2012 YurtDışı Hizmet Meşvereti Konya’da Yapıldı

Yılda bir mutat olarak yapılan Yurtdışı Hizmet meşvereti bu sene 10 Mart Cumartesi günü Konya’da Merkez Dersanesinde yapıldı. Sabah 09:00’da başlayan meşveret 17:00’ye kadar sürdü. Yoğun katılımın müşahede edildiği toplantıda çeşitli konular üzerinde müzakereler yapıldı, tecrübeler aktarıldı, beyin fırtınası yapıldı.

Toplantı konularının ana başlıkları şöyleydi;

1. Heyetlerin Takdimi

2. Yurtdışına gidecek vakıfların dikkat etmesi gereken hususlar

3. Yurtdışı hizmetinin önemi

4. Mersin 2013 Akdeniz olimpiyatları

5. Diğer ülkelere hizmeti nasıl götürüceğiz?

ALİMLER ile RİSALE-İ NUR TERCÜMELERİ HIZLANDIRILABİLİR

Yurtdışı hizmetlerinde en önemli faaliyet, Risalelerin ilgili ülkenin ana diline tercüme edilmesidir. Böylece bir çok insana ulaşılıp onların da imanlarının kurtulması mümkün olabiliyor.  Bediüzzaman’ın ‘Ben bu hakikateri tüm dünyaya okutturacağım‘ hayalinin, bu faaliyetler ile gerçekleştiğini görüyoruz.

İman  ve Kuran hakikatlerinin tüm dünyaya  yayılması ancak Risalelerin tüm dünya dillerine çevrilmesi ile neşv-ü nema bulacak. Dolayısıyla yurtdışına hizmet etmeye giden gönüllüler öncelikle tercüme çalışmaları üzerinde yoğunlaşıyorlar.

Dünyanın hemen hemen her ülkesinde hem o ülkenin yerel dilini hem de Arapçayı mükemmel bilen Alimler bulunuyor. Risale-i Nur’ların da gayet itina ile hazırlanmış Arapça tercümesi var. Ülkelerde bu alimler ile irtibata geçilip, Risalelerin tanıtımı yapılıp, Arapça Risaleler kaynak olarak kullanılıp, tercüme çalışmalarında hızlı ve kolay bir yol izlenebilir.

RİSALE-İ NUR PERSPEKTİFİ İLE YAZILMIŞ DERS KİTAPLARINA CİDDİ İHTİYAÇ VAR

Türkiye’de bilim camiasından bir heyet, okullarda okutulmak üzere Risale-i Nur perspektifi ile Din dersi kitabı hazırladılar. 4 ciltlik bu çalışma ingilizceye çevrilip Filipinler’de 81 üniversitede ders kitabı olarak okutulmaya başlandı. Yapılan bu pilot çalışmada muvaffak olunmasının heyecanı ve aynı ihtiyacın ortaokul ve liseler için de şedit olduğu müzakere edilerek, tüm Dünyada bu örneklerin yapılmasının eğitim-öğretim alanında ciddi bir iyileştirme-geliştirme kazandıracağı üzerinde duruldu.

ESNAFLAR BU BROŞÜRLERE SAHİP ÇIKTI

Ankara KADDER-Kültürlerarası Eğitim ve Dostluk Derneği  (www.kadder.org.tr) broşür, afiş konularında tecrübesini arttırarak  profesyonel ekibiyle yeni çalışmalarını tamamlamışlar. Çeşitli dillerde yapılan bu ürünler, internet sitesinden indirilerek matbaada bastırabiliyor. Böylece yurdışına bu ürünlerin gönderilmesine gerek kalmadan, orada dijital kopyasıyla ürüne hızlıca sahip olabiliyorsunuz. Özellikle kitap fuarları için hazırladıkları afişler dikkatimizi çekti.

Yeni hazırladıkları, cazip ve vurucu özet bilgilere sahip broşürler ile  Risalelerin tanıtımı için yeni bir kapı açılmış durumda. Bu broşürler esnaflara dağıtılmış. Esnaflar şık kutusunda duran bu broşürleri dükkanında müşterilerin kolayca görebileceği bir yere koyuyorlar ve gelen giden müşteriler de bu hakikatlerden haberdar olma fırsatı yakalıyorlar.

