Etiket arşivi: malezya

Malezyalı Ünlü Romancı Üstad’ın Romanını Yazıyor

Malezya’nın ünlü İslam Tarihi  roman yazarı Abdullatip Talip, Bediüzzaman Said Nursi’nin romanını yazmak için Türkiye’ye geldi.

Peki nasıl bu kararı aldı? Ayrıca Malezya’da Risale-i Nur hizmetleri ne alemde?

Dost Tv – İyi Haberler’a Malezya Türkiye Kültür Derneği Üyesi Emre Yaşar anlattı.

İşte o haber:

Malezya Kuran Gönüllüleri Durmak Bilmiyor!

Değerli ağabeylerimiz;

Malezya’da yağmur mevsimi olması hasebiyle Rahmetin semadan nüzul ile muhtaç olanların imdadına yetişmesi ve berekete medar olması Rahmet-i ilahinin bu memleket civarındakilere bir lütfudur diye telakki ediyoruz.

Gayemiz ve ümidimiz odur ki inşallah maddi-manevi bir rahmet olan Risale-i Nur dahi Cenab-ı Hakkın izniyle ve istemesiyle bu yağmur mevsiminin Rahmeti gibi Malezya’ya ve çevresindeki ülkelere tarafı İlahiden kalplere, akıllara ve ruhlara yağacaktır.

Son günlerde bize yazdığınız mektupta Malezya ile alakalı bir mektup irad etmiştiniz. Biz de ona mukabil cevaplar vermekle beraber Malezya’daki son hizmetlerden kısaca bahsedeceğiz.

1- Ekim ayındaki sempozyum İslam Üniversitesi Yetkilileri tarafından kabul edildi. Ve bize Sempozyum protokolünü, kendi yükümlülüklerini ve bize düşen vazifeleri yazılı bir şekilde verdiler. Sempozyumun resmi yetkilisi olan heyetten geçmesi ise daha bitmiş değil. Dolayısıyla tam resmiyet kazanmış değil. Fakat M. İkbal Hocaya göre bir mazarrat görünmüyor. İnşallah yakın zamanda resmi bir netice elimize geçer, biz de Risale-i Nur’un müjdecisi olarak sizlere cevabı bildiririz.

2- Türkiye’ye üniversite ve doktora gibi vesileler ile göndereceğimiz talebeler için yapılan çalışmada birçok öğrenci ile görüşüldü. Şuan netlik kazanan iki kardeşimiz var inşallah bu sayı artar.

3- Asa-yı Musa’yı tercüme için bir hocaya verdik, kısmen tercüme etti. Fakat tercümesi bizim istediğimiz kriterlere uygun olmadığı için vazgeçtik. Tercüme yapabilecek uygun bir kişi bakıyoruz. Dua edin kısa zamanda Rabbim vazifelisini göndersin.

4- Malayca tercümeler ise: Hanımlar Rehberi tashihatı bitti, fihristesini tashih ediyoruz. Küçük Sözler’in yarısı tashih edildi, devam ediyor, Hutbe-i Şamiye ve Gençlik Rehberi’nin tashihatları devam ediyor, Meyve Risalesi beklemede…

Basılan Hazır Kitaplarımız: Hastalar Risalesi, İhtiyarlar Risalesi, Ene-Zerre, Münacat, İçtihad Risalesi, Ramazan ve Şükür Risalesi, Zelzele Risalesi, Muhtasar Tarihçe-i Hayat, Yirminci Mektup.

Son birkaç ayda Malezya’nın mazhar olduğu hizmetler istikbale bir çekirdek belki de mukaddeme olur diye hem de tahdisi nimet nevinden anlatıyoruz.

Haftada umumi ders, Esnaf dersi, Ev dersleri, İbnur Hoca’nın evinde yapılan ev dersi… Ayrıca bir özel okulda okul öğretmenlerine yapılan dersler tarzında devam ediyor. Derslerimiz cemaatin durumuna göre Malayca, İngilizce, Arapça ve Türkçe seklinde olmaktadır.

