Etiket arşivi: malezya

Risale-i Nur Mütercimlerinin Isparta Ziyareti

1. Uluslararası Risale-i Nur Mütercimleri Toplantısı Isparta ziyareti ile son buldu.

Ruba Vakfının organize ettiği, yaklaşık 50 değişik ülkeden misafirlerin geldiği programın son iki günü Bediüzzaman’ın Risale-i Nurları ilk defa yazmaya başlamış olduğu ve nurun ilk medresesi olan Barla ve Isparta ziyaretleri ile son buldu.

Cumartesi sabah namazından sonra programın düzenlendiği Topkapı’da bulunan, Hamidiye Vakfının Nusret hizmet binasında misafir olarak kalan bazı mütercimler ve İİKV’de misafir olan mütercimler alınarak yola çıkıldı.

Isparta Valisi Ziyaret Edildi

Isparta’ya varıldığı zaman ilk ziyaret edilen mekân Isparta Valiliği oldu. Isparta Valisi Memduh Oğuz, Isparta Kültür Eğitim Vakfı’nın misafirleri olarak gelen Risale-i Nur Mütercimlerini ve Ruba Vakfı heyetini makamında ağırladı.

Vali Oğuz, öncelikle 5 dakikalık zaman zarfı içerisinde Isparta’yı anlattı, akabinde gelen yabancı misafirlerin niçin geldiklerini ve Isparta hakkındaki düşüncelerini sordu.

Dünya Barla’ya Bakacak

Isparta şehri dünyada ki gül üretiminin yüzde 65 karşılamaktadır. Malumunuz gül İslamiyette Hz. Peygamberimiz ile ilişkilendirilmiştir. Peygamberle ilişkilendirilen bir çiçeğin Isparta’da yetiştirilmesinde elbette bir işaret vardır. Bunun dışında Isparta’da enva-i çeşit meyve yetişmektedir, bereketli topraklara da haizdir. Bununla beraber Anadolu’da yetişen birçok âlim Isparta’da ki medreselerde eğitim görmüş ve yetişmiştir… Şeklinde beyanatlarından sonra Vali Bey “Ben inanıyorum ki, ileride bir makine çıkacak ve Isparta’nın en çok ilhama mazhar olunan yer olduğu anlaşılacak. Nasıl cep telefonları bazı yerlerde çekiyor, bazı yerlerde çekmiyor aynen öylede Bediüzzaman’ın Çam dağında katran ağacının başına çıkması boşuna değil, ilhama en çok mazhar olduğu yer orasıdır.” “Isparta Mekke, Medine ve Kudüs’ten sonra gelmektedir. İlk üç şehir müşerref, Isparta ise muvazzaf şehirdir.” “Bizim temennimiz, nasıl dünyanın ilim merkezi Türkiye’dir aynı şekilde Türkiye’nin merkezi Isparta, Isparta’nın da merkezi Barla olacak ve dünya Barla’ya bakacaktır.” “Muvazzaf şehir derken, nasıl bir şehrin kaynakları bakır ise, o şehrin görevi bakırı çıkarmaktır. Isparta’nın da kaynağı ilim olduğu için vazifesi ilimleri ortaya çıkarmaktır.”

Memduh Oğuz: Isparta Kahramanlarını Biz Bastıralım

Vali Bey konuşmasından sonra gelen heyetin düşüncelerini aldı. Tanzanya, Malawi, Irak, Hindistan, Malezya, Endonezya vb. ülkelerden gelen mütercimleri dinledi. Birçok misafir “Biz kendi ülkemizde bir devlet görevlisiyle bu kadar rahat görüşmüşlüğümüz yok ve sizinle böyle görüşmemiz bizi gerçekten çok etkiledi. 5 dakika içerisinde Isparta’yı bize anlatmanızda ayrıca tebrike şayan bir hareketti. Bizler Bediüzzaman’ın yaşamış olduğu bu mekânları görmek için geldik ve sizinle tanışıp ayrıca bilgi aldığımız için gerçekten kendimizi fazlasıyla minnettar hissediyoruz.”

Kerkükten gelen bir misafirimizin “Benim Arapça olarak hazırlayıp bastığım Isparta Kahramanları isimli, Bediüzzaman’ı ve talebelerini anlatan kitabım var. Birçok ülkede de neşredildi” demesi üzerine Vali Bey “O kitabı Türkçeye çevirip bize gönderiniz bizde Isparta Valiliği olarak o kitabı basalım” dedi.

