Etiket arşivi: filipinler

Muhlaslar Kervanından..

11 Mayıs 2010’da hizmet-i Nuriye için gittiği Filipinler’de uğradığı silahlı saldırı sonucu Rahmet-i Rahman’a kavuşan aziz şehid abimiz Hafız Cevdet Baybara’nın hatırasına ithafen yakın dava arkadaşları Said Baybara, Rıza Dalkılıç ve Kerem Şerbetçi’nin yazılarını takdim ediyoruz.

Hayalleri dünyaya sığmayan, kalbi bütün insanlığın selameti için atan, şefkat ve metaneti mahiyetinde cem’ etmeye muvaffak olmuş bahtiyar ağabeyimizin dahil olduğu muhlaslar kervanına Cenab-ı Hak bizleri de dahil eylesin. Amin. Ruhuna el-Fatiha..

Mümtaz Ağabeyim..

Kendisi hem dava arkadaşım, hem fikir babam, hem hayatta refikim, hem yoldaşım olan bir ruhu tarif etmeğe sahifelerce yazsam, mümtaz ağabeyimi, tarif etmiş olamam. Ama birkaç anekdotu sizlerle paylaşayım.

Cevdet Baybara; İnsanlığın imanının kurtulması için canını ve malını feda etmeği ideal edinmiş bir ruh. Kendisi 1978 Mardin doğumlu olup İlkokulu ve hafızlığı Mardin’de tamamladıktan sonra yerinde duramaz bir hali vardır. Kâh yerel radyo programlarında kâh cami kürsülerinde kâh muhtelif meclislerde Kur’an okurken veya sohbet ederken görürsününüz onu. O dönemler Babası Cüneyt Hoca Mardin Ulu Camii imam hatibidir. Cüneyt hocanın teşvikleriyle Mardin’den Diyarbakır’a, Van’a, Urfa’ya, Elazığ dan Malatya’ya, doğuda birçok ilde okuma kamplarına katılır. Ve birçok İslami, felsefi, mantıki ve fenni eserleri okur. Küçüklüğünden beri; Alem-i İslam’a canını, malını ve hissiyatlarını feda eden (Hz. Ebu Bekir’ler, Ömer’ler, Hamza’lar, Bediüzzaman’lar, Cüneyd-i Bağdadi’ler) ve birçok asil ve necip ruhların, insanlığın iki cihan saadetleri için canlarını ve mallarını (harcadıklarını demeyeceğim) bilakis en güzel bir şekilde değerlendirdiklerini görür.

Kendisinin anlattığı bir rüyada Peygamberimiz kendisine hitaben “Ömrün kısa olacak, aşirelerini yani her bir ânını ganimet bil” diye ikazda bulunduğunu anlatmıştı. Benim müşahede ettiğim, hakikaten her bir ânını dolu dolu değerlendirmiştir. 1996 yılı baharında İstanbul’a gelir. Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinden olan Mustafa Sungur ağabeyin yanında on yıl beraberlikleri olur. O yıllarda Bediüzzaman Said Nursi’nin eserlerini mütalaa fırsatı bulur ve çok istifade eder. Bazı mülahazalarını kaleme alarak 2000’li yıllarda editörlüğünü yaptığı, üç dilde yayınlanan (Nur The Light) dergisinde yayınlar. Mustafa Sungur ağabey ile yurtiçi ve yurtdışında birçok panel, konferans ve sempozyumlara katılır.

Rusya, Azerbaycan, Hollanda, Mısır, Avustralya, Japonya, Kore, Filipinler, Fas, Cezayir ve daha başka birçok ülkede bulunur. Bu vesileler ile insanlığın maddi ve manevi eksikliklerini görür. Hamiyetli ve himmetli insanlar anlatılırken “yerlerinde duramazlar, her zaman başkasının derdi ile dertlidirler.” diye tarif ederler. Hakikaten Cevdet ağabeyimizi en güzel ve veciz tarif böyle olsa gerek. Kendisi de “Karınca kudretince” yurtiçinde ve yurtdışında irtibat ettiği insanların vesileleri ile ihtiyaç olan yerlere (muhtelif eserler; Kur’an-ı Kerim, İngilizceye tercüme edilmiş tefsir kitapları ve eğitime dayalı bir çok eser göndermiş, yurtdışında eğitim alan öğrencilere burs vs.) yardımlarda bulunmuştur.

