerinin tercümelerinin bittiğini, tashih aşamasında olduğunu, Tunuslu kardeşimizden heyecan ile beklemekteyiz. Dualarınızı bekliyoruz.

Gelecekteki yol arkadaşlarımız olacak olan Hristiyan aleminin kalbindeki bu hizmetin, lillahilhamd başlamış olduğunu, ve Elhamdulillah bereket ve rahmet ile devam etmekte olduğunu bütün Nur camiası kardeş ve ağabeylerimize sevinç ve şükür ile bildirmekten lezzet duyuyoruz. Kalb dairesindeki bu hizmetin zahmeti de, kaderin cilvesidir. Bu cilvedeki parlaklığın ve suhuletin ve makbuliyetin ziyadesi için, siz şahs-ı manevinin azalarından kucaklar dolusu, avuçlar dolusu dualar ve himmetler bekliyoruz. Binler selam ve dualar ile…

Kocaeli Nur Talebeleri

www.NurNet.org

Endonezya’da Said Nursi Sempozyumu Yapıldı

Esselamualeykum ve rahmetullahi ve berekatuhu

Evvelen, Leyle-i aşerenizi tebrik eder, dualarınızı bekleriz. Van zelzelesi münasebetiyle müteessir olduk. Vefat edenlerin şehit mertebesine ulaşmasını, mal ve mülklerinin sadaka olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyoruz.

Saniyen, Endonezya’da nur hizmetleri ile alakalı bir haftalık program oldu. Bu programla alakalı notları beray-ı malumat arz ediyoruz.

İlk durağımız başkent Cakarta’dan uçakla 3,5 saat uzaklıktaki Ternate Şehri. Malaka boğazında bulunan bu şehir 16. Yüzyılda bu bölgeye hükmeden büyük bir İslam sultanlığına merkez olmuş bir yer.

22 Ekim 2011 tarihinde tertip edilen Ternate’de ki sempozyumun mevzuu “Doğu Endonezya’da İslami Eğitim Paradigmasının Yenilenmesinde Said Nursi Modeli”. Burada Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin maarif noktasındaki kanaatleri müzakere edildi.

Halkın ve akademisyenlerin yoğun ilgisi ile gerçekleştirilen uluslararası sempozyum Ternate İslam Enstitüsü rektörü Prof.Dr. Abdurrahman Marasebessy’nin “hoş geldiniz” konuşmasıyla başladı. Bu güzel konuşmayı üstadımızın hayatının, davasının ve Nur risalelerinin anlatıldığı Endonezya Lisanında hazırlanmış belgesel takip etti.

Daha sonra oturumlar kısmına geçildi. İlk oturum Prof.Dr. Andi Faisal Bakti’nin başkanlığında, Malezya’dan Prof.Dr. Adem Kılıçman, Filipinler’den Risale-i Nur Enstitüsü Başkanı Muhammed Rıza, Kayseri’den Doç.Dr. Ahmet Kayacık ve Dr. İsabella Lecomte’nin tebliğleri ile devam etti.

Prof. Kılıçman tebliğini Malayca sundu. Bediüzzaman’ın eğitim modelinde mantık ve bilime vurgu yapıldığını izah eden tebliğinde Kılıçman, iman esaslı eğitim üzerinde durdu. “Hubbuddunya re’sü kulli hatiatin” hadisi şerifi ve öğrenirken de öğretirken de en hayati noktanın ihlâs olduğu ve bu husustaki Risalelerde geçen hususları özetleyerek tebliğini tamamladı.

Filipinler’den sempozyuma iştirak eden Muhammed Rıza 21.Yüzyılda İslam Aleminin Eğitim Problemleri ve Bediüzzaman’ın Eğitim Anlayışının Müfredatlara Entegrasyonu başlıklı bir tebliğ sundu.