TÜRKİYE’YE 26.000 MİSAFİR ÖĞRENCİ GELDİ

Yurtdışından Türkiye’ye geçen sene toplam 26.000 öğrenci okumaya geldi. Önümüzdeki senelerde bu rakamın 50.000’e, hatta yüzbine çıkacağı konuşuluyor. Her üniversite misafir(yabancı) öğrenciler için, kapasitesinin yüzde onu kadar kontenjan ayırabiliyor. Hemen hemen her şehirde bu öğrencilere rastlamak mümkün. Dolayısıyla her bölgenin bu konuya dikkatle eğilmesi gerek.

Lakin, bu öğrencilerin çok az bir kesimine ulaşılabiliyor. Bu gençlerin hizmeti tanıması ve yetişmesi çok büyük öneme haiz. İleride kendi ülkelerine döndüklerinde oradaki hizmetin zemberek kuvveti olabiliyorlar. Hatta Sudan’dan Türkiye’ye okumaya gelmiş ve hizmeti bilen 10’a yakın öğrenci şu an, orada, çeşitli üniversitelerde rektör ve rektör yardımcısı konumundalar.

ALİ, SABAH WASHİNG AKŞAM WASHİNG BU NE İŞİNG !

Yurtdışından gelen ve dersanede kalan misafir öğrencilerin, kültür farklılığında kaynaklanan, bize ters gelebilen hal ve hareketlerine karşı hoş görülü olmamız gerekiyor. Ali Güney Afrika’dan geliyor ve geldiği yer nehirlerin arasında deniz kıyısında tropikal bir bölge, sık sık suya giriyor. Türkiye’de dersanede kalırken sık sık banyo yapıyor. Sabah banyoda akşam banyoda. Bir gün yemekte kardeşlerden biri dayanamayıp şöyle diyor “Ali, sabah washing(banyo) akşam washing bu ne işing?”

Ali namazlarını muntazaman kılıyor ve 8 cüz ezbere biliyor. Bir gün dersanede boylu boyunca uzanmış, Kuran’ı da yere baş ucuna bırakmış, ezberden Kuran okuyor. O’nu tanımayan, geldiği ortamın kültürünü bilmeyen bir abimiz görse, Ali’nin fırça yemesi kuvvetle muhtemel.

63 ÜLKEDE RİSALE-i NUR DERSANESİ AÇILDI

Bölgelerin ilgilendiği ülke sayısı 83, Dersane açılan ülke sayısı ise 63. Bu haberler bizi sevindirmekle beraber, daha dünyadaki ülkelerin bir çoğuna el atılması gerektiğini görüyoruz. Dünyada 230 ülke mevcut. Dolayısıyla artık her ilin en az bir ülke, hatta ilçelerin birer ülke ile ilgilenmesi ihtiyacı zaruridir.

Fizibilitesi yapılmış ve konum itibariyle hizmet zemininin en müsait olduğu sıradaki ülkeler el atılmayı bekliyor. Bu ülkeler;

Etiyopya, Senegal, Mozambik, Tayland, Tayvan, GüneyKore, Nepal, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Angola, Moritanya, Orta Afrika Cumhuriyeti, Portekiz, İrlanda, Romanya, Şili, Kolombiya.

ARTIK YURTDIŞINDAN  VAKIF GELİYOR

Yurtdışı hizmetlerinin bir meyvesi de Filipinler’de tezahür etti. Filipinler’den 1 vakıf Antep’e 1, vakıf da Ankara’ya gelmiş.

YURTDIŞI HİZMETİNE NASIL BAŞLANILABİLİR?

* Fizibilite ziyareti yapılmalı.

* İlgilenicek olan şehirdeki insan kaynakları envanteri çıkarılmalı.

* Ülkenin coğrafyası, etnik, sosyolojik, ekonomik ve kültürel yapısı ile ilgili bilgi muhteva eden bir dosya açılmalı.

* O ülkeden okumaya gelen misafir öğrencilerle irtibat kurulabilir.

* Ülkenin konsolosu ziyaret edilebilir.