Daha sonraları 2008 yılında resmi olarak tüm insanlığa “Çare” olma maksadı ile gönüllü birkaç arkadaşı ile beraber Çare Yardımlaşma ve Kalkındırma Derneği kurulur. Yurtiçi ve yurtdışında geniş çaplı faaliyetler yapma imkanına sahip olur. Ramazan kumanyaları, iftar çadırları, eğitim malzemeleri, kurban etleri dağıtım organizasyonları, fakir aileler ve yetim çocuklara yardım, su kuyuları, sağlık kabinleri, öğrencilere burs v.s. tarzında birçok faaliyet alanlarında rol alır. O yıllarda kendisi çok şevk ve gayretle ifade ettiği şu sözü; “Dünyada ulaşmadığımız insan, derdine yetişemediğimiz masum kalmasın.” demişti. Öyle olalım ki; yatağı görmesek uyku aklımıza gelmesin, suyu görünce susadığımızı bilelim, aç olanların doyduğunu görünce acıktığımızı hatırlayalım derdi. 2010 yılında gönüllü olarak gittiği Filipinler’de talihsiz iki genç Filipinli’nin gasp maksadıyla, silahlı saldırısı sonucu şehit edilir.

Yaşı henüz 32’dir. Aklımıza gençliğinde gördüğü rüya gelir, “Ömrün kısa olacak her bir dakikanı ganimet bil.”

Meşhur şöyle bir söz var; “Kimin himmeti milleti ise o tek başına bir millettir”. O sadece milletini değil, bütün insanlığa “Çare” olmak isterdi. Ne mutlu hayatını böyle yüksek ideallere adayanlara.

Ey şehidimiz Seni hatırladıkça gözlerimiz doluyor,

İftirakin hüznü boğazımızda düğümleniyor.

Rahmet sana ey Nurlu şehidimiz.

***

Geride Yiğit ruhlu Mehmetlerin,

Kadir-şinas Rızaların

***

Bilirler ki Said ve mesut’sun sen.

Bilirler ki ötelerde saadete mazharsın sen.

***

Yasin’ler sana, okurlar her dem

Âdem amcalar Dua zendir her dem

***

Beyn-en nîsa Sümeyye ilk şehittir

Mabeynimizde sende bizlere, ilk şehitsin

***

Yusuf simalılar orada refiktirler hep sana

Bizden ötelere selam üstüne selam sana

***

Sana gurbet şehidimi

yoksa, hicret şehidimi diyelim

Hayır, sen bizim gönlümüzün ser habibisin

Rahmet sana ey nurlu şehidimiz  

Hayatı, insanı hayrette bırakan çeşitli kahramanlıklarla dolu olmakla beraber; Hak’ta ve Hak yolunda fani olup, şahsından feragat etmede de mümtaz bir fedakarlıkta olduğunu göstermiş oldu. Allah ğani ğani Rahmet etsin.  

Vefatından sonra kendisinin açtığı, (ÇARE) hayır kapısını açık bırakmış. Bizler sevenleri olarak, sizlerde hamiyetli gönüllüler olarak; “Dünyada ulaşmadığımız insan, Derdine yetişemediğimiz masum kalmasın” diye el ele bu hayır kapısını hayırlı işler için açık tutalım.

ÇARE gönüllüsü

Said BAYBARA

Kenya’da Bediüzzaman Sempozyumu Yapıldı

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

ESSELAMÜ ALEYKUM VE RAHMETULLAHİ VE BEREKATÜHÜ

Sempozyumlar zincirinin bir halkasıda Kenya da yapıldı.

