Etiket arşivi: üç aylar

Üç aylarda Umre yolcularına önemli notlar

Üç aylara girmiş bulunuyoruz. Hepimiz hakkında hayırlı ve mübarek olsun. Yüce Allah Recep ve Şaban’ı hakkımızda bereketli eylesin ve hepimizi Ramazan ayına kavuştursun.

Üç ayların birincisi olan Recep ayı, aynı zamanda haram ayların yani saygınlığından dolayı içinde savaşın yapılmadığı dört ayın da birincisidir. Diğer haram ayların üçü de Zilkade, Zilhicce ve Muharrem’dir. Bu aylar hac aylarıdır. Recep ayı ise umre ayıdır.

Bu aylar, haricî düşmanla değil, dahili düşmanla yani nefs-i emmare ile savaş ayıdır. Bu savaşı kazanan bütün savaşları kazanır, bu savaşta kaybeden bütün savaşlarda ve sınavlarda kaybeder.Üç aylar hakkındaki detaylı bilgiyi ÜÇ AYLARLA TOPLUM EĞİTİMİ adlı kitabımıza havale edip umre yolcularına ve nefsime seslenmek istiyorum. Çünkü o yolculardan biri de benim.

Ey umre yolcuları! Hem mübarek zamanlara, hem de mübarek mekânlara kavuştunuz, kavuşacaksınız. Birkaç notu bu fakirden dinlemenizi rica ve istirham ediyorum:

1-Birkaç sevinci bir arada yaşattığından dolayı Cenab-ı Hakk’a sonsuz ve sınırsız şükürle görevlendirilmiş bulunmaktayız.

2-Mübarek aylara ve mübarek mekânlara kavuşmak bir nimettir. Bu kavuşmanın bir nimet olduğunu görmekayrı bir nimettir, nimete şükreden adam olmak bir başka nimettir, Kâbe-i Muazzama’nın ve Ravza-i Mutahhara’nınziyareti için gelen davet ise bambaşka bir nimettir. Bu nimetler küllî hamd ve küllî şükür ister.

3-Öyleyse Mekke ve medine’yi ziyaret, Avrupa turistlerinin Antalya’yı ziyaretleri biçiminde olmamalı, Hz. Peygamber ve ashabının tevazu ve teslimiyeti, aşk ve iştiyakı biçiminde olmalıdır. Küllî niyetle, yani kâinat çapında bir şükrü ve hamdi sunmak, isteyip te gidemeyenlerin şükürlerini de takdim etmek niyetiyle yola çıkılmalıdır.

Hac ve umre yolcuları o mukaddes beldelere Allah ve Rasul sevdası ve günah kamburundan kurtulma niyeti ile gitmelidirler. Bu sevda, bu samimi tevbeve bu niyet, onların ayisberg gibi de olsa günahlarını eritmeye yetecektir.Efendimiz (s.a.v) buna işaretle şöyle buyurmuşlardır: “Umre, daha sonraki umreye kadar, ikisi arasında işlenen günahlar için kefarettir. Allah katında makbul haccın karşılığı ise, ancak cennettir.”(Buhari, Umre, 1; Müslim, Hac, 437). “Hac ve Umreyi peşpeşe yapınız. Çünkü bunlar, körüğün demir, altın ve gümüşteki kiri, pası gidermesi gibi yoksulluğu ve günahları giderir. Kabul edilmiş bir haccın karşılığı ancak cennettir.” (Tirmizi, Hac, 2; Nesai, Hac, 6)

İnsanın niyeti bozuk olursa, Kâbe’nin içinde de yatsa-kalksa yine iflah olamaz. Ebucehil ve Ebuleheb Kâbe’nin duvarının dibinde büyüdülerama, cehenneme gitmekten kurtulamadılar.

4-Hac ve umreye gidenler, tevazu ve mahviyet içerisinde o topraklara girmelidirler. Bu şekilde giriş, Hz. Peygamber ve ashabının sünneti ve ahlakıdır. Kibirden, gururdan, hava atmaktan ve şımarıklıktan hiçbir eser, hiçbir kimsenin üzerinde olmamalıdır.