Okullarda görev yapan hocalarımız ve Esnaf Ağabeyler ve talebe kardeşlerimizin himmetiyle her zaman yeni birilerinin Nurlarla tanıştığını müşahede ediyoruz. İnşallah bunlar zamanla Malezya için semaradar birer şecere olur. Malezya Üniversitesinde okuyan malay Hayrul Enver Kardeşimizin Nurlara çalışması ve okuldaki arkadaşlarını defalarca dershaneye davet etmesi Bangi dershanemiz için ve orada himmet eden ağabeylerimiz için sevk vesilesi oldu. Üniversitede görev yapan ağabeylerimiz Risale-i Nur’ları okuldaki öğrencilerine anlatmakla beraber sık sık kitap alıp hediye etmeleri de Risale-i Nur’a olan alakayı kuvvetlendirdiğini görüyoruz.

Bir sonraki başka gelişme; geçen günlerde U.P.M (Universiti Putra Malaysia)’de mastır ve doktora yapan Afrikalı öğrencilerin dershaneye davet edilmesiyle samimi bir mananın oluşturulması Nurlar cihetiyle manidardır diye telakki ediyoruz.

İslam Üniversitesinde yapılan kitap standı ile Risale-i Nurlar satıldı ve neşredildi. 

Geçen Nisan ayında İslam Üniversitesinde okuyan Arap ve Afrikalı öğrenciler ile 5 günlük okuma programı yapıldı. Bu vesileyle yeni kardeşler Nurları tanımış olmakla beraber içlerinden haftalık derslerimizi takip eden kardeşlerimiz oldu.

Geçen günlerde Avustralya’dan ziyaret için gelen kardeşler ile bazı ziyaretler düzenledik, Pakistanlı İmran Nazar Hüseyin adlı dünyanın birçok ülkesinde konferans veren İslam ulemasına Risale hediye ettik. Kendisi Bediüzzaman’ı tanıdığını söyledi ve daha sonra yüzlerce kişinin katıldığı konferansta Üstad’ı ve Nur hizmetlerini manidar bir misalle anlattı.

Sonraki gün özel bir İslam okulunu ziyaret ettik ve okulun müdürüne ve bazı öğretmenlerine ve konferans katılımcılarına nurlardan hediye ettik.

Sonra Malezya’nın diğer illerine seyahat düzenledik. Kuantan, Terengganu, Kelantan bu eyaletlerdeki camileri mescitleri Kur’an Kurslarını ziyaret edip risalelerden hediye ettik.

Kuantan’da Merkez cami ve mescitlere nurlardan bırakıp görevlilere hediye ettik. Terengganu‘da Insaniye Üniversitesinde görev yapan Hocasıyla tanışıp kendisine ve öğrencilerine nurları anlatıp kitaplar hediye ettik. Kristal Caminin ki; çok meşhurdur, cami görevlisine Nur’lardan hediye edip nurları anlattık. Terengganu’daki diğer cami ve mescitlerin din görevlilerine nurlardan hediye ettik. Yolda tanıştığımız bir gazeteciye de nurlardan hediye ettik. “Eğer ben bunları seversem hemen neşrederim” diye vaat ediyordu.

Sonra Kelantan’da Muhammediye adlı merkezî büyük bir camiye ve gittiğimiz diğer cami ve mescitlere nurlardan bırakıp hediye ettik. Kelantan İslam Bilgi merkezi adlı özel bir kitap ve yayın kuruluşunun sahibiyle tanışıp nurlardan hediye ettik nurları anlattık. Risaleleri okuyup değerlendireceğini ve elinizde varsa diğer eserleri de bir sonraki gelişimiz de getirmemizi istedi. Hoş bir muhabbet ve çaydan sonra yolumuza devam ettik. Sonra Kamboçyalı ve Malay öğrencilerin kaldığı, hafızlık ve diğer İslam ilimlerinin öğretildiği öğrenci kampına gittik. Oranın da din görevlisine ve öğrencilerine Arapça ve Malayca nurlardan kitaplar hediye ettik.