* Dil eğitimi almak neredeyse zaruridir.

* İlgili ülkedeki kitap fuarları takip edilebilir. Orada stant açılabilir veya stantlar dolaşılıp, Risale tanıtımı yapılabilir.

* Konferanslar takip edilebilir. Türkiye’de konusunda uzman bir kişinin ilgili konuda Risale-i Nur perspektifiyle konuşma yapması sağlanabilir.

* Bütçe planlaması yapılmalı.

* Bölge esnafı ve işadamlarıyla ülke ziyareti yapılabilir.

Ayrıca emekli abiler yurtdışı hizmetinde istihdam edilebilir. Yurtdışında açılacak bir dersanede bir vakıf kardeşle beraber 2 emekli abinin kalması, hem vakıf kardeşe kuvve-i maneviye hem de destek olacak. Bir vakfın yurtdışında tek kalması hizmetin devamına halel getirebilir. Ayrıca ilgili ülke ile ilgilenen bölgeden esnafların okuma programı yapmaları veya bir miktar kalmaları şevke medar olabilir.

Üstad Bediüzzaman’ın kardeşler arasında “azami irtibatı” tavsiye etmesi çok manidar. Hususen yurtdışında kalan bir vakıf ve ilgili bölge arasında azami irtibatın olması hizmetin devamı için çok elzemdir.

25 KURUŞA KÜÇÜK KİTAP

Küçük kitap bastırıp, bunların hediye edilmesi çok bereketli bir hizmet tarzı. Ankara bölgesi bu konuda bir hayli mesafe katetmiş durumda. Çok sayıda kitap bastırdığı için uygun fiyata bu işi yapabiliyorlar. Farklı dillerdeki küçük risalelerin fiyatı 25 kuruş. Bu şekilde şimdiye kadar 600.000 kitap bastırılmış ve dağıtılmış. Bu aralar 100.000 kitap için görüşülüyor. İsteyenler KADDER vakfından Cezmi kardeş ile görüşüp, bu kitaplardan temin edebilir.

AMERİKA’DA KİLİSE BAKILIYOR

Her ülkenin kendine has bir kültürü var.  Amerika’da insanlar kolay kolay bir başkasına güvenmiyor. Oradaki gönüllü insanların gayretleri devam etmekle beraber,  dersaneye herkesin kolayca gelmesi her zaman mümkün olamıyor. Bu tür hizmetler için resmi ortamlar büyük bir avantaj sağlıyor. Bu gayeye kiliseler uygun bir ortam sağlıyor. Uygun kiliseler bulunup bunlar camiye çevriliyor. Buralarda yeni insanlara ulaşılıp onlara imani hakiketler sunuluyor.

Amerika’daki Nur Talebeleri şimdilerde kilise bakıyorlar. Onlara Rabbimizden muvaffakıyetler niyaz ediyoruz.

Ayrıca Avrupa’dan hizmetlerle alakalı güzel haberler duyuyoruz. Örneğin Almanya’nın en büyük hapishanesinde 7 yıldır Risale-i Nur dersleri yapılıyor. Bu dersler sayesinde bir çok mapus ahlak-ı islamiye ile ahlaklanıyorlar.

HRİSTİYANLARA İSA (A.S.) ‘ın BÜYÜKLÜĞÜNDEN BAHSEDİLMELİ

Hristiyanlara İslamı anlatırken dikkat edilmesi gereken hususlar üzerinde yaşanmış tecrübeler mülahaza edildi. Hristiyanların çoğunlukta olduğu Filipinler’de uzun yıllardır hizmet eden ve bir çok hristiyanın islamı seçmesinde muvaffak olan Muhammed Rıza’nın bu konudaki tespitleri çok önemli püf noktalarını içeriyor;

* İncil’in (matta, markos, luka, yuhanna) Türkçe ve ingilizcesi dikkatlice okunmalıdır.

* Kuran’da Hristiyanlardan bahseden ayetler, Peygamberimizin Hristiyanlar ile ilgili hadisleri ve Risale-i Nur’da bu konudaki bahisler iyice araştırılıp, mütalaa edilmeli.