5-Herkes sabırlı olmalıdır, Allah’ın sabredenlerle beraber olduğunu bilmelidir. Kimse kusur aramamalıdır.Herkes hep kendi kusurlarını görme gayreti içinde olmalıdır.

6-Mübarek zamanlara ve mübarek mekânlara kul haklarından arınmış bir şekilde girilmeli ve gidilmelidir. Değil hac ve umreye gitmek, şehid olmak bile insanı kul hakkından kurtarmaz.

7-İncitip gücendirilen kimselerden helallık alınmalı.

8-Hac ve umreye gidenlerin rızıkları helal ve temiz olmalı.

9-Bilen, bildiği ile amel eden insanlarla yolculuğa çıkılmalı. Önce refik, sonra tarik, demişler.

10-Kavgadan, gürültüden, günah işlemekten, ihramlı iken eşiyle cinsel yaklaşımdan uzak durulmalıdır.

11-Hac ve umreye gidenden dua istenmelidir. Umreye giden Hz. Ömer’e (r.a) Peygamberimiz: “Kardeşim bizi duadan unutma!” buyurmuştur.

12-Evden ayrılmadan iki rekât namaz kılınmalı. “Bismillahıtevekkeltüalallahi” demeli, ayetülkürsi, Felak ve Nas sureleri, bir de yolculuk duaları okunmalıdır.

13-Mikat mahalleriihramsız geçilmemeli. İhram yasakları çiğnenmemeli. (Biraz sonra ihram yasaklarını arz edeceğiz.) İhram giyen, bunun Mekke’ye saygı olduğunu bilmenin yanında bu ihram ona aynı zamanda dünyadan ayrılacağı zamanı da düşündürmeli, kefene sarılacağı anı hatırlatmalı, Allah’ın huzurunda durup amellerinin hesabını vereceği safhaları gözünün önüne getirmeli,kalbini, Allah’tan başkasından arıtmalı, nefsanî duygulardan uzak tutmalıdır.

14-İhrama girmeden önce tırnaklar kesilmeli, boy abdesti alınmalı, vücut bakım ve temizliği yapılmalı, koltuk altı ve benzeri mahaller traş edilmelidir. Lohusa ve adetli hanımlar için de boy abdesti sünnettir.

15-Vücuda güzel koku sürülmeli ama ihrama değil.

16-Ayağı örtmeyecek terlikler giyilmeli. Bunlar bedenî hazırlıklar. Bir de ruhî hazırlık var:

17-Cismimiz ve maddemizle Kâbey-i muazzama’ya, kalbimiz ve ruhumuzla da Kâbe’nin ve alemlerin Rabbi olan Allah’a yönelmeli ve bağlanmalıyız.

18-İki rekât ihram namazı kılınmalı, birinci rekâtta Fatiha’dan sonra Kâfirun, ikinci rekâtta da yine Fatiha’dan sonra İhlas suresi ve selamdan sonra da şu dua okunmalıdır:

Allahım, şüphesiz ki ben umre yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve benden kabul buyur. Şüphesiz ki sen her şeyi işiten ve her şeyi bilensin.

Bu dualardan sonra ihramdan çıkıncaya kadar her fırsatta bol bol telbiye okunmalıdır.

İHRAMLILARA YASAK OLANLAR:

a-Zevcesiyle cinsî yaklaşım, hatta şehevî hisler ve konuşmalar,

b-İsyan ve münakaşa,

c-Avlanmak, avcıya avı göstermek,

d-Dikişli ve yapıştırmalı elbise giymek,

e-Sarık sarmak, yüzünü-başını örtmek, çorap veya mest giymek,

f-Tıraş olmak, tırnak kesmek, koku sürünmek.

İHRAMLILARA YASAK OLMAYANLAR:

a-Yıkanmak,

b-Gölgelenmek,

c-Şemsiye ve

d-Para kemeri kullanmak,

e-Yanında çanta taşımak,

f-Yüzük ve saat takmak,

g-Kan aldırmak. Şayet kan aldırmak için saç kesilirse bir koyun veya keçi kurban etmek gerekir.