Isparta İlim ve Kültür Vakfı’nda görevli olan Turhan Örnekçi’ye dönerek “Turhan abi, yaşça benden küçük ama kendisine abi diyorum ben ve benim yerime kendisini sizlere Isparta’yı gezdirmek üzere tevkil ediyorum, keşke ben müsait olsaydım da ben gezseydik” dedi.

Son olarak Vali Bey’e Ulegder ve Ruba Vakfı işbirliğiyle basılan “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” kitabı ile “Islam in Modern Turkey” kitabı hediye edildi.

Bediüzzaman’ın Evi

Valilikten çıktıktan sonra ki durak Bediüzzaman’ın hayatının son döneminde kalmış olduğu evdi. Üstadın evini ziyaret esnasında Üstad’ın odası, eşyaları tek tek anlatıldı ve hayatının son dönemi nasıl geçtiğine dair bilgiler verildi.

“Bediüzzaman varisim olarak ifade ettiği altı talebesiyle bu evde kalıyordu. Evin önünden geçenler, evin kapısına gelip zile basanlar, evi ziyaret edenler falakaya yatırılıyor ve bir daha gitmeyeceğim dedirttirilene kadar dövülüyordu ve bu dönem Bediüzzaman’ın sürgün hayatı içerisindeki en rahat dönemiydi.”

Cumartesi Dersi

Akşam ve yatsı namazları Bediüzzaman’ın evinden kılındıktan sonra istikamet Isparta Kültür ve Eğitim Vakfının mekânına olacaktı.

Bu sefer yüzlerce kişinin doldurmuş olduğu salonda, gelen misafirler hem Risale-i Nurlardan bahsedecek hem de bulundukları ülkelerden hizmetleri anlatacaklardı.

Afrika’da Risale-i Nurlar Parlıyor

Güney Afrika’da hizmetlerin hızla inkişaf ettiğini ve yeni bir mülk bina aldıklarını ve burada 120 bin tane Risale-i Nur dağıtıldığını ve çevre ülkelere Risale-i Nurların gönderilerek insanların kalplerinin İslamiyet’e daha fazla ısındırıldığından bahsedildi.

Malawi, elektrik yok, su yok, millet aç, fakir bir ülke. Elektrik olmadığı için geceleri erkenden yatan bir ülke. Avrupa ülkelerinin burayı sömürdükten sonra Hanefi ve Şafiileri adeta bir birlerine düşmanmış gibi gösterip aralarına nifak ve adavet tohumunu ekip gittikleri bir ülke. Yapılan Risale-i Nur sohbetleri ile İslam kardeşliğinin gözler önüne serildiği bir ülke. Bu hafta bu kadar yokluk içinde karanlıkta sohbet yaptık, haftaya kesin gelmezler diye kardeşlerin ümitsizlik içerisinde gittiği ama bu hafta 20 ise ertesi hafta 40 ondan sonraki hafta 80 kişinin iştiyakla sohbetlere katıldığı, mum altında Risale-i Nurların okunduğu, kardeşliğin yeniden ve İslam’a uygun bir şekilde tesis edildiği mekân haline gelmeye başladı yer.

Nijerya’da okullar öğleden önce bittiği için genel olarak öğleden sonra özel kurslara talebelerin gönderildiği ve bu talebeler için ufakta olsa Risale-i Nurları anlatan bir kursun yapıldığının müjdesini aldık.

Endonezya’da eskiden bazı köylerde Osmanlı padişahlarının isimlerinin hutbede zikredildiğini ve Risale-i Nurlar vasıtasıyla Türkiye ile Endonezya’nın tekrardan birbirine yakınlaşmaya başladığını işittik.

Barla Ziyareti

Pazar günü sabah ilk Sav’a akabinden Barla’ya geçiyoruz.