Sonra ki gün başka bir Hafız okulunu ziyaret edip Nurları anlatıp kitaplardan hediye ettik. Din görevlisi kitapları okuyup değerlendireceğini söyledi. Akşam dershanede kalan Hayrul Enver kardeşimizin evine misafir olduk. Bu kardeşimizin üç ağabeyi var üçü de farklı alanlardaki okul ve Kuran kurslarında görevli. Onlara da Arapça ve Malayca kitaplardan hediye edildi, nurlardan dersler okundu. Onlar ve bizler memnun olarak ayrıldık. Sonra seyahatimizi Kuala Lumpur’a dönerek bitirdik. Gayemiz o ki inşallah bunlardan birileri Nurları okur ve talebelerine ve tanıdıklarına neşreder. Bu amaç ve gaye ile seyahatimizi tamamlamış olduk. 

Geçen günlerde İhsan Kasım ağabeylerin Malezya’ya teşrifi ayrı bir şevke vesile oldu. Arap ve malay misafirler, yapılan dersler Hizmetimiz için önemli bir vesileydi. 

Evet değerli ağabeylerimiz hizmetimiz bu minval üzere devam ediyor. Sizlerin duası buradaki hizmetlere en büyük vesilelerdendir. Biz gurbet fakirlerine, dua acizlerine sizlerin dualarıyla yardımına koşmanız, bizim en büyük sermayemizdir.

Allah Kuran ve iman yolunda hepimizi daim kılsın. Vesselam.

Malezya Nur Talebeleri

www.NurNet.org

Sri Lanka’lı Asım’ın Risale-i Nur’la Tanışması

HERŞEY NASIL BAŞLADI?

Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da tahminen 2010 yılının Şubat ayı içersinde güneşli bir Pazar sabahıydı. Sabah ibadetini bitirdikten sonra evin verandasında uzandığım esnada, taburenin altında uzun zamandır el sürülmemiş bir broşüre gözüm ilişti. O sabah önemli bir işim yoktu ve gün içerisinde neler yapacağımı planlıyordum. Broşürü  Kuala Lumpur’da bulunan Uluslararası İslam Üniversitesi’nin geçtiğimiz yılki festivalinde almıştım. Sadece göz gezdirmek maksadıyla broşüre uzandım. Türk-Malezya Kültür Derneği’nin Ramazan Ayının Amacı ve Hikmeti” başlıklı yazısı ilgimi çekti ve yazıda bulunan telefon numarasını aradım. Telefondaki kişiden, akşam namazı sonrasına randevu aldım. O sıralar Türkiye’deki gelişim ve değişimler hususunda ciddi araştırmalarda bulunuyordum.

O gece Türkiye-Malezya Kültür Derneğinin olduğu sitenin dışında arabamın içinde, gelip beni alacak kardeşleri bekledim. Dernekte Mustafa, İbrahim Cevdet  ve daha birçok kardeşle tanıştım. Hepsi güler yüzlüydü ve beni son derece nazik bir şekilde karşıladılar. Çok şaşırmıştım, zira burası bir kültür merkezinden umulanın aksine inananlar ve İslamı araştıran insanlar için her türlü imkanın olduğu son derece manevi atmosfere sahip bir yerdi. Türk çayı içip yemek yedik ve derneğin faaliyetleri hakkında uzun uzun sohbet ettik.

Sonrasında Bediüzzaman Said Nursi ve başyapıtı olan Risale-i Nur ile tanıştırıldım. Bu tanıştırılma beni 1980’ler ve 1990’larda İslami çalışmalar esnasında,  Sri Lanka’da bulunan İslami E Cemaati tarafından bu büyük İslam Müceddidi hakkında anlatılanlara götürdü. Akabinde, hafta sonları yapılan Risale-i Nur sohbetlerine davet edildim.

Derneğe ikinci ziyaretimi, Risale-i Nur okuma amacıyla birkaç gün sonra yaptım. Bu benim  hayatımda bir dönüm noktasıydı. Zira o zamana dek meseleleri kopuk kopuk etüt etmiştim.

Risaleleri dostça bir sohbet ortamında mütalaaya başlamıştık. Şu an ben İslami yazım açısından bilhassa da son dönem İslam alimleri açısından yeni bir talebe sayılırım. Sadece 1984 yılında Sri Lanka İslami E Cemaatinin  İslami kitaplarını okuma faaliyetlerine iştirak etmiştim. Bu bende az da olsa İslami eserlere karşı bir aşinalık bırakmıştı. Bu tür mistik düşünceleri bir çok açıdan etüt etmiştim. Bu deneyim bana Risale-i Nur’ları karşılaştırmalı analiz açısından çok faydalar sağladı. Her ne zaman Risale-i Nur’ları okudumsa Bediüzzaman Said Nursi ile İmam Mevdudi ve diğer önde gelen İslami alimlerinin düşüncelerini birbiriyle karşılaştırdım.  