Mekke’ye girmeden önce iç ve dış temizlik tekrar gözden geçirilmeli, eşyalar emin bir yere konduktan sonra Harem-i Şerif’e yönelmeli, mümkünse “Babüsselam denilen kapıdan içeriye girilmeli, salat ve selam okunmalı, “Allahım! Günahlarımı bağışla ve bana rahmetinin kapılarını aç.” diye dua edilmeli.

KÂBE’Yİ GÖRÜR GÖRMEZ YAPILMASI GEREKENLER

1-Kâbe-i Muazzama görülünce tezellül, tevazu ve huşu artırılmalı ve şu dua okunmalıdır:

Allahım bu evin şerefini, saygınlığını, heybetini artır. Onu ziyaret edenlerin şerefini, saygınlığını da artır. Allahım! Sen selamsın. Sendendir selam. Bizi selamla, barış ve esenlikle yaşat ey bizim Rabbimiz!”

2-İnsan, yıllardır özlemini çektiği sevgilisini bulmuş gibi doya doya Kâbe’ye bakmalı, sevincinden etrafında büyük bir aşkla pervane gibi dönmeli, yani tavaf etmeli, uzun uzun dualar yapmalı, duaya doymamalıdır.

3-Tavaf da namaz gibi bir ibadettir. Namazda cep telefonu nasıl açık tutulmuyor, cep telefonu ile meşgul olunmuyorsa, tavafta da öyle yapmalı, insan Rabbi ile kendi arasına kimsenin girmesine izin vermemelidir. Çünkü tavaf da bir çeşit Allah’la buluşma ve görüşme anıdır. Eşref saatidir. O saat hiçbir şeye feda edilmemelidir.

4-Kadınlarla aynı safta namaza durulmaz. Ama bu hükme hac ve umrede bazen yoğun kalabalıklardan dolayı tam riayet edilemiyor. Böyle durumlarda vaziyeti olduğu gibi kabullenmeli ve herkes kendisine dikkat etmeli, Allah’ın huzurunda olma bilinci, başka şeyleri düşünmeye fırsat vermez, vermemelidir.

5-Karşılaşılan olumsuzluklar, zahmet ve meşakkatler sabır ve sevda ile aşılmalı, Sevgililer Sevgilisi’nin hatırı için başka hatırlar kırılmamalı, dövene elsiz, sövene dilsiz ve de gönülsüz olunmalı.

6-Her ilden, her dilden, her mezhebden insanın toplandığı bir yerde bizim bildiklerimize ters düşen durumlarla karşılaştığımızda hemen itiraz edilmemeli, galiba benim bilmediğim bir şey var” denmeli, geçip gitmelidir.

7- Namaz kılanın önünden geçilmez. Ama bazen harem-i şerifte izdihamdan buna çok dikkat edilemiyor. “Namaz kılanın secde edeceği yerin biraz uzağından geçilebilir.” fetvası bilinir ve gereği yapılırsa bu da kafaya takılan bir mesele olmaktan çıkar.

8-Hacerü’l-Esved’i (es’adi) öpeceğim diye başkaları incitilmemeli. Fırsat varsa öpülmeli, yoksa, istilamla, iki eli ona doğru kaldırarak selamla yetinmelidir. Bu da onu öpmek yerine geçer inşallah.

Hacerü’l-Esved’i uzaktan öpmek şöyle olmalıdır: Uzaktan avuçların içi Kâbe’ye çevrilir. Eller kulaklar hizasına kadar kaldırılıp “Bismillahi Allahuekber” denilerek karşıdan işaretle selamlanır ve sağ elin içi öpülür. Bu işlem yapılırken durulup beklenmez, yürümeye devam edilir.

9-Tavaf esnasında, her şavta tahsis edilmiş bir dua vardır. Bunları bilmeyenler, bildikleri duaları okuyabilirler. Me’sur (Kur’an ve sünnet kaynaklı) dualarla dua etmenin daha efdal olduğu da unutulmamalıdır. Grup halinde duaların hoş olmadığı, başkalarının konsantrasyonunu bozduğu, grupdakilerin de konsantre olamadıkları söyleniyor.

10-Tavaf: Dua, tefekkür, mülakat, teveddüd, mürakebe, istiğfar, zikir, tesbih, tahmid, tehlil, tekbir makamıdır. Maç sohbetleri ve muhabbetleri yapma makamı değildir.