Barla, ehl-i imanın manevi imdadına gönderilen Risale-i Nur Külliyatının telif edilmeye başlandığı ilk merkezdir. Barla, millet-i İslâmiyenin, hususan Anadolu halkının başına gelen dehşetli bir dalâlet ve dinsizlik cereyanına karşı, Kur’an’dan gelen bir hidayet nurunun, bir saadet güneşinin tulû ettiği beldedir. Barla, rahmet-i İlâhiyenin ve ihsan-ı Rabbanînin ve lûtf-u Yezdânînin bu mübarek Anadolu hakkında, bu kahraman İslâm milletinin evlâtları ve âlem-i İslâm hakkında, hayat ve mematlarının, ebedî saadetlerinin medarı olan eserlerin lemean ettiği bahtiyar yerdir.” Tarihçe-i Hayat

Bayram Yüksek ağabey bir gün içinden “Ya ne işimiz var burada, su yok, ekmek yok, elektrik yok vs. vs. Isparta’da her şey var Üstadımız neden buraya bizi getirir ki” diye içinden geçirdikten sonra Üstadın yanına varınca “Kardeşim bir gün gelecek Barla’yı duymayan kalmayacak, Isparta’yı duymayan Barla’yı duyacak. Barla Risale-i Nurların merkezi olacak.” mealinde müjdeli sözlerini söyler.

Hakikaten de Üstadımızın ifadelerinin fazlasıyla doğru çıktığını gözümüzle müşahede ediyoruz. Sadece bu sene 19 Mayısta Barla’yı 20 bin kişi ziyaret etmiş. Hangi köy bu kadar ziyaret edilebilir ki. Isparta Valisi’de yazın burada yüzlerce kamp oluyor demişti.

Bediüzzaman Valinin Yanına Oturur

Vali Bey’in Barla’yı sıkça ziyaret ettiğini anlatırlar. Geçen sene Vali, SDÜ Rektörünü de alarak Barla’ya Üstadın evini ziyarete giderler. Caminin imamı Abdullah hoca Vali ve Rektöre eşlik ederken hanımı da Valinin ve Rektörün hanımına eşlik eder.

Vali Bey eline Risale-i Nur’u alır ve orada Rektör’e ve Abdullah hocaya ders okur,  yan oda da hanımlar dersi dinlemektedir. Ders bittikten sonra Abdullah hocanın hanımı “Vali Bey eline Risale-i Nurları alıp okumaya başlayınca yakazaten gördümki Bediüzzaman geldi ve Valinin yanına oturdu, okuma bittikten sonrada kalkıp gitti.” der. Anlatılanlar rüya değildir, gerçeğin ta kendisidir.

Çam Dağı

Son durağımız Çam Dağıdır. Arabayla Çam Dağına kadar çıktık. Üstad “Bir gün gelecek benim talebelerim benim bu gittiğim dağın yolunu yapacaklar” demiş. Evet, bizde talebelerinin yapmış olduğu o yoldan arabalarımızla Çam Dağına çıkıyoruz ve çıktık. Çam Dağının eşsiz manzarası ve kesilen katran ağacının yanına dikilen fidanı gördükten sonra, Zarif Ahmet abimiz Üstadın Çam Dağı ile alakalı hatıralarını da dinledikten sonra tekrar İstanbul’a doğru yola çıktık.

Uzun olması gerekirken kısa ve özet olarak anlatmaya çalıştık sürçü lisan ettiysek affola.

Said / NurNet.Org

Singapur Kitap Fuarı’ndan Notlar 2012 (Hizmet Haberi)

Bismihi Subhanehu.

Es Selamu Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatuhu.

Muhterem Ağabeyler,

Malezya-Türkiye Kültür Derneği ismiyle 27. Singapur Kitap Fuarına (26 Mayis-3 Haziran) katılmayı Cenab-ı Hak nasib eyledi.

İngilizce, Çince ve Malayca eserler Singapurlulara tanıtıldı. Yüzde 15’i Müslüman olan 4 milyon nüfuslu bu küçük ülkede ilanat yapılmaya çalışıldı. Mevla-yı Müteal kabul buyursun, amin.

Bizlerin yanı sıra Kuran ve tercümelerini ücretsiz dağıtan Suudi Arabistan konsolosluğu, İslam’a hizmet eden Singapur İhtida Merkezi de stantlarıyla faaliyet gösteriyordu.

On günlük fuar boyunca materyalizmin insanları ne hale getirdiğini müşahede ettik.

Müslüman olmayanlar “Bir bülbülü yaratan, bütün kuşları yaratan olabilir ve bir insanı halk eden, ancak kainatı icad eden zattır.” sözünü okumuş ve Nurları hiç olmazsa duymuş oldular.