Kenya’da hizmetin birinci yılında uluslar arası Nairobi üniversitesinde Çare yardımlaşma ve kalkınma derneğinin sponsorluğunu yaptığı “Dinler Arası Diyalog ve Said Nursi” adlı sempozyuma konuşmacı olarak Filipinlerden Risale-i Nur Enstütisi başkanı ve Birleşmiş Milletler Barış Elçisi olan Muhammed Rıza Derindağ katıldı.

Kenya da ilk defa düzenlenen bu konferans, Nairobi Üniversitesinden yüzlerce hristiyan ve Müslüman öğrenciler ile Hristiyan din temsilcileri ve papazların katılımıyla gerçekleştirilmiştir.

Sempozyumda semavi dinlerin ortak yönleri ve bilhassa sadece Kuran da mevzu bahs olan İsa (a.s.) ve Hz. Meryem ve Al-i İmran hakkındaki sureler ve ayetlerin beyanatı o kadar güzel ifade ve tebliğ edildi ki sempozyum sonunda başta papazlar ve diğer hristiyan müntesipleri hayretlerini, meraklarını itiraf ettiler.

Mesela onlardan bir üniversite öğrencisinin itirafı; “Hayatta aldığım en iyi karar bu sempozyum davetine katılmak oldu. Çünkü şu ana kadar Muhammed-i (ASM) (haşa ) deccal biliyordum ama şimdi anladım ki öyle değil Onun bir şefkat peygamberi olduğuna inanıyorum ve kabul ediyorum dedi. Bir diğeri ise Japonya dan bir misafir öğrenci “Kenya dan ülkeme İslamiyet hakkında aydınlık fikirleri öğrenmiş olarak dönüyorum ve iki saatte on senede öğrenmediğim şeyleri öğrendim”dedi.

Papazlar ise yaptıkları konuşmalarda M.Rıza ağabeyin yaptığı sunumların aynısını tekrar ikrar etmekten başka bir şey yapmadılar ve ayrıca bir papaz bu konferansın aynısının kendi kiliselerinde de yapılmasını arzu etti. Katılımcılardan Müslüman bir doktor; bu manaları ve bu tebliğ usulünü şu ana kadar ilk defa bu sempozyumda gördüm ve etkilendim dedi. Bunun gibi daha itiraflar oldu.

Sempozyum sonunda bir çok hristiyan öğrenciler açılan kitap standına akın ettiler ve birçoğu eserlerden aldı sonra ağabeylerin etrafını sarıp böyle bir sempozyumun tekrarını arzu ettiler hatta başka üniversitelerden gelen öğrenciler aynı sempozyumun kendi üniversitelerinde de yapılmasını taleb ettiler. Risaleler ve üstad hakkında internet adresleri ve iletişim kurmak için email adreslerini istediler.

Kanaatımız odur ki bu sempozyum sonunda tezahür eden hüsnü alaka ve tesir gösteriyorki buralarda insanların nurlara ve İslamiyet hakkında hakiki bilgilere ekmek ve sudan ziyade ihtiyacı var.

Kenya Nur Talebeleri

NurNetwork

2012 YurtDışı Hizmet Meşvereti Konya’da Yapıldı

Yılda bir mutat olarak yapılan Yurtdışı Hizmet meşvereti bu sene 10 Mart Cumartesi günü Konya’da Merkez Dersanesinde yapıldı. Sabah 09:00’da başlayan meşveret 17:00’ye kadar sürdü. Yoğun katılımın müşahede edildiği toplantıda çeşitli konular üzerinde müzakereler yapıldı, tecrübeler aktarıldı, beyin fırtınası yapıldı.