11-Ardından sa’y yapılacak tavafların ilk üç şavt(tur)ında erkeklerin REMELyapılır. Remel, tavafta kısa adımlarla koşarak ve omuzları silkerek çalımlı ve çabuk yürümektir. Remel, sadece sonunda sa’y yapılacak tavaflarda yapılır. Kadınlar remel yapmazlar. Remel yapılması gereken tavaflarda erkekler IZTIBA yapar. IZTIBA, ihramın vücudun belden yukarısını örten parçasının bir ucunu sağ kolun altından geçirip, sol omuz üzerine atarak sağ kolu ve omuzu ihramın dışında bırakmaktır. Tavaf bitince omuz örtülür. Tavaf namazı omuz örtülmüş olarak kılınır.

11-Tavaf tamamlandıktan sonra, Makam-ı İbrahimde iki rekât namaz kılınmalı, burası müsait değilse,bu makamın hizasında arka taraflarda da kılmak caizdir. Zaten bu hikmete binaen önceleri Kâbe’ye bitişik olan bu makamı Hz. Ömer (r.a.), gerilere çekmiş, tavafın hızının kesilmesini engellemiştir.

12-Safa ile Merve tepeciklerinde Kâbe’ye yönelip onu selamlama sa’yin sünnetlerindendir. Bu tepeciklerde de Hacerü’l-Esved ve Makam-ı İbrahim’de olduğu gibi eziyet vermemek esastır. İlla da Kâbe’yi görüp, selamlayıp sonra sa’yime devam edeceğim israrı güdülmemelidir.

13-İmkânlar nisbetinde sık sık banyo yapılmalı, duş alınmalı, beden ve elbise temizliğine çok dikkat edilmelidir.

14-Başkalarına ait eşyalar kullanılmamalı.

15-Hacıların ve umrecilerin önünde bilgili, tecrübeli, ideal rehberler olmalı. Çok gelip gitmeleri onların aşk ve sevdasına gölge düşürmemeli, samimiyet ve ihlaslarına halel vermemelidir.

16-Bayan rehberler de olmalı ve bunların da sayıları artırılmalıdır.

MEDİNE-İ MÜNEVVERE’DE

17-Medine’de beş vakit namaz Mescid-i Nebi’de kılınmalı, namaz vaktinde asla alış-verişte, yemekte vs. herhangi bir yerde bulunmamalıdır.

18-Allah Rasulü Efendimiz beş vakit namazda, mihrabda imamlık yapıyor gibi telakki edilmelidir.

19-Peygamberimiz: “Evimle mihrabım arası, cennet bahçelerinden bir bahçedir.” buyurduğundan herkes orada bulunmak, orada dua etmek, namaz kılmak istiyor. İşi biten derhal oradan ayrılmalı, başkalarına da yer açmalıdır.

20-Ziyaretgâhlar ihmal edilmemeli, İslam’ın insanlığa mal olması için verilen mücadeleler, çekilen çileler hatırlanmalı, bu mücadelede yer alanlara şükran, Fatiha ve hayırlı hizmetler, hürmetler ve muhabbetler sunulmalıdır. Ayneyn tepesinden avuç avuç toprak alarak o tepenin küçülmesine ve yok olmasına meydan verilmemelidir.

21-Alış-verişlerde ifrat edilmemelidir. Hacca giden baba kızına sorar:

-Kızım oradan sana hediye olarak ne getireyim? Şuurlu kızın cevabı Muhammed İkbal’in sözüdür:

-Ey hacılar ve umreciler! Hacdan ve umreden gelirken bize hediye olarak takke, tesbih, yüzük, ve benzeri şeyler getirmeyin. Oradan gelirken bize hediye olarak Hz. Ebubekir’in doğruluk ve teslimiyetini, Hz. Ömer’in adalet ve hakperestliğini, Hz. Osman’ın Kur’an aşkını ve hayasını, Hz. Ali’nin ilmini ve kahramanlığını getirin.

Bu sözden hediyeleşmeyin anlamını çıkarmamak lazım. Hediyelerinizin arasına bunları da katın, demektir. Vesselam.