Singapurlu Malay, Bosnalı, Hintli, Filipino, Çinli ve Arap Müslüman ziyaretçilerimizin ekserisi Nurları ilk defa duyuyordu. Eserlerden aldılar; güzel hizmetler ve irtibatlar oldu.

Hatta Filipinlerden Rico isimli Hıristiyan iken ihtida etmiş kardeşimiz Sözler (Words) eserini ve İngilizce tercümeli Cevşen’i satın aldı. Bir hafta sonra standımıza tekrar geldi ve Risale-i Nur’dan çok etkilendiğini ve artık bu eserleri okuyacağını söyledi.

Yeni tanışmamıza rağmen aramızda öyle samimi bir muhabbet oluşmuştu ki bizi alıp bir Türk restoranına götürmüştü.

Katolik bir Hıristiyan olan Edward ise samimane stantta durup bizlere yardim etti ve nihayet bütün küçük boy eserleri satın aldı !

Singapur’da Nurlarla alakadar Prof. Dr. Syed Farid Alatas da bizi ziyaret etti ve kendisiyle Singapur’da bir konferans düzenleme kararı aldık.

Ayrıca, Arap Caddesindeki meşhur İslami Kitabevi Wardah (www.wardahbooks.com) ise standımıza gelerek yüklü miktarda Risaleleri ve Hizmet Vakfının bastığı Tevafuklu Kuran’ları satın alarak sevinçle ayrıldı; Tevafuklu Kuran ve Nurlar için özel raflar ayırıp satmaya başlayacağını ifade etti. InşaAllah irtibatımız devam edecek.

Ayrıca Singapur’da aktif bir dernek olan Darul Arqam İhtida Merkezi’de Nurlar’dan çokça satın aldılar ve çevrelerine vereceklerini ve kütüphanelerine koyacaklarını söylediler.

Standımıza gelen bazı Budist, Hindu ve ateistler sorular sorup eserleri incelediler. Bazı cevaplar karşısında şaşırdılar…

www.MalaysiaNur.com sitemizi daha sonra inceleyeceklerini ifade ettiler.

Sadece yüzde on beş Müslüman nüfusa sahip, refah seviyesi yüksek, materyalist bir atmosfere sahip Asya’nın bu küçük Amerika’sında Nurları tanıtmak ilginç bir tecrübe olmuştu.

Cenab-ı Erhamürrahimin cümle Nur Talebeleri’nin ve Ehl-i Sünnet çizgisinde yürüyen bütün kardeşlerimizin halisane hizmetlerini kabul buyursun ve bütün dünyada İslam’ın Nurunu parlatsın, Âmin.

Malezya Nur Talebeleri

Malezya Kitap Fuarında Risale-i Nur’lar Sergilendi

31. Uluslararası Malezya Kitap Fuarından Risale-i Nurlar sergilendi.

27 Nisan-6 Mayis 2012 tarihleri arasında Kuala Lumpur`da düzenlenen kitap fuarına Sözler Yayınevi ve MalaysiaNur Derneği beraber katıldı.

Malezyalı yazar Dr. Abdullatif Talip Bediüzzaman Said Nursi’nin romanınıda ilk defa bu fuarda sergilendi.

Video:

Malezya’da Said Nursi romanı yazıldı

Malezyalı yazar Dr. Abdullatif Talip Bediüzzaman Said Nursi’nin romanını yazdı.

31. Uluslararasi Malezya Kitap Fuarı’nda sergilenen roman ile birlikte Risale-i Nurlar da büyük ilgi görüyor.

Fuarla ilgili bilgi veren Abdülkerim Baybara, romanı tanıttı. 6 Mayıs’a kadar sürecek olan fuarda Malezyalı Nur talebelerinin tercüme ettiği Gençlik Rehberi, Hanımlar Rehberi, İhtiyarlar Risalesi, Münacaat Risalesi gibi eserler de yer alıyor.

Ayrıca Cevşenin İngilizce meali de standda sergileniyor.

Malezya Nur Talebeleri

risale haber

Malezya Fuarında Nur’un Bayramı!