Kayseri’den Dr. Ahmet Kayacık ise tebliğinde Bediüzzaman’ın Medresetüz Zehra modelini izah etti. Medresetüz Zehra’nın (Zehra müennes, Azhar müzekker) El-Ezher’in kız kardeşi olduğunu ifade eden Dr. Kayacık Zehra modelinde üç mühim nokta olduğunu belirtti, bunlar ise;

* Tüm islam alemine hitab edip,

* Maddi finans sorumluluklarını yerine getirerek

* Tüm eğitim seviyelerine hitab edip bünyesinde barındırmış olan ve medrese-tekke ve mektebi mezcedebilmiş bir okul manası olduğunu ifade etti. Prof. Andi Faisal ise üstadın ümmet görüşünden bahsedip Risalelerdeki eğitim prensiplerini özetledi.

Soru cevap kısmından oluşan forum da en az oturum kadar heyecanlı ve güzel geçti, akademisyenler soru sorabilmek için adeta yarıştılar. Üstad Nursi’nin müceddid oluşundan, Nur hizmetlerinin kurumsal yapılarına ve Üstad hakkında son asrın islam büyüklerinin kanaatlerine kadar geniş bir yelpazede sorular soruldu.

Her biri birbirinden kıymetli ikinci oturumun tebliğcileri, Prof. Muhammed Sirozi, Rektör Abdurrahman Marasebessy, Prof. Rasid Asba, Prof. Serifuddin Gazzal, Prof. Fauzan Salih, Dr. Muhib Abdulwahab idi.

Rektör Marasebessy çok kültürlülükten bahsetti. Tarih profesörü olan Rasyid Aba ise Ternate Sultanlığı’na İslamiyetin girişini ve buradaki İslami eğitimi izah etti. Prof. Fauzan Salih 20. Lem’adaki dinsizliğe karşı Müslümanların ve Hıristiyanların işbirliği yapması gerektiğini vurgulayarak dinler arası diyalog olması gerektiğini belirtti.

Prof. Serifuddin Gazal üstadın manevi mücahedesini aktararak bu manevi mücahedenin Ternate halkı için yerel prensipler ihtiva ettiğini ifade etti. Dr. Mubib Abdul Wahab ise Üstad Said Nursi’nin eğitim modelinde dini ve fenni ilimlerin beraber okutulması gerektiğini anlatıp ahlak eğitimine vurgu yaptı. Prof. Sirozi dershanelerin birer eğitim merkezi olduğunu izah etti. Resmi bir okul sisteminde olmasa da dershanelerin toplumdaki din eğitiminde etkili olduğunu söyledi.

Seminer boyunca kitap standımızı yüzlerce kişi ziyaret etti. Endonezya Lisanı, Arapça ve İngilizce Risaleler büyük rağbet gördü.

Sempozyumun akşamında Valilikte misafirler onuruna akşam yemeği verildi. Ertesi gün sempozyum tebliğlerinin Ternate bölgesinde uygulanabilirliği noktasında müzakere oldu ve tebliğlerin bir kitap olarak basılmasına karar verildi.

24 Ekim Pazartesi günü yerel bir gazete olan “Monitor Depok”a ziyaretimiz oldu. 15 bin civarında tirajı olan bu gazetede genel yayın yönetmeni ile görüştük. Üstadın hayatını ve Risale-i Nurun mahiyetini anlattığımız bu görüşmede Risale-i Nur’ların gençlere olan tavsiyelerini sordular. Dr. Ahmet Kayacık Risale-i Nur’lardan sadece gençlere değil her kesime önemli tavsiyeler olduğunu söyledi ve izah etti. Genel yayın yönetmenine Endonezya Lisanında Tarihçe ve Sözler hediye ettik.

Aynı günün akşamı ise Depok bölgesinde mutad olarak devam eden dersimize iştirak ettik. Burada bir camide devam ettiğimiz derste 30.Lem’adan İsmi Hayy ders olarak okundu.

25 Ekim salı günü Serif Hidayatullah Üniversitesi Lisansüstü Eğitim programında bir seminer düzenlendi. Yaklaşık 100 kadar doktora, yüksek lisans talebesinin iştirak ettiği bu seminerde Dr. Ahmet Kayacık uhuvvet risalesini özetleyen bir sunum yaptı.