RİSALE-İ NUR’DA BENİ EN ÇOK ETKİLEYEN YÖNLER

Risale-i Nur’u kısaca; son derece dürüst, pervasız, cesur , alçakgönüllü ve kendini Allah’a adamış bir insan tarafından, modern insanın kafasında Kuran’ın içeriği hususunda oluşmuş şüpheleri güçlü kanıtlarla ortadan kaldıran bir eser olarak tanımlayabilirim.

Risale-i Nur okuduğum ilk anlarda bende hayret ve şaşkınlık duyguları belirdi. Kendimi çok çeşitli türde ve sayıda çiçeklerin bulunduğu bir bahçeye girmiş gibi hissettim ve neyi seçeceğim hususunda şaşkınlık yaşadım. Risale-i Nur’da okuduğum her konu son derece önemliydi. Bu şaşkınlık hangi kitabı öncelikle tercüme edeceğim hususunda dahi hasıl oldu.

1. DİNSEL DÜŞÜNCE DERİNLİĞİ : İslami konularda yüksek düzeyde bilgi birikimine sahip olduğumu iddia edemem. Ancak sahip olduğum az seviyedeki İslami bilgi düzeyine rağmen şunu rahatlıkla ifade edebilirim ki Risale-i Nur, değindiği tüm dinsel konularda  bir derinliğe sahiptir. Tevhide, Allah’ın kudretine, Kuran’ın sırlarına, alemin ve beşerin yaradılış sırlarına dair birçok sorularıma cevabı son derece tatminkar bir şekilde Risale-i Nur’da cevap bulabildim. Dinsel düşünce derinliğindeki yabancılığım nedeniyle Üstadın açıkladığı meseleleri kavramakta başlangıçta çok zorluklar çektim. Bir meseleyi kavrayabilmek için tekrar ve tekrar okumak zorunda kaldım.

2. DİĞERLERİNDEN FARKLILIĞI : Benim düşüncelerimi oluşturan, İmam Maturidinin kitapları ve Seyyid Kutup gibi diğer alimlerin eserleri olmuştu. İslami konularda her neye sahip olmuşsam bu alimlerden edinmiştim. Risale-i Nur okumaya başladığımda fark ettim ki bu alimlerden edindiğim meseleler daha farklı ve geniş bir şekilde ele alınıyordu. Mesela Medresetüzzehra hususu. Bu husus, din ve fen ilimlerinin Tevhidi ispat etmesi amacıyla aynı anda öğretilmesini amaçlamaktadır. İmam Maturidi ve diğerleri bu hususu ilk olarak ele almışlardır.

3. SOYUT VE SOMUT YAKLAŞIMLARIN HARMANLANMASI: Risale-i Nur’da bulduğum mükemmel  yönlerden biri de soyut ve somutun harmanlanmasıdır. Soyut kavramları anlatırken sanki somut konuları anlatıyor gibi bir hasiyete maliktir. İnsanın dünya üzerindeki yaşama gayesine dair kafasında beliren çok sayıda sorunun cevabı bu eserlerde mevcuttur. Risale-i Nur’un entellektüel düzeyi o derece yüksektir ki okuyucu kendini ya bu düşünceleri kabul edecek ya da kaçıp gidecek bir ikilem halinde hisseder. Günümüz insanı için, ahiret günü Allah’ın huzuruna çıkıldığında, aklının Islamı kavrayamadığı hususunda en ufak bir özürü dahi belirtme fırsatı vermeyecek derecede açık ve seçik olarak dini mevzular bu eserlerde ispatlanmıştır.