Not: Bir mani çıkmazsa inşallah 31 Mayıs 2012 tarihinde bir kısım dost ve arkadaş grubuyla umreye hareket etmiş olacağız. Umre yolcusu arkadaşlarıma Cenab-ı Hak’tan hayırlı yolculuklar diliyorum. Gidemeyen dost ve kardeşlerime de en yakın zamanda yine beraber gitmeyi nasip etmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

Vehbi Karakaş / Risale Haber

Bediüzzaman üç aylar gelince mektup yayınlardı!

Son Şahitler’den Bayram Yüksel anlatıyor:

Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri şuhur-u selase (üç aylar) girdiğinde muhakkak lâhika neşreder, talebelerinin mübarek ay ve günlerini tebrik eder, vesile ile muharebeyi devam ettirirdi. Talebeleriyle devamlı irtibat halinde idi. Lâhika mektuplarından bir misal:

“Evvela; sizin mübarek şuhur-u selase ve içindeki kıymettar leyali-i mübarekelerinizi tebrik ediyoruz. Cenab-ı Hak her bir geceyi sizin hakkınızda birer Leyle-i Regaib, Leyle-i Kadir kıymetinde size sevap versin.”

“Hem Leyle-i Beratınızı ve gelecek Ramazanınızı ve hem gelecek Leyle-i Kadri, hakkınızda bin aydan daha hayırlı olmasını ve defter-i âmalinize böyle geçmesini Cenab-ı Haktan niyaz ediyoruz.”

“Hem Leyle-i Miracınızı tebrik ve içinde ettiğiniz duaların makbuliyetini rahmet-i İlâhiyeden niyaz eder ve bu havaliden Mirac Gecesinden bir gün evvel, bir gün sonra müstesna rahmetin yağması işaret eder ki, umumî rahmet tecellî edecek inşaallah.’

“Aziz, sıddık kardeşlerim,

“Mübarek Ramazan-ı Şerifinizi ruh-u canımızla tebrik ediyoruz. Cenab-ı Hak Ramaz-ı Şerifin Leyle-i Kadrini umumunuza bin aydan hayırlı eylesin. Amin. Ve seksen sene bir ömr-ü makbul hakkınızda kabul eylesin.’

Bu şekilde Regaib, Berat, Mirac Gecelerinde teksir lâhikası gönderirdi. Dolayısıyla çeşitli mevzularda, Risale-i Nur’un neşri, hizmeti ve faaliyeti ile ilgili müjdeli haberleri Nur Talebelerine gönderirdi.

(Son Şahitler)

Rağbetiniz sadece Rabbinize olsun! Regaib geceniz mübarek olsun.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Regaib Kandili’nin, bitmek tükenmek bilmeyen arzu ve isteklerin, insanları esir alan aşırı tutkuların ve bütün bu arzular doğrultusunda ortaya konulan çaba ve gayretlerin muhasebesini yapmak için Allah’ın her yıl lütfettiği mübarek bir gece olduğunu belirtti.

Görmez, üç ayların başlaması ve Regaib Kandili dolayısıyla yayımladığı mesajında, 24 Mayıs Perşembe gününü cumaya bağlayan gecenin, büyük bir imkan ve fırsat mevsiminin; rahmet, bereket ve mağfiret ikliminin habercisi olarak gelen mübarek Regaib Kandili olduğunu ifade etti.

Bu gecenin aynı zamanda Kur’an ayı ramazanın müjdecisi olduğuna işaret eden Görmez, üç ayların içinde Hz. Muhammed’in İsra ve Miraç mucizesini yaşadığı Miraç, şaban ayının ortasına denk gelen Berat, ramazan ayının son on günü içerisinde yer alan ve Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başladığı gece olan Kadir Gecesi’nin bulunduğu değerli zaman dilimleri olduğunu kaydetti.