* İsa (a.s.)’ın 5 büyük peygamber’den biri olduğu, müslümanların İsa (a.s.)’ı çok sevdiği, Cenab-ı Hakk’ın da O’nu çok sevdiğini bu yüzden, çarmıha gerilip, işkence yapılmasına izin vermediği ve kendi katına yükselttiği, ahir zamanda İsa (a.s.)’ın tekrar gönderileceği, Hristiyanların beklediği gibi, biz müslümanların da O’nu beklediği anlatılmalı.

* Hristiyanlağın aslında tevhid esaslı bir din olduğu, ancak Cenab-ı Hakk’ı sıfatları hakkında hata yaptıkları bilinmelidir.

* Hristiyanlar ile münasebetlerde direk İncil’in tahrif edildiği ve onların teslis (üçleme) yapmaları gibi konularla itham edilmesi aradaki iletişimin daha başlamadan bitmesine neden olmaktadır. Hristiyanlığın ve İncil’in eksikliğini gösterek değil, İslamın güzelliğini anlatarak onlara faydalı olabiliriz.

Murat Şekerci

www.NurNet.org

Gençlerde Allah Korkusu ve Ahirete İmanın Önemi

Dindar nesil tartışmalarının süregeldiği bir ortamda sanki dindar bir nesil yetiştirmenin ne kadar önemli ve gerekli olduğunu kanıtlayacak bir çok haber ve görüntüyü raslıyoruz. Adeta gençliğin acınacak halleri bize gösterilmeye çalışılıyor.

İnternette gezinirken bir eğitimci olarak beni şok eden bir videoya rastladım. Bu video görüntüsü İstanbul’da bir lisede çekilmiş. Sınıfta Öğretmenin olduğu bir sırada çekilmiş. Görüntülerde  kız ve erkek öğrenciler kendinden geçmiş bir şekilde bira içip şarkı söylüyorlar.İşin acı tarafı Öğretmen sınıfta masasında oturmuş bir şeylerle uğraşıyor.Sanki sınıfta hiçbir şey yokmuş gibi umursamaz bir tavır içinde.Bu görüntüleri izlerken bu gençlerin ne kadar boş bir şekilde yaşadıklarını ve toplumun geleceği olarak gördüğümüz bir gençliğin ne kadar acınacak hallerde olduğuna bir kez daha düşündüm.Ancak başka bir duruma daha şaşırdım.Masum bir şekilde İbadetlerini  yapan gençleri büyük bir suç işlemiş gibi gösteren sözüm ona dürüst! Habercilerin bu öğrencileri neden haberlerinde özel haber olarak yayınlamadıklarına şaşırdım.

Yakın bir zamanda yine lise öğrencisi 3 genç kız feci bir şekilde hayata veda etti. Birincisi ilimizde Ceylanpınar ilçesinde sözde erkek arkadaşı tarafından kendisine hakaret ettiği için öldürülen bir genç kız.Düşüne biliyor musunuz  ?Basit bir nedenden dolayı genç kızın boğazını keserek katledecek kadar canileşmiş bir ruh hali.

Diğer olay da Osmaniye de sevgisine karşılık bulamayan bir genç kendisine ilgi duymayan kızların üzerine canice rastgele ateş açıyor ve ömrünün baharında iki genç kızın ölümüne sebep oluyor.  Onunla da kalmıyor kendiside intihar edip hayatına son veriyor.

Gençlerimizi bu kadar cani olabilecek duruma getiren nedir? Sorusuna manevi eğitim yoksunluğu cevabını verebiliriz.Çünkü bu gençler nefis yönünden bütün istekleri tatmin edilmiş olsa bile ruhları bir boşluktadırlar.Bu boşluğu bazen mecazi aşklarda aramaya çalışırlar fakat bu arayışları karşılık görmeyince ruhlarındaki boşluk daha da derinleşir. Bu durum ruhi bunalıma sebep olur.Bu bunalım sonucu kimisi sevgisine karşılık vermeyen mecazi sevgiliden intikam almaya çalışır.Kimisi de nefis ve ruhun savaşında yenilgiyi kabul eder intihara teşebbüs eder.