4. İKİ AŞIRI UÇ ARASINDA : Laiklik ve ateizm, Allah’ın varlığı ve ahiret gününü reddetmeleri açısından iki aşırı uç ideolojilerdir. Ele aldıkları hususlar basittir ve gerçekçi olmaktan uzaktır.Öte yandan fen ve bilimdeki gelişmeleri insan hayatından uzak tutmak isteyen geleneksel İslami yaklaşımlar mevcuttur. Osmanlı sonrası kurulan ve dini devlet ve toplum hayatından uzak tutmayı amaçlayan laik devlet ideolojisiyle İslam arasında  bir kavga ortaya çıkmıştır.

İşte Bediüzzaman, İslamın tarih boyunca düşünsel ve pratik alanda karşı karşıya kaldığı bu en dehşetli dönemde vazife almıştır. Hassas müslümanları dinlerini koruyabilmek için devlete karşı silahlanmaya götürebilecek kadar bıçak sırtı bir dönemdi bu dönem. Bediüzzaman karizmatik ve en çok saygı gösterilen bir dini önder olarak, bu insanları çok kolay bir şekilde laik devlet düzenine karşı dinlerini koruma amaçlı olarak silahlandırabilirdi. Fakat o bu tür aşırı eğilimler yerine sabrı, hikmeti, direnmeyi ve Allah’a tevekkülü öğütledi. Eğer o böyle davranmasaydı belkide Risale-i Nur hareketi bugünkü geldiği düzeye gelemeyecekti. Onun bu dengeli yaklaşımı, bu hareketi bugünlere taşımıştır.

HAYATIMIN DÖNÜM NOKTASI

ÇEVİRİ –  Risale-i Nurları okumaya başlar başlamaz, bu eserlerin Tamil dilini konuşan müslümanlara ve dünyadaki tüm müslümanlara ulaşması gerektiği düşüncesi beni meşgul etmeye başladı. Öğretici ve basit düzeyde bir başlangıç olarak  3 eseri tercüme ettim:

1. HUTBE-İ ŞAMİYE: Ümmetin karşı karşıya kaldığı meseleleri aşabilmeleri için İslam alimlerine ve toplum önderlerine reçeteler ihtiva eden bir eserdir.

2. KÜÇÜK SÖZLER : Ebeveynler ve öğretmenler tarafından, öğrencilerin imanlarını ziyadeleştirmek maksadıyla kullanılabilecek bir eserdir.

3. UHUVVET RİSALESİ : Hizmet insanlarının, bireyler arasında çıkabilecek ihtilafları çözmede kullanabilecekleri reçeteleri ihtiva eden bir eserdir.

TÜRKİYE ZİYARETİM : Türk-Malezya Kültür Derneği 2010 yılı  yazında Türkiyedeki Risale-i Nur faaliyetlerini tanıma amaçlı bir tur düzenledi. Bu geziye Malezya, Türkiye, Sri Lanka, Suudi Arabistan,   Özbekistan, İran, Bangladeş ve Çin’den insanlar katıldı. Son derece faydalı bir geziydi ve Risale-i Nur faaliyetlerinin yapıldığı bir çok yeri görme fırsatımız oldu. Gezinin en etkileyici kısmı ise Risale-i Nur’un ilk yazılmaya başlandığı Barla ziyareti oldu ki Barla hakkında daha evvelden malumatım vardı.

Barla’ya ulaşabilmek için yerleşim yeri bulunmayan yaklaşık 50 km’lik bir dağ yolunu kat etmemiz gerekti. Barla’ya ulaştığımızda ise adeta şoka uğradım. Kendi kendime, bundan 70-80 sene önce bu sert yerleşim yerindeki şartlara  maddi getirisi olmayan bir amaç için sıradan bir insanın dayanamayacağını düşündüm.  Barla’nın Kuran’a hizmet etme amaçlı olarak Bediüzzaman için Allah tarafından seçilmiş bir yer olduğu sonucuna vardım.

17 farklı yerde son derece samimi bir topluluğun olduğu sohbetlere katılma imkanım oldu.  Ankara’dan yayın yapan Dost Tv’deki sohbet programlarına iştirak ettim. Emre, Cevdet(Malezya), Yakup, Recep ve daha birçok insan ciddi emek harcadılar.

SONRAKİ FAALİYETLER

1. Gezinin sonrasında, Türkiye’de 45 gün daha kalmaya karar verdim. Misafirperver ve samimi olan kardeşlerle birlikte bir ay Yozgat’ta, 15 gün Ankara’da olmak üzere toplam 45 gün kaldım. Bu ikametim esnasında Allah’ın inayetiyle 3 eseri tercümeye muvaffak oldum.