Üç aylardan recep ve şabanın insanları ruhen ve bedenen ramazana hazırladığını belirten Görmez, şunları kaydetti:

Bu sebeple Resul-i Ekrem, recep ayı girdiğinde, ‘Allah’ım, recep ve şabanı hakkımızda mübarek eyle, bizi ramazana ulaştır‘ diye dua etmiş ve üç ayları sevinçle karşılamıştır. İdrak edeceğimiz Regaib, arzu, istek, emel ve tutku anlamlarına gelmektedir. Regaib, diğer bazı kandillerimiz gibi tarihte yaşanmış bir gecenin sene-i devriyesi değildir. Regaib, geleceğe yönelik arzu ve isteklerimizi, emel ve tutkularımızı gözden geçirme imkanı veren mübarek bir gecedir.

Modern zamanlarda insanoğlunun en büyük sorunlarından birisinin hiçbir arzusuna gem vuramaması, isteklerini dizginleyememesi, tutkularını terbiye edememesi, özellikle güç, servet ve şehvet tutkusunu frenleyememesidir.

İşte Regaib Kandili, bitmek tükenmek bilmeyen arzu ve isteklerimizin, bizi esir alan aşırı tutkularımızın ve bütün bu arzular doğrultusunda ortaya koyduğumuz çaba ve gayretlerimizin muhasebesini yapmamız için Rabbimizin her yıl bize lütfettiği mübarek bir gecedir.”

-”İhtiraslarımızı dizginleyip menfaat ve çekişmelerden uzak duralım”-

Regaib gecesi için referans olarak verilen İnşirah suresinde, insanın gönül ferahlığını yakalaması ve zorlukları yenmesi ve üzerindeki boyundurukları atması için ”Rağbetiniz sadece Rabbinize olsun” buyrulduğunu belirten Görmez, Regaib’in arzu ve istekleri, emel ve tutkuları, rağbetleri iyiye, doğruya, güzele, faydalı olana, regaibi Allah’a yöneltme, bütün işleri Cenab-ı Hakk’ın rızasına uygun hale getirme çabası olduğunu ifade etti.

Kalplerin inşirahı, yüreklerin huzuru, gönüllerin neşe ve sevincinin ancak bu sayede mümkün olacağını belirten Görmez, ”Aynı şekilde bellerimizi büken günahlarımızdan, hata ve kusurlarımızdan, sinelerimizin ağır yüklerinden kurtulmak, şanımızı yüceltmek, güçlükleri yenmek ve işlerimizi kolay kılmak için de rağbetimizin daima Rabbimize yönelik olması gerekir” ifadesini kullandı.

Cenab-ı Hakk’ın engin rahmetine, ilahi lütuf, inayet, ihsan ve ikramlarına mazhar olan bu mübarek gün ve gecelerde insanların kendini yeniden gözden geçirmesi gerektiğini belirten Görmez, şunları kaydetti:

Günah ve hatalarımızla yüzleşelim. Nefis muhasebesi yapalım. Din-i mübin-i İslam’ın manevi ikliminde gönül huzuru, istikamet ve öz güven kazanmaya çalışalım. İhtiraslarımızı dizginleyip menfaat ve çekişmelerden uzak duralım. Kendimizden ve aile fertlerimizden başlayarak bütün akraba ve komşularımıza varıncaya kadar toplumun tüm kesimleri arasında sevgi, saygı ve hoşgörü ortamının kurulması, birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin güçlenmesi, insani ve ahlaki meziyetlerin yaygınlaşması için azami gayret gösterelim.”

-”Çocuklarımızı yaz kurslarından istifade ettirelim”-

Kandil vesilesiyle geleceğin teminatı olan çocukların, eğitim öğretimin sona ermesinin ardından Diyanet İşleri Başkanlığı’nca düzenlenen yaz kurslarında İslam’ı, Kur’an-ı Kerim’i ve Hz. Muhammed’i öğrenmeleri için sunulan imkanlardan istifade ettirilmelerini isteyen Görmez, şunları kaydetti:

Bu duygu ve düşüncelerle başta ülkemiz olmak üzere gönül coğrafyamızda yaşayan soydaş, vatandaş ve kardeşlerimizle birlikte bütün İslam aleminin mübarek üç aylarını ve Regaib Kandili’ni tebrik ediyor; bu vesileyle bilhassa İslam dünyasında akmaya devam eden kanın bir an önce durması; insanlığın ortak huzurunu tehdit eden terör, şiddet, savaş ve düşmanlığın yerini barış ve huzura bırakması; rağbetlerimizin iyiye, güzele ve doğruya yönelik olması ve bu aylarda yapacağımız ibadet, dua ve yakarışların kabul olması için Cenab-ı Mevla’ya niyaz ediyorum.