Bu gençliğin yaşadığı feci olaylar Bediüzzaman Hazretlerinin Meyve Risalesindeki Sekizinci Meselenin Bir Hülâsasında aktardığı tespitlerini birebir destekleyen olaylardır.

‘Nev’-i insanın üçten birisini teşkil eden gençler, hevesatları galeyanda, hissiyata mağlub, cür’etkâr, akıllarını her vakit başına almayan o gençler, âhiret imanını kaybetseler ve Cehennem azabını tahattur etmezlerse; hayat-ı içtimaiyede ehl-i namusun malı ve ırzı ve zaîf ve ihtiyarların rahatı ve haysiyeti tehlikede kalır. Bazı bir dakika lezzeti için bir mes’ud hanenin saadetini mahveder ve bu gibi hapiste dört-beş sene azab çeker, canavar bir hayvan hükmüne geçer. Eğer iman-ı âhiret onun imdadına gelse, çabuk aklını başına alır. “Gerçi hükûmet hafiyeleri beni görmüyorlar ve ben onlardan saklanabilirim, fakat Cehennem gibi bir zindanı bulunan bir Padişah-ı Zülcelal’in melaikeleri beni görüyorlar ve fenalıklarımı kaydediyorlar. Ben başıboş değilim ve vazifedar bir yolcuyum. Ben de onlar gibi ihtiyar ve zaîf olacağım.” diye birden, zulmen tecavüz etmek istediği adamlara karşı bir şefkat, bir hürmet hissetmeye başlar.’ 

Evet Üstad Hazretlerinin tespitleri doğrultusunda bu gençler dini bir eğitim almış olsalardı.Allah korkusu , Ahrete iman , hesap günü ,cennet ve cehennem fikriyatıyla yaptıklarının bir hesabı olduğu düşüncesiyle hayatlarına yön verirlerdi.Çünkü Allah korkusu ve ahrete iman gençlerin iç kontrol mekanizması olan vicdanını harekete geçirir.Böylece bu gençler aile ve çevrelerine bir yük değil; olumlu bir  katkı sağlamak için uğraşırdı.

Hamit DERMAN

Dünya Salon Atletizm Şampiyonası fırsatı!

Bine yakın yabancı sporcu ve binlerce yabancı seyircinin iştirak ettiği Dünya Salon Atletizm Şampiyonası 9-11 Mart 2012 tarihleri arasında İstanbul’da yapıldı. Gelen insanlara birşeyler anlatabilmek, en azından birer kitap verebilmek maksadıyla, Ruba Vakfı bünyesindeki bir ekiple şampiyonaya iştirak ettik.

Çantalarımızda İngilizce, Fransızca, Arapça, İspanyolca ve Rusça Kur’an-ı Kerim’in tefsiri olan tercüme Risale-i Nur’lar bulunuyordu. Konuşabilme fırsatı yakaladığımız insanlara İmanı, İslamiyeti, Risale-i Nuru ve Bediüzzaman’ı dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık.

Bunlar arasında bulunan aslen Etiyopyalı olan ve İngiltere’de doktorluk yapan bir zatla uzun uzadıya sohbet etme şansını yakaladık. Hıristiyan olduğunu, daha önce Bediüzzaman’ı ve eserlerini hiç duymadığını, verdiğimiz ingilizce tercüme Risale-i Nurları en kısa zamanda okuyup görüşlerini bildireceğini belirtti.

Diğer bir şahısta, şampiyonayı izlemeye gelen bir Türktü. Üniversite yıllarında okuduğu risaleleri okumayı uzun müddet ihmal ettiğini, ancak son zamanlarda kendisinde yeniden okumaya yönelik bir istek olduğunu, bizleri vakıf merkezinde ziyaret etmek istediğini belirtti.

Şampiyona esnasında Güney Afrika’dan sevindirici bir telefon aldık. Geçen sene yine böyle bir organizasyon vesilesiyle tanışıp kendilerine risaleler hediye ettiğimiz Güney Afrikanın Durban şehrinden Khai ailesinin reisi Abdurrahman Beydi telefondaki. Güney Afrika’da yaşadıkları Durban şehrine, Bediüzzaman’ın hayatını anlatan filmin İngilizce versiyonunun geldiğini ve ailece bu filmi izlediklerini, filimden çok etkilendiklerini, Risale-i Nuru okumaya ailece devam ettiklerini şevkli bir ses tonuyla anlattı.