Toplantı konularının ana başlıkları şöyleydi;

1. Heyetlerin Takdimi

2. Yurtdışına gidecek vakıfların dikkat etmesi gereken hususlar

3. Yurtdışı hizmetinin önemi

4. Mersin 2013 Akdeniz olimpiyatları

5. Diğer ülkelere hizmeti nasıl götürüceğiz?

ALİMLER ile RİSALE-İ NUR TERCÜMELERİ HIZLANDIRILABİLİR

Yurtdışı hizmetlerinde en önemli faaliyet, Risalelerin ilgili ülkenin ana diline tercüme edilmesidir. Böylece bir çok insana ulaşılıp onların da imanlarının kurtulması mümkün olabiliyor.  Bediüzzaman’ın ‘Ben bu hakikateri tüm dünyaya okutturacağım‘ hayalinin, bu faaliyetler ile gerçekleştiğini görüyoruz.

İman  ve Kuran hakikatlerinin tüm dünyaya  yayılması ancak Risalelerin tüm dünya dillerine çevrilmesi ile neşv-ü nema bulacak. Dolayısıyla yurtdışına hizmet etmeye giden gönüllüler öncelikle tercüme çalışmaları üzerinde yoğunlaşıyorlar.

Dünyanın hemen hemen her ülkesinde hem o ülkenin yerel dilini hem de Arapçayı mükemmel bilen Alimler bulunuyor. Risale-i Nur’ların da gayet itina ile hazırlanmış Arapça tercümesi var. Ülkelerde bu alimler ile irtibata geçilip, Risalelerin tanıtımı yapılıp, Arapça Risaleler kaynak olarak kullanılıp, tercüme çalışmalarında hızlı ve kolay bir yol izlenebilir.

RİSALE-İ NUR PERSPEKTİFİ İLE YAZILMIŞ DERS KİTAPLARINA CİDDİ İHTİYAÇ VAR

Türkiye’de bilim camiasından bir heyet, okullarda okutulmak üzere Risale-i Nur perspektifi ile Din dersi kitabı hazırladılar. 4 ciltlik bu çalışma ingilizceye çevrilip Filipinler’de 81 üniversitede ders kitabı olarak okutulmaya başlandı. Yapılan bu pilot çalışmada muvaffak olunmasının heyecanı ve aynı ihtiyacın ortaokul ve liseler için de şedit olduğu müzakere edilerek, tüm Dünyada bu örneklerin yapılmasının eğitim-öğretim alanında ciddi bir iyileştirme-geliştirme kazandıracağı üzerinde duruldu.

ESNAFLAR BU BROŞÜRLERE SAHİP ÇIKTI

Ankara KADDER-Kültürlerarası Eğitim ve Dostluk Derneği  (www.kadder.org.tr) broşür, afiş konularında tecrübesini arttırarak  profesyonel ekibiyle yeni çalışmalarını tamamlamışlar. Çeşitli dillerde yapılan bu ürünler, internet sitesinden indirilerek matbaada bastırabiliyor. Böylece yurdışına bu ürünlerin gönderilmesine gerek kalmadan, orada dijital kopyasıyla ürüne hızlıca sahip olabiliyorsunuz. Özellikle kitap fuarları için hazırladıkları afişler dikkatimizi çekti.

Yeni hazırladıkları, cazip ve vurucu özet bilgilere sahip broşürler ile  Risalelerin tanıtımı için yeni bir kapı açılmış durumda. Bu broşürler esnaflara dağıtılmış. Esnaflar şık kutusunda duran bu broşürleri dükkanında müşterilerin kolayca görebileceği bir yere koyuyorlar ve gelen giden müşteriler de bu hakikatlerden haberdar olma fırsatı yakalıyorlar.

TÜRKİYE’YE 26.000 MİSAFİR ÖĞRENCİ GELDİ

Yurtdışından Türkiye’ye geçen sene toplam 26.000 öğrenci okumaya geldi. Önümüzdeki senelerde bu rakamın 50.000’e, hatta yüzbine çıkacağı konuşuluyor. Her üniversite misafir(yabancı) öğrenciler için, kapasitesinin yüzde onu kadar kontenjan ayırabiliyor. Hemen hemen her şehirde bu öğrencilere rastlamak mümkün. Dolayısıyla her bölgenin bu konuya dikkatle eğilmesi gerek.