İkinci konuşmacı geçen Haziran ayında Türkiye’ye gelip bir ay kalan Endonezyalı İshak Salih idi. Tebliğ konusu “Barışı tesis etmede Bediüzzaman’ın rolü” bağlamında dershanelerdeki eğitim yoluyla barışa katkı sağladığını belirtti. Risale-i Nurlar içtimai hayatta karşılıklı hürmet, şefkat ve merhamet, haramdan uzaklaşma, emaneti muhafaza etme, itaat etme gibi düsturları tesis ettiğini ifade etti. Soru faslında seminerdeki bahisle alakalı sorular tevcih edildi.

Aynı günün akşamı derslerimize iştirak eden Türk kardeşlerle dershanede ders yapıldı. Ertesi gün Risale-i Nurlara çok büyük muhabbeti olan Prof. Nabila Lubis’i ziyaret ettik. Akşamında ise üniversite hoca ve talebelerinin iştirak ettiği dershanemizdeki mutat dersimizde 20.Söz ders olarak okunup müzakere edildi.

Endonezya Nur Talebeleri

www.NurNet.org

Uganda: “Bunlardan Bize Çok Getirmeliydiniz!”

S.A. abiler

 
Uganda’ya Kenya vakıflarından İsmail abi ile gittik.
 
Elimizden geldiği kadarıyla ulaşabildğimiz noktalara Risale-i Nur ulaştırdık. 4 üniversitenin kütüphanesine (hristiyan okulları), 2 caminin kütüphanesine, 1 kuran kursunun kütüphanesine, Uganda müftüsüne,  kaddafi cami imamına, bazi öğrecilere, bazı esnafa risaleleri verdik elhamdulillah.
 
Çok güzel tepkiler aldık, ihtiyaçlarının olduğunu söylediler, selam verip içeri girdikten sonra Türkiye’den geldiğimizi söylediğimizde tekrar gelip o koca adamlar elimizi sıkıyorlar. Kaddafı cami kütüphanesinde görevli, yaşını almış bır amcaya risaleleri anlatırken “bana da Allah’ı anlatan bu kitaptan verirmisiniz“, bir üniversitede “bunlardan bize çok getirmeliydiniz“, bir camii kütüphanesine kitapları bıraktıktan sonra kitapları gören ve tevafukla karşılaştığımız kişi “bize bunlardan yüzlerce ton gönderin”  demeleri gibi örneklerle karşılaştık.
 
Biz Üstad Bediüzzaman’ın ruhaniyetini yanımızda hissediyorduk. Hiç açılmıyacak kapılar önümüzde açılıyordu. Hiç tanışma imkanı olmayan, devletde sözü geçen kişilerle karşılaştırılıyorduk. Verilen hiçbir kontak adres ve numarasına ulaşılamazken bu kapılara gittik ve bu kişilerle görüştük, inayeti hissediyorduk yaşıyorduk elhamdulillah.
 
Rabbime hadsiz şükürler olsun ki çare ekibine böyle hizmetleri nasip ediyor rabbim hissemizi ziyade etsin.
 
Mehmet POLATER

 

Bayram Tebriği ve Endonezya Ramazan Hizmetleri

Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu,

Aziz, Sıddik Ağabey ve Kardeşlerimiz,

Üstadımızın tabiriyle 80 sene manevi bir ömrü kazandırabilen Ramazan ayının sonuna gelmiş bulunuyoruz. Ramazan münasebetiyle Endonezya’da hizmetimizle alakalı faaliyetleri beray-ı malumat arz ediyoruz.

Geçen sene ramazanda 1000 adet Endonezya Dilinde Ramazan Risalesi bastırmıştık. Geçen seneden kalan risaleleri dershaneye gelip giden talebeler vesilesiyle dağıtma imkânımız oldu.

Ramazan münasebetiyle dershanemizde 3’u Endonezyalılara ve 1’I Türklere olmak üzere 4 iftar programı düzenledik. Perşembe akşamları devam eden derslerimizi iftar öncesine aldık ve daha sonrasında da beraber iftar ettik. Derslere gelen cemaatin hepsine birden iftar vermek için dershanemiz kifayet etmediği için 3 grup halinde çağırdık.