Ruba Vakfı Hizmet Ekibi- İstanbul Mart 2012

www.NurNet.org

Ders çalış!’ deniliyor ama nasıl çalışılacağı söylenmiyor!

Anne-babalarda ‘ödevimi yaptım‘ diyen çocuklarının yeterli ders çalıştığı kanaati hakimdir. Ödevini hızlıca yapan öğrencinin bu durumu bir yanılgıya yol açar. Sınav sonuçları bunu gösterir.

Çalışma temposunu ayarlayamamış çocuk, sınav zamanlarında büyük sıkıntılar yaşar. Bunun için her gün ödevin yanı sıra günlük derslerin tekrarı ve bir sonraki güne hazırlık yapılmalıdır.

Tüm anne-babalar ve eğitimciler çocuklarına ve öğrencilere “git, odanda ders çalış” veya “ders çalışırsan daha başarılı olursun” şeklinde yönlendirmeler yapıyor. Aslında gözümüzden kaçan bir nokta var. O da ‘Nasıl ders çalışmalı?‘ sorusunun sorulmaması ya da cevaplanmamasıdır. Öğrenciler birinci dönem istedikleri başarıyı elde edememişlerse o zaman daha iyi olmak için verdikleri sözü yerine getirmeleri için taktik kazanmalılar veya taktik değiştirmeliler.

Eğitim öğretimde en önemli yaklaşım, herkese uygun bir tavsiye veya genel geçer bir tavsiye yoktur. Anne-babalar çocukları ile alakalı olarak ders çalış diyorlar ama çocuklarının nasıl çalışacağını söyleyemiyorlar. Öğrencilerin öğrenme tarzları, karakteristik özellikleri veya zekâ türleri birbirinden farklı olabilir. O zaman çocuklarımız için tavsiyede bulunurken, onun tanınması, zekâ türünün, karakteristik özelliklerinin ve bunun paralelinde olan öğrenme tarzının iyi analiz edilmesi gerekmektedir.

Ders çalışmaya başlamak için; öncelikle çalışılacak mekâna dikkat etmek gerekir. Aşırı uyarıcılardan uzak, görsel malzemenin bol olduğu yerler yerine daha sade mekânlar tercih edilmeli.

Havalandırması iyi yapılmış ve sıcaklık değerlerine dikkat edilmiş mekânlar olmalı. Ne çok sıcak ne de soğuk olmamalı. Çalışma masası öğrencinin biyolojik özelliklerine uygun olmalı. Sandalyesi veya koltuğu çok da rahat olmamalı. Oturmaya uygun olmalı, uyumaya değil. Uzanarak değil mutlaka masa başında çalışılmalı. Gürültüden uzak, TV, telefon gibi uyarıcıların tesirinden arındırılmış olmalı. Öğrencilerin çalışma odaları, salonlar veya televizyon başları değildir. Yani televizyon, radyo, müzikçalar açıkken ders çalışılmaz, ‘Ben çalışıyorum‘ diyenler kesinlikle kendilerini kandırıyorlar.

Hedefsiz olarak başlanmış çalışmalar sonuçsuz kalacaktır. Ödevler ders tekrarlarıdır. Çalışmayı pekiştirir ama çalışma biraz da gelecek konulara bakmak ve anlamadan konu geçmemeye çalışmak için yapılır. Öğrencilerin en çok kaçırdıkları budur. Ödevler hızlıca yapılır. Ders çalıştım, ödevimi bitirdim şeklinde ifadelerle aile bireyleri ve kendisini kandırdığını zanneder. Bu tempo biraz da tembelliğe alıştırır. Sonra sınav dönemlerinde tempo artırılması gerektiğinde bu şekilde çalışan öğrenciler zorlanır. Hangi konuyu çalışacağım, nereden başlayacağım ve nerede bitireceğim soruları cevaplanmalı ve öğle çalışmaya başlanmalıdır. Bireysel farklılık göstermekle birlikte 45-50’şer dakikalık periyotlar halinde çalışmalar disipline edilmelidir.