Lakin, bu öğrencilerin çok az bir kesimine ulaşılabiliyor. Bu gençlerin hizmeti tanıması ve yetişmesi çok büyük öneme haiz. İleride kendi ülkelerine döndüklerinde oradaki hizmetin zemberek kuvveti olabiliyorlar. Hatta Sudan’dan Türkiye’ye okumaya gelmiş ve hizmeti bilen 10’a yakın öğrenci şu an, orada, çeşitli üniversitelerde rektör ve rektör yardımcısı konumundalar.

ALİ, SABAH WASHİNG AKŞAM WASHİNG BU NE İŞİNG !

Yurtdışından gelen ve dersanede kalan misafir öğrencilerin, kültür farklılığında kaynaklanan, bize ters gelebilen hal ve hareketlerine karşı hoş görülü olmamız gerekiyor. Ali Güney Afrika’dan geliyor ve geldiği yer nehirlerin arasında deniz kıyısında tropikal bir bölge, sık sık suya giriyor. Türkiye’de dersanede kalırken sık sık banyo yapıyor. Sabah banyoda akşam banyoda. Bir gün yemekte kardeşlerden biri dayanamayıp şöyle diyor “Ali, sabah washing(banyo) akşam washing bu ne işing?”

Ali namazlarını muntazaman kılıyor ve 8 cüz ezbere biliyor. Bir gün dersanede boylu boyunca uzanmış, Kuran’ı da yere baş ucuna bırakmış, ezberden Kuran okuyor. O’nu tanımayan, geldiği ortamın kültürünü bilmeyen bir abimiz görse, Ali’nin fırça yemesi kuvvetle muhtemel.

63 ÜLKEDE RİSALE-i NUR DERSANESİ AÇILDI

Bölgelerin ilgilendiği ülke sayısı 83, Dersane açılan ülke sayısı ise 63. Bu haberler bizi sevindirmekle beraber, daha dünyadaki ülkelerin bir çoğuna el atılması gerektiğini görüyoruz. Dünyada 230 ülke mevcut. Dolayısıyla artık her ilin en az bir ülke, hatta ilçelerin birer ülke ile ilgilenmesi ihtiyacı zaruridir.

Fizibilitesi yapılmış ve konum itibariyle hizmet zemininin en müsait olduğu sıradaki ülkeler el atılmayı bekliyor. Bu ülkeler;

Etiyopya, Senegal, Mozambik, Tayland, Tayvan, GüneyKore, Nepal, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Angola, Moritanya, Orta Afrika Cumhuriyeti, Portekiz, İrlanda, Romanya, Şili, Kolombiya.

ARTIK YURTDIŞINDAN  VAKIF GELİYOR

Yurtdışı hizmetlerinin bir meyvesi de Filipinler’de tezahür etti. Filipinler’den 1 vakıf Antep’e 1, vakıf da Ankara’ya gelmiş.

YURTDIŞI HİZMETİNE NASIL BAŞLANILABİLİR?

* Fizibilite ziyareti yapılmalı.

* İlgilenicek olan şehirdeki insan kaynakları envanteri çıkarılmalı.

* Ülkenin coğrafyası, etnik, sosyolojik, ekonomik ve kültürel yapısı ile ilgili bilgi muhteva eden bir dosya açılmalı.

* O ülkeden okumaya gelen misafir öğrencilerle irtibat kurulabilir.

* Ülkenin konsolosu ziyaret edilebilir.

* Dil eğitimi almak neredeyse zaruridir.

* İlgili ülkedeki kitap fuarları takip edilebilir. Orada stant açılabilir veya stantlar dolaşılıp, Risale tanıtımı yapılabilir.