2. Sri Lanka’dan 2 üniversite öğrencisini Türkiye’ye eğitim görmek üzere getirttik ve şimdi bu iki öğrenci Ankara Üniversitesinde eğitim görüyorlar.

3. Tercüme ettiğim 3 kitap, merkezi İstanbul’da bulunan Ruba vakfı tarafından yayımlandı. Yayımlanan bu eserler  Sri Lanka’da  okurlarıyla buluştu. Bu eserleri Hindistan, Malezya ve diğer yerlerde dağıtmak için gerekli hazırlıklar devam etmektedir. Bu hususla ilgili Sri Lanka’dan çok yakında tarafımıza bilgi ulaştırılacaktır.

Muhammed Asım Alavi – Sri Lanka  

Editör Notu: Asım Alavi aynı zamanda Sri Lanka’da yayınlanan The Trend dergisinin editörlüğünü de yürütmektedir.



Yazının orjinali için tıklayın

www.NurNet.org

 

Asya Pasifik Meşvereti Endonezya’da Yapıldı

Bismihi Subhanehu

Esselamualeyküm ve Rahmetullahi ve Berakatuhu

Bütün zîhayatlar hayatlarının lisân-ı hâlleriyle Hâlıklarına takdim ettikleri mânevî hediyelerini ve lisân-ı hâlle hamd ve şükürlerini, o Zât-ı Vacibü’l-Vücuda biz de takdim ediyoruz ki, demiş:Rahmet-i İlâhiyeden ümidinizi kesmeyiniz.”

Hem hadsiz salât ve selâm ol Peygamberimiz Muhammed Mustafa Aleyhissalâtü Vesselâm üzerine olsun ki, demiş: “Benim insanlara Cenâb-ı Hak tarafından bi’setim ve gelmemin ehemmiyetli bir hikmeti, ahlâk-ı haseneyi ve güzel hasletleri tekmil etmek ve beşeri ahlâksızlıktan kurtarmaktır.”

Asya Pasifik meşveretinin ikincisi 16.Şubat.2011 tarihinde Endonezya’da olması münasebetiyle Ankara’dan Şemseddin abi, Bursa’dan Güven abi ve Habib kardeş, Gebze’den Semih abi, Tarsus’tan Mustafa abi ve Yozgat’tan Yakup abi olmak üzere 6 kişi 14 Şubat 2011 pazartesi saat 12:30 ‘da İstanbul’dan uçakla Katar’a oradan da Jakarta’ya hareket etmek üzere yola çıktık.

Uçakta Şemseddin abi görevlilere Arapça ve İngilizce risaleler verdi. Öğle ve ikindi namazlarını cemaatle uçakta kıldık, görevlilerden birisi Şemseddin abiye ben hıristiyanım, sizin bu namaz hususundaki samimiyetiniz beni çok etkiledi, sizi tebrik ediyorum” dedi. Yaklaşık 3.5 saat sonra Katar’a vardık. Aktarmanın uzun sürmesi ve o gecenin mevlid kandiline tevafuk etmesi mübarek geceyi orada hizb-ul hakaik dağıtarak, mesciddeki insanlarla tanışıp kitap ve broşür dağıtarak (yani bir nevi ihya oldu) geçirdik elhamdülillah.

15 şubat Salı günü Endonezya saati ile 15:15 ‘de Jakarta’ya indik. Allah razı olsun Ceyhun kardeşimiz bizi karşıladı ve Jakarta’daki Dersaneye  götürdü. Orada, Kayseri’den gelen abiler bizleri güler yüzle karşıladılar. Oradan Dersaneye yakın olan Syahida Inn denilen otele getirdiler. Ertesi gün yani 16 şubat sabah saat 08:45 ‘de otelin salonunda Kur’an tilavetiyle meşveret başladı. Geçen sene Japonya’da olan meşveret kararları tekrar müzakere ile arkasından Şemseddin abi yurtdışı hizmetleriyle ilgili çok güzel bir sunum yaptı ve ardından pasifik ülkelerden gelen ehli hizmet kardeşlerden hizmetler dinlendi. 17 şubat perşembe günü yeni gündemle ilgili akşama kadar hizmet konularıyla alakalı mütalaa ile geçti elhamdülillah. Allah razı olsun hasbi kardeşimiz hakikaten fedakarene ilgilendi, gece gündüz adeta seferber oldu.