Üç aylarımız ve bağışlanmamıza vesile olan özellikleri!..

Önce, üç aylarımız boyunca hep tekrar edeceğimiz Efendimiz’in şu özel duasıyla girelim konumuza:

-Allah’ım, mübarek kıl bize Recep ve Şaban’ı; affımıza vesile eyle Şehr-i Ramazan’ı!

Evet, bugünden itibaren büyük bir aşk ve şevkle tekrar edeceğimiz duamız hep böyle olacaktır:

-Allah’ım, mübarek kıl bize Recep ve Şaban’ı; affımıza vesile eyle Şehr-i Ramazan’ı!

-Neden bu aylar için böyle özel dua? Özel duayı gerektirecek eşsiz farklılıkları mı söz konusu?

Bu ayların inanmış insanlara kazandırdığı eşsiz sevap farklılığını Bediüzzaman Hazretleri’nden dinleyelim isterseniz. Kısaca şöyle açıklıyor bu eşsiz sevap farklılığını:

-Her ibadet ve iyiliğin sevabı başka aylarda on ise, Receb-i Şerif’te yüzü geçer, Şaban-ı Muazzama’da üç yüzü geçer ve Ramazan-ı Mübarek’te ise bine çıkar!. Kadir Gecesi ise seksen sene nafile ibadeti aşan bir eşsizliğe ulaşır!..

Demek ki üç ayların başından itibaren başlayan bu İlahi ikram ve ihsanları bilenlerin büyük bir şevkle ibadet yapma heyecanına girmeleri sebepsiz değildir. Bir’e on’dan başlayan sevap yağmuru yüze çıkıyor, sonra üç yüze yükseliyor, daha sonra da bine ve yukarı sevap sağanağına dönüşüyor..

İşte bugün böyle özel farklılıklara sahip üç aylar da bizleri kucaklamış bulunmaktadır. Yeter ki bizler farkında olalım bu özel ibadet ve sevap mevsiminin. Evet, Recep ayı ile başlayıp Şaban ayı ile artarak devam eden sevap yağmuru, Ramazan ayında sağanağa dönüşür, Kadir Gecesi’nde ise üç aylar boyunca kendini hazırlamış olan insan, İlahi affa tam nail olacak bir ruh yüceliğine yükselir. Hatta bayramda da kendine tertemiz bir beyaz sayfa açarak yepyeni bir hayata başlama bahtiyarlığına ulaşması dahi söz konusu olabilir.

Böyle bir beyaz sayfa açmak mümkün mü? Hiç şüpheniz olmasın.

Çünkü Rabb’imiz iman etmiş kulunun cehennemde azap görmesinden değil, cennette mükafata ermesinden memnun oluyor. Bunun için de vesileler hazırlıyor, bazı ayları, günleri bazılarından üstün özelliğe sahip kılıyor ki, inanmış insanlar bu vesilelerle kendilerine çekidüzen versinler, yeni bir heyecan ve ümitle cennete layık yaşantıya yönelsinler.

Bundan dolayıdır ki Efendimiz (sas) Hazretleri, üç ayların başlangıcı olan Recep ayında oruçlarını, namazlarını daha da çoğaltmış, Şaban ayında ise bu artışı bir kat daha ileriye götürmüş, böylece ümmetine Ramazan’daki umumi affa layık hale gelme örneği vermiş, farklı bir ibadet hayatı yaşayarak bizlere mesajlar sunmuştur.

Bu sebeplerle bu aylarda samimi tövbe, istiğfarlar yapılarak daha şevkli bir ibadet hayatına başlanır. Tutulacak oruçlarla, kılınacak fazla namazlarla, yapılacak hayır hasenatlarla sevabı daha çoğaltıp günahı daha da azaltma azmine girilir. Hatta kaza namazları, oruçları, kul hakları gibi sorumlulukları tümüyle ödeyip bitirme niyeti bile söz konusu olabilir. Ta ki Kadir Gecesi’nde seksen senelik nafile ibadet sevabına da layık hale gelmiş olsun insan..