* Konferanslar takip edilebilir. Türkiye’de konusunda uzman bir kişinin ilgili konuda Risale-i Nur perspektifiyle konuşma yapması sağlanabilir.

* Bütçe planlaması yapılmalı.

* Bölge esnafı ve işadamlarıyla ülke ziyareti yapılabilir.

Ayrıca emekli abiler yurtdışı hizmetinde istihdam edilebilir. Yurtdışında açılacak bir dersanede bir vakıf kardeşle beraber 2 emekli abinin kalması, hem vakıf kardeşe kuvve-i maneviye hem de destek olacak. Bir vakfın yurtdışında tek kalması hizmetin devamına halel getirebilir. Ayrıca ilgili ülke ile ilgilenen bölgeden esnafların okuma programı yapmaları veya bir miktar kalmaları şevke medar olabilir.

Üstad Bediüzzaman’ın kardeşler arasında “azami irtibatı” tavsiye etmesi çok manidar. Hususen yurtdışında kalan bir vakıf ve ilgili bölge arasında azami irtibatın olması hizmetin devamı için çok elzemdir.

25 KURUŞA KÜÇÜK KİTAP

Küçük kitap bastırıp, bunların hediye edilmesi çok bereketli bir hizmet tarzı. Ankara bölgesi bu konuda bir hayli mesafe katetmiş durumda. Çok sayıda kitap bastırdığı için uygun fiyata bu işi yapabiliyorlar. Farklı dillerdeki küçük risalelerin fiyatı 25 kuruş. Bu şekilde şimdiye kadar 600.000 kitap bastırılmış ve dağıtılmış. Bu aralar 100.000 kitap için görüşülüyor. İsteyenler KADDER vakfından Cezmi kardeş ile görüşüp, bu kitaplardan temin edebilir.

AMERİKA’DA KİLİSE BAKILIYOR

Her ülkenin kendine has bir kültürü var.  Amerika’da insanlar kolay kolay bir başkasına güvenmiyor. Oradaki gönüllü insanların gayretleri devam etmekle beraber,  dersaneye herkesin kolayca gelmesi her zaman mümkün olamıyor. Bu tür hizmetler için resmi ortamlar büyük bir avantaj sağlıyor. Bu gayeye kiliseler uygun bir ortam sağlıyor. Uygun kiliseler bulunup bunlar camiye çevriliyor. Buralarda yeni insanlara ulaşılıp onlara imani hakiketler sunuluyor.

Amerika’daki Nur Talebeleri şimdilerde kilise bakıyorlar. Onlara Rabbimizden muvaffakıyetler niyaz ediyoruz.

Ayrıca Avrupa’dan hizmetlerle alakalı güzel haberler duyuyoruz. Örneğin Almanya’nın en büyük hapishanesinde 7 yıldır Risale-i Nur dersleri yapılıyor. Bu dersler sayesinde bir çok mapus ahlak-ı islamiye ile ahlaklanıyorlar.

HRİSTİYANLARA İSA (A.S.) ‘ın BÜYÜKLÜĞÜNDEN BAHSEDİLMELİ

Hristiyanlara İslamı anlatırken dikkat edilmesi gereken hususlar üzerinde yaşanmış tecrübeler mülahaza edildi. Hristiyanların çoğunlukta olduğu Filipinler’de uzun yıllardır hizmet eden ve bir çok hristiyanın islamı seçmesinde muvaffak olan Muhammed Rıza’nın bu konudaki tespitleri çok önemli püf noktalarını içeriyor;

* İncil’in (matta, markos, luka, yuhanna) Türkçe ve ingilizcesi dikkatlice okunmalıdır.

* Kuran’da Hristiyanlardan bahseden ayetler, Peygamberimizin Hristiyanlar ile ilgili hadisleri ve Risale-i Nur’da bu konudaki bahisler iyice araştırılıp, mütalaa edilmeli.