Müslümanların hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyedeki saadetlerinin anahtarı, meşveret-i şer’iyedir.

“Onların işleri aralarında şûra iledir.” âyet-i kerimesi, şûrâyı esas olarak emrediyor.

Evet, nasıl ki, nev-i beşerdeki telâhuk-u efkâr unvanı altında asırlar ve zamanların tarih vasıtasıyla birbiriyle meşvereti, bütün beşeriyetin terakkiyatı ve fünunun esası olduğu gibi, en büyük kıt’a olan Asya’nın en geri kalmasının bir sebebi, o şûrâ-yı hakikiyeyi yapmamasıdır.

Asya kıt’asının ve istikbalinin keşşafı ve miftahı şûrâdır. Yani, nasıl fertler birbiriyle meşveret eder; taifeler, kıt’alar dahi o şûrâyı yapmaları lâzımdır ki, üç yüz, belki dört yüz milyon İslâmın ayaklarına konulmuş çeşit çeşit istibdatların kayıtlarını, zincirlerini açacak, dağıtacak, meşveret-i şer’iye ile şehamet ve şefkat-i imaniyeden tevellüd eden hürriyet-i şer’iyedir ki, o hürriyet-i şer’iye, âdâb ı şer’iye ile süslenip garp medeniyet-i sefihanesindeki seyyiatı atmaktır.

18 Şubat’ta programda olan gezi ziyaretleri oldu, akşamında nurlara müştak olan Nabile ablamızın evinde kapıda hürmetle karşılanarak misafirperverliğin zirvesinde güler yüzle karşılayıp ağırlaması bizleri hakikaten çok etkiledi, Allah onlardan razı olsun. 19 Şubat cumartesi günü kalan bir kısmımız Endonezya’nın en meşhur ve en büyük cami olan İstiklal camiini ziyaret ederek, öğle namazını orda eda ettik. Camide birkaç imam sohbet veriyordu, sohbetten sonra tanışıp Türkiye’den geldiğimizi söyleyince yüzlerinde bir tebessüm belirdi, tanışıp Arapça ve Endonezya dilinden kitaplar verdik, Hasbi kardeş de adresini verdi. Camideki diğer insanlarla da tanışılıp kitaplar verildi.

Oradan gelirken Fethullah hoca efendinin kültür merkezine uğrayıp  tanışıldı, ikindi namazı orada kılındı. Muhabbetle oradan ayrılarak Dersanemize döndük. Bizler 20 Şubat’ta sabah erkenden Malezya’ya hareket ettik. Malezya’ya gelince bizi Emre abiler hava alanında  karşıladılar ve mülk Dersanemize getirdiler. O akşam da Ankara’dan gelen Fevzi Yağar abiler ve Japonya’dan gelen ehli hizmet abilerle dersler oldu.

21 Şubat Pazartesi günü Şemseddin abinin tanıdığı kişi ve kurumlara gidildi. Onlardan biri olan Muslih denilen bir vakfın yöneticisi bizi kapıda güler yüzle karşıladı, 35 tane ilköğretim ve ortaöğretim okullarının olduğunu söyledi. Hoş bir tanışma ve sohbetten sonra Şemseddin abi vasıtasıyla bir soru sorduk; ‘’Türkiye’de bizim hazırladığımız ilk ve ortaöğretim müfredatına uygun kitaplardan getirsek İslam dersi olarak okullarınızda okutur musunuz?’’ dedik. O da ‘’hay hay siz böyle bir şey getirseniz bizlerde bakar okuturuz, güzel olur’’ dedi.

Oradan muhabbetle ayrılıp Malezya’nın hatta uzak doğunun İslam teşkilatı olarak çok geniş ve kapsamlı ABIM denilen kuruluşa gittik. Orada da yetkili olan biri karşıladı, onunla da hoş bir sohbetten sonra Şemseddin abi nurların tercümesi olarak o yetkiliye sordu, o da şunu anlattı ‘’Malezya’nın Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde tüm dünyadaki İslam alimlerinin kitaplarını Malay diline tercüme eden bir heyet var, ben onlarla kontak kurayım Risale-i Nur külliyatını da Malaycaya tercüme ettirelim’’ dedi.