Haftaya hazırlıklı girilmeli

Hafta içinde okul dönüşü zihin ve beden biraz dinlendirilerek her akşam çalışılmalıdır. Hafta sonu cuma akşamına ailecek bir etkinlik konulmalı ve ailecek dinlenilmelidir. Cumartesi ihmal edilmemeli ve çalışılmalı, pazar günü de haftaya hazırlık olarak değerlendirilmelidir. Hazırlıklı girilmiş bir haftanın daha başarılı ve verimli geçtiği gözlenmiştir.

Ders çalışma alışkanlığı ile kitap okuma arasındaki ilişki göz önünde bulundurularak mutlaka akşamları, okul dersleri haricinde kitap okunabilmelidir. Gelişmiş ülkelerde kişi başına günde 24 dakika kitap okumaya ayrıldığını düşünürsek bu konuya özen gösterilmeli, aile bireylerinin de katılımıyla kitap okunmalıdır. Ebeveynler unutmamalıdır ki, birlikte yapılan faaliyetler ailelerin kimlik ve kişiliklerini oluşturup bunun yeni kuşaklara aktarılmasını sağlarlar. Çocuklar daha çok görerek modeli gözlemleme yoluyla öğrenirler.

Abdulrezzak ÇİL – Eğitimci-Sosyolog

Yurtdışı ve farklı dillerde Risale-i Nur dokümanları burada

Kültürlerarası Eğitim ve Dostluk Derneği (KADDER), yurtdışındaki kitap fuarı, sempozyum, panel ve konferanslar için çeşitli dokümanlar hazırladı.

İnternet üzerinden kolay bir şekilde ulaşılan ve çeşitli dillerde hazırlanan belgelerde Risale-i Nurları ve Bediüzzaman Said Nursi’yi tanıtıcı broşür, kartela, poster, slayt ve video görüntüleri yer alıyor.

Dernek, çalışmalar hakkında Risale Haber’e şu açıklamayı yaptı:

Yurt dışında; Risale-i Nurlar hakkında her geçen gün artan sayıda sempozyumlar, paneller, kitap fuarları düzenlenmektedir. Bu tür toplantılarda ve yurt dışından gelen yabancılara Risaleleri ve Üstad’ı tanıtıcı broşür, kartela, poster, slayt ve video gibi dokümanların hazırlanması önem arz etmektedir.

Okunması fazla vakit almayan ve anlaşılması kolay olan bu dokümanların hazırlanmasındaki amaç, insanların zihinlerinde Risaleler hakkında müsbet bir imaj bırakmak ve merakını uyandırarak birçok yabancı dile çevrilen Risalelerin istenilen bir dilde okunmasına vesile olabilmektir. Kısacası insanları Risalelere yönlendirmektir.

İngilizce olarak hazırlanan dokümanların sonunda Risalelerin internet adresleri verilmekte ve kırktan fazla dile çevrilen bu eserlerin istenilen bir dilden okunabileceği hususu belirtilmektedir.

Bu nedenle Ankara’da oluşturulan neşriyat heyeti iki yıl içerisinde aşağıda belirtilen dokümanları hazırlamıştır.

1-Broşürler: Tabiat, Haşir, Risale-i Nur’da Cihat, Avrupa’nın iki yüzü (17. Lema 5. Nota), Musibetlerin arkasındaki Merhamet-i İlahiye, Risale-i Nur Külliyat’ı, Ramazan.

2-Kartelalar: Tabiat, Haşir, Musibetler ve 1. Söz’den 5. Söz’e kadar Küçük Sözlerin slaytları.

3-Videolar: Tabiat, Haşir ve Tusinami

4-Posterler: Seçilen vecizelere uygun posterler

5-Masa ve duvar takvimleri

6-Kitap Stantlarında Kullanılmak Üzere Afişler

Söz konusu dokümanlara www.kadder.org.tr adresinden bakılabilir ve indirilebilir.

Kaynak: Risale Haber

Dünyanız Nurlansın.

Exit mobile version