Ayrıca bu aylarda peş peşe gelen kandil gecelerimiz de bizlere uyarılarda bulunmuş olur, yaşadığımız fevkalade gün ve gecelerin farkında olup olmadığımızın hatırlatmasını yapmış sayılır.

İşte bugünlerde bizlere düşen görev de, Rabb’imizin kurtuluşumuz için vesile kıldığı bu kutsal ayları gayesine uyan şekilde yaşayarak değerlendirmektir.

Ancak unutmamak gerek ki, bu eşsiz fırsat ve imkânlar bilen, düşünen ve ayları günleri şuurluca değerlendirme bahtiyarlığına erenler için söz konusu olur.

Bu duygu ve düşünce içinde, Efendimiz’in üç aylar boyunca tekrarladığı duasını biz de tekrarlayarak diyoruz ki:

-Rabb’imiz, mübarek kıl bize Recep ve Şaban’ı; affımıza vesile eyle Şehr-i Ramazan’ı!

Affımıza vesile kılacağımız üç aylar dileğimizle.

Ahmed Şahin / Zaman

3 Ayları Beraber Değerlendirelim

Mübarek bir mevsime, sevap mevsimine, bire on, yüz, bin, on binler sevapların verildiği bir mevsime giriyoruz.

Bu mevsimi yani 3 ayları değerlendirmek adına 3 aylara özel günlük cüz dağıtımlarımız başlamış bulunmaktadır. Ayrıca 3 aylar içerisinde 3 ay boyunca kitap okuma kampanyası da başlatıyoruz. Cüz almak isteyenler için iletişim bilgileri aşağıda verilecektir.

Bediüzzaman Şualar isimli eserinde üç ayların faziletinden bahsederken “Her hasenenin sevabı başka vakitte on ise, Receb-i Şerifte yüzden geçer, Şâban-ı Muazzamda üç yüzden ziyade ve Ramazan-ı Mübarekte bine çıkar ve Cuma gecelerinde binlere ve Leyle-i Kadirde otuz bine çıkar. Bu pekçok uhrevî faydaları kazandıran ticaret-i uhreviyenin bir kudsî pazarı ve ehl-i hakikat ve ibadet için mümtaz bir meşheri ve üç ayda seksen sene bir ömrü ehl-i imana temin eden şuhûr-u selâsenizi (üç aylarınızı) tebrik ediyoruz.” İfadeleriyle ne kadar faziletli bir ay olduğunu kısaca bize ifade eder.

3 ayların faziletiyle alakalı birçok hadisi şerife hadis kitaplarından ulaşabilirsiniz…

Kitap Okuma Kampanyası:

Recep, Şaban, Ramazan aylarına özel bazı kitapları sizin için seçtik, hep beraber bu kitapları ayrıca diğer okuduklarımızın dışında okuyarak, hem istifademizi, hem feyzimizi, hem ilmimizi arttıralım. Ayrıca “Bir saat tefekkür, bir sene nafile ibadetten hayırlıdır” diye ifade edilen ve bu sırrın Risale-i Nur’da bulunduğunu beyan eden Üstadımızın sözlerine istinaden, o bir saat tefekkürü bu mübarek üç aylarda yakalamayı hedefleyerek Rıza-yı İlahi dairesinde ufkumuzu genişletelim.

Recep Ayı: Ayet-ül Kübra

Şaban Ayı: Mucizat-ı Ahmediye

Ramazan Ayı: Mucizat-ı Kuraniye ve Ramazan İktisat Şükür Risalesi

Bende kitap okuyacağım diyenler bu yazıya yorum yazsınlar, bizde kimler okumuş onun çetelesini tutalım…

3 ay boyunca günlük cüz okuyup sadece bir cüz okuyarak her gün indirilecek hatim sevabına nail olmak istiyorum diyenler…

Cüz Almak için: 0542 326 50 04 numaralı telefondan Eyüp abimizden cüzlerini isteyebilirler.

Not: Kitapları okuduktan sonra istifadelerinizi kaleme alıp bize gönderirseniz, ayrıca sitemizde yayınlayacağız.