Şemseddin abi ertesi sabah Malezya’dan Türkiye’ye döndü. Bizimle Endonezya’ya gelen 3 kişi Filipinler’e gitmişti, 24 Şubat’ta Malezya’ya geldiler. Güven abi ve Semih abilerle akşamları derslere, İslam üniversitesindeki standa hafta sonu abilerle olan mütalaalı derslere iştirak edildi. Ayrıca İkbal hocanın ev dersine iştirak edildi. İslam üniversitesinde okuyan Yasin ve A.hakim kardeşlerin odalarında arkadaşlarıyla olan derslere iştirak edilip  tanışıldı.

Hülasa hizmetler dolu dolu ve şevke medar oldu elhamdülillah. Malezya’dan vizelerin kalkması da bu hizmetlerin bir ikramı olarak telakki edildi. Ayrıca Bangi’de oturan tercüman olan İbnur Azli ve Enver Fakrı hocalarla Dersanede dersler oldu, evlerinde çay içirdiler. Zaten İbnur Azli hoca yaklaşık 5 senedir evinde Kur’an kulübü adında resmi olarak ukm’deki hocalarla ve talebelerle Malayca ders yapıyor. İkindiden sonra akşama kadar malayca tercüme edilen Küçük Sözler tashih edildi ve tashih için haftada 2 gün biraraya gelerek tashihe devam kararı alındı.

Akşam İslam üniversitesinde hukuk fakültesinde doçent olan İkbal hocanın evine derse gidildi, orada yatsı namazını kıldıktan sonra malayca münacattan İkbal hoca ders okudu. Zaten İkbal hocanın evinde de malayca dersler oluyor. Dersten sonra hoş bir muhabbetle evinden ayrıldık.

Bangi Dersanesine gittik, bu Dersanede de malay talebeler kalıyor. Malay talebelerden Hayrul Enver isimli kardeş üniversiteden yaklaşık 10 malay arkadaş getirmiş, biz gelene kadar dersler yapmışlar. Biz de Prof. Adem abi ve Prof. Ramazan abilerle o malay talebelere malayca kitaptan dersler okuduk ve muhabbet ettik. Haftalık derse geleceklerine söz verdiler, zaten onların bir kısmı devamlı geliyormuş.

Bütün bunlar ile beraber 2011 yılının Ekim ayında Malezya İslam üniversitesinde yapılması kararlaştırılan Sempozyuma Prof. Dr. Ahmet Akgündüz abinin kendisine yazdığımız mektuba cevap olarak sempozyuma konuşmacı olarak katılmak istediğini ve ayrıca en az bir hafta kalıp üniversite ve benzeri kurumlarda konferanslar vermek istediğini söyledi. Son olarak Pidato Bahasa Malayu isimli Malay dili yarışmasında 61 ülkenin  katıldığı ve Malezya başbakanı Nejib Bin Rezzak’ın da katıldığı 10.000 den fazla kişinin hem salonda hem de televizyondan canlı olarak izlediği  programda Dershanede kalan İslam üniversitesinde okuyan İbrahim Dağlı kardeşimiz Dünya birincisi oldu. Bundan daha önemlisi, yaptığı konuşmasında konusu gereği Üstadın ismini vererek temel ahlakın anne ve babadan başladığını söyledi. Ve onunla yapılan röportajlarda “malaycayı nasıl öğrendin?” sorusuna cevap olarak Risale-i Nurların Tercümesi vesilesiyle öğrendiğini söyledi.

(Halil İbrahim Dağlı kardeşimiz Siirtli olup, Malezya İslam üniversitesi İlahiyat fakültesinde okuyor. Aynı zamanda İslam üniversitesi Talebe birliği başkanlığı yapıyor ve İslam ünv. Camii müezzini olarak seçildi.)

Bütün abi ve kardeşlerin selamlarını iletir dualarınızı bekleriz.

Malezya Nur Cemaati

20.02.2011

www.NurNet.org