11 ağustos perşembe günü yaklaşık 10 üniversite talebesinin iştirak ettiği iftar öncesinde Ramazan Risalesi’ni Endonezya dilinde okuduk ve müzakere ettik. Daha sonrasında beraber iftar ettik.

18 ağustos perşembe günü bir önceki hafta iftara gelemeyen talebeler ile Ceyhun kardeşin ikamet ettiği Depok bölgesinde derslere iştirak eden cemaatle beraber 15 kişilik bir grupla iftar programımız oldu. İftar öncesi yine Ramazan Risalesi’nden ders okuduk. İftar sonrası cemaatle Teravih namazını kıldık. Derse gelenlere tanıdıklarına vermek üzere daha önce tab ettiğimiz Ramazan Risalesini hediye ettik.

Depok bölgesinde derslere iştirak eden Mahfuz isminde âlim bir zat var. Onun ve arkadaşlarının açmış olduğu fakir çocukların kaldığı bir yer var. Burada da Ceyhun kardeşin vesilesiyle çocuklara iftar verildi ve Ramazan risalesinden ders okundu.

21 Ağustos Pazar günü ise dershanedeki Türkçe derslere iştirak eden kardeşlerle ikindi sonrası ders oldu. Daha önce tanıştığımız fakat dershaneye hiç gelmemiş olan Türkleri de iftara davet ettik. Bu vesileyle 10 Türk kardeşimizin iştirak ettiği bir iftar programı oldu. İftar sonrası çay içilip teravih namazı eda edildi. Teravihten sonra da feyizli bir ramazan dersi oldu. Ramazan Risalesi’nden okuyup son on güne girilmesi hasebiyle leyle-i Kadrin ehemmiyetinden bahsettik.

22 Ağustos’ta üniversite hocalarının iştirak ettiği bir iftar programı oldu. 2 mastır talebesinin katılımıyla 10 kişinin iştirak ettiği bu programda üniversite hocalarına faaliyetlerimizden bahsettik, Ramazan Risalesinden müzakereli ders oldu. Mastır talebelerinden biri Risalelerde eğitim konulu bir tez yazmak istediğini daha önceden söylemişti. Kaynak noktasında kendisine yardımcı olduk. İnşallah kendisi bir tez yazacak.

Türk ve Endonezyalı kardeşlerin iştirakleriyle Kadir Gecesi dershanede ihya edildi. Bir ders yapıldıktan sonra Kur’an tilaveti ve Cevşen’den bazı bölümlerin okunduğu programımızda sahura kadar devam edildi. Cenab-ı Hakk yapılan ibadetleri Dergah-ı ilahisinde kabul buyurur inşallah.

Benim kayınpederin Cakarta’da ameliyat olması münasebetiyle ameliyat olduğu hastanedeki doktorlara ve hemşirelere Hastalar Risalesi hediye etmek nasip oldu ve risalelerden bahsettik. Bu hastane Cakarta’daki büyük hastanelerden biri. Hastanenin “manevi rehberlik” bölümü olduğunu öğrendik. Bu bölümün elemanları hastalara gelip nasihatta bulunuyor. Doktor ve hemşirelere İslam’a göre hastalara nasıl muamele edilmesi gerektiğini seminerler şeklinde anlatıyor. Bu bölümün yetkilileriyle görüşerek Risalelerden bahsettik, özellikle de Hastalar Risalesinin tesirinden bahsettik. Kendilerine Endonezya Lisanında Lem’alar, Sözler, ramazan Risalesi ve bir kaç tane de Hastalar Risalesi hediye ettik. Okuduktan sonra bizimle irtibata geçecekler. Cenab-ı Hakk tesir halkeder inşallah.

Ramazan’ın manevi mahsulatını toplamaya vesile olan Ramazan Bayramınızı tebrik eder, umum nur talebelerine hem de alem-i islama hayır ve bereket getirmesini Cenab-ı Hakk’tan niyaz ederiz.

Endonezya Nur Talebeleri namına

Hasbi

www.NurNet.org