* İsa (a.s.)’ın 5 büyük peygamber’den biri olduğu, müslümanların İsa (a.s.)’ı çok sevdiği, Cenab-ı Hakk’ın da O’nu çok sevdiğini bu yüzden, çarmıha gerilip, işkence yapılmasına izin vermediği ve kendi katına yükselttiği, ahir zamanda İsa (a.s.)’ın tekrar gönderileceği, Hristiyanların beklediği gibi, biz müslümanların da O’nu beklediği anlatılmalı.

* Hristiyanlağın aslında tevhid esaslı bir din olduğu, ancak Cenab-ı Hakk’ı sıfatları hakkında hata yaptıkları bilinmelidir.

* Hristiyanlar ile münasebetlerde direk İncil’in tahrif edildiği ve onların teslis (üçleme) yapmaları gibi konularla itham edilmesi aradaki iletişimin daha başlamadan bitmesine neden olmaktadır. Hristiyanlığın ve İncil’in eksikliğini gösterek değil, İslamın güzelliğini anlatarak onlara faydalı olabiliriz.

Murat Şekerci

www.NurNet.org

Bediüzzaman’ın Talebeleri Filipinler’i ziyaret etti. (Filipinler Mektubu)

Üstadımızın Talebelerinin Filipinler Ziyaretleri

Necib ve Muazzez Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin mutlak vekili, hem varisi, hem evladı manevisi, hem Üstadımızın en yakınında bulunup hem şahsi, hem umumi hizmetlerini deruhte eden Hüsnü Bayram Abi ile Üstadımızın Neşirde Varisi ve İstanbul’da en çetin şartlar altında 70 senedir neşir hizmetinde yılmadan, yorulmadan, azami ihlas ve kanaat ve azami sadakat ile hizmetleri deruhte eden Ahmed Aytimur Abimiz Filipinlere geldiler. 

Evvela Malezya, sonra Endonezya ve akabinde Filipinlere gelen Ağabeyler her gittikleri yerde olduğu gibi burada da ehli hizmete şevk verdiler, nurlu hizmetlere vesile oldular.

Beş saatlik bir uçak seyahatından sonra Jakarta’dan Manilaya gelen Ağabeyler buradan Filipinlerin en güneyindeki Zamboanga şehrine geldiler. Akşam Zamboangada bir otelin konferans salonunda Nura Müştak Filipinli gençlerin iştirakiyle ders oldu. Ertesi sabah 25 Ocak tarihinde Sabah namazını müteakip Basilan Adasına geçildi. Bu adanın Valisi ElRaşid Sakkalahul tarafından karşılanan Abilerimiz Vilayette misafir edildiler, Hüsnü Abi burada İhlas Risalesini Valinin odasında okudu.

Bu Adada daha sonra Kuran Hıfz merkezindeki 120 yetim talebe ziyaret edildi. Burada 8. Meselenin Hülasası okundu. Daha sonra bu Adada Jubaira Said Tarafından hizmete verilen iki katlı büyük Medresetüzzehra Dersanesi ve okulu ziyaret edildi. Burada bizleri Adanın Müftüsü Hacı Osman Efendi hoşamedi etti.

Buralarda her gidilen yerde Üstadımızdan hatıralar dinliyor ve toplanan cemaatlerin sualleri cevaplandırılıyordu.

Basilan Adasından sonra Kuruan Karyesine geçildi. Burada Hacı Ape ve çocukları İdris ve Nurkisa Akosta tarafından vakfedilen bahçe üzerindeki 2 katlı ahşap Barla Dersanesi olarak tesmiye edilen hizmet mekanı Hüsnü ve Ahmet Abiler tarafından hizmete açıldı. (Bu dersane Çare Derneği tarafından inşa ve tefriş edilmiştir.)

Akabinde 10 saatlik bir seyahattan sonra İligan Dersanesine varıldı. Burada da gayretli ve yeni mühtedi genç üniversitelilerin iştirak ettiği bir ders oldu. Ertesi gün Marawide Risalei Nur Enstitü binası ziyaret edildi. Burada bulunan 3 dersane ziyaret edildi ve akşam umumi ders oldu. Ağabeylerimize 71 Üniversite ve 85,000 talebeye okutulacak olan Risalei Nur Müfredat programı takdim edildi, Ağabeyler dualar edip takdir ve tebrik ettiler. Marawi şehrinde hem Şerif Hanedanı hem Prof.Dr. Alonto ziyaret edildi. Burada Prof. Alonto “kanaatimce ittihadı islamın arefesindeyiz. Risale-i Nur ittihadı islamın hem vesilesi hem lideridir. Dolayısıyla Bediüzzaman hem bu asrın müceddidi ve hem de Halifesidir” diye buyurdu.

Cagayan’da ise en son gece umumi ders günü idi. 40 kadar talebe, 2 papaz ile Üniversite hocalarının iştirak ettiği ders hem çok şevkli hem nurlu idi. Papazların sualleri ve Kardeşlerin sualleri Agabeylerin açılmasına ve çok güzel neşeli bir havaya medar oldu.

Hülasa hem bizlerin ömrümüz boyunca unutamayacağımız, hem Filipin hizmetleri için çok müşevvik bir hafta geçirdik. Üstadımızında meslek ve meşrebine dair çok nurlu ve bize istikamet veren hatıratı dinledik.

Rabbimiz bu Ağabeylerden ve Onları yetiştiren Necib Üstadımızdan ebediyyen razı olsun.

Filipin Nur Talebeleri

www.NurNet.Org

 

Filipinli kardeşlerimiz yardım bekliyor

Muhammet Rıza Dalkılıç’ın haberi:

 “Bir bela, bir musibetten çekininiz ki geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp masumları da yakar.” Enfal-25

Geçtiğimiz Cuma günü yaşadığımız şehirde büyük bir felakete şahit olduk. Filipinlerin Mindanao bölgesi Cagayan De Oro ve İligan şehirlerinde akşam saat 10 sularında etkili olmaya başlayan fırtına ve yağmur yerini tayfuna bıraktı. Washi adı verilen tayfun Cagayan de Oro şehrinin yarısını ve İligan şehrinin dağlık ve kırsal kesimlerini tesiri altına aldı. 

Gece saat 1 sularında nehirden gelen insan çığlıklarıyla uyandık. Biraderim bizim eve gelmiş ve kapıyı çalıyordu bile. Biraderim ve bir başka Türk komşumuzla birlikte yola düştük ve köprülere gidip kalabalık insan grupları arasında yardım etmeye başladık. Bulabildiğimiz halatları nehire salıveriyor, balıkçılar gibi eceli gelmemiş insanların halata takılmalarını bekliyorduk. Gelin görün ki nehrin hızı, rüzgarın sürati ve tayfunun şiddeti bizi çaresiz kılıyordu. Evler gemi gibi altımızdan geçip gidiyor, hayvan inlemeleri insan çığlıklarına karışıyordu. Sebepler birbiri ardına susuyor ve elimizi kolumuzu bağlıyordu. Bazen üzerinde bulunduğumuz köprü dahi şiddetle sarsılıyordu, bu sarsılma suyun sürüklediği evler ve evlerdeki eşyaların- buzdolabı gibi- köprünün altına çarpması sebebiyle oluyordu.

Polis ve silahlı kuvvetler kurtarma çalışmalarına bu atmosferde amatörce başlamışlardı. Gece 1’den sabah altıya kadar kurtarma çalışmalarına yardımcı olmaya çalıştık. Birçok arkadaşımız ve tanıdığımız sele maruz kalan nehrin etrafında ikamet ediyorlardı.

Şu anda buradaki Türk arkadaşlarımız, Çare Yardımlaşma ve Kalkınma Derneği gönüllüleri, Türkiye Filipinler Dostluk ve Yardımlaşma Derneği ile