Malay bir kardeşimizin “Kitap konulu bir konferans var” e-maili üzerine bavulumuzu Risaleler ile doldurup ertesi sabah erken saatte ilgili yerde soluğu aldık. ‘Acaba burada bir masa açabilir miyiz?’ diye yetkili şahsı ararken kendimizi büyük bir stantta raflara kitapları dizerken buluverdik. Bu fevkal memul güzelliği zaten Nur’un bir kerameti bildiğimizden fazla üzerinde durmadan faaliyete başladık.

Standı ziyaret edenlere evvela Tevafuk Mucizeli Kur’an-ı Kerim’i tanıtıyorduk. İnsanlar hayatlarında ilk defa duydukları bu mucize karşısında çok hayret ediyorlardı. Bunu Bediüzzaman Hazretlerinin insanlara tanıttığını ve ayrıntılı bilginin MalaysiaNur.com sitesinde olduğunu söylüyorduk. Standımızı ziyaret eden bir meşhur Malay yazar da bu mucizeye hayran kalıp eseri Malezya’da basmayı teklif ediyordu.

Sonra Risale-i Nur’u anlatıyor ve bu tefsirin 50’den fazla dile çevrildiğini ifade ediyorduk. Çok az insan haricinde ziyaretçilerin hepsi bu eserleri ilk kez tanıyordu. Altı gün boyunca binlerce kitapseverin ziyaret ettiği bu büyük fuarda çok fazla kitap satmaya ve hediye etmeye muvaffak oluyorduk. Bediüzzaman belgeseli eşliğinde kardeşlerin web site tanıtım kartlarını ve vecizeli broşürleri insanlara dağıttıklarını görmek Cennet-asa bir rüzgarı soluklamak için yeterliydi. İnsanlara istediği lisanda ‘tiryak’lar sunmak ne büyük saadetti!

Üstad Hazretlerinin talebelerinden Hüsnü Bayram ve Ahmed Aytimur Ağabeyler de Türkiye`ye dönmeden 3-4 saat önce standımızı ziyaret ediyor ve memnuniyetlerini belirtiyorlardı.

Fuarın henüz ikinci günü akşamında Malezya Başbakanı’nın hanımına İhtiyarlar Risalesi ve Hanımlar Rehberi’ni (yardımcısı ile) ulaştırmış olmak da heyecanımızı arttırmıştı. Ayrıca fuar boyunca iki televizyon kanalı da standımıza gelip çekim ve röportaj yapmışlardı.

Çok sayıda insanı Nur Derslerine davet ediyor ve dördüncü günün sonunda derste yeni bir Malay kardeşi görmekle davetlerin ilk meyvesini almış oluyorduk. Sabahtan akşama kadar kitapseverlere Nurları anlatmaktan bazı kardeşlerin boğazı acıyor, yorgunluktan artık ayakta duramıyorlardı.

Bunların yanı sıra Cevşen-ül Kebir duası da yine katılımcılara ilk kez tanıtılıyordu. Bu müthiş duayı görünce de yine muhataplarımızın hayretlerine şahit oluyorduk.

Sempozyum dergilerini ziyaretçilere göstererek onlarca farklı milletten binlerce insanin müzik konseri ya da futbol maçı için değil bu kitapları anlamak için bir araya geldiğini anlatıyorduk.

Bir kısım insanlar bize gelip Türkiye’ye gitmek ve Türkçe öğrenmek istediklerini söylüyorlardı; biz de onları tebrik edip bu gayretlerinin Risaleleri orijinal dilinden okuyup anlayabilmeye ve tam istifade etmeye vesile olacağını onlara müjdeliyorduk. Ayrıca bazı insanların Türkiye’nin yakin tarihi ile alakalı yanlış bildiklerini de bir güzel düzeltiyorduk !

Değişik milletlerden renk renk insanlara eserleri tanıtmak, Üstad`ın belgeselini izletmek, bazılarına ücretiyle, bazılarına da duasıyla Nur’ları vermek, standın etrafında toplanan ilim aşıklarına, Üstadın fotoğrafını havaya kaldırarak “Bunlar Türkiye’den meşhur İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi’nin meşhur tefsirinin Malayca tercümeleridir!” diye seslenmek ne büyük şerefti… Maalesef altı günlük bayram bitmişti…

Dualarınıza muhtaç kardeşiniz,

Ali Nureddin – Malezya

www.MalaysiaNur.com

Fuar’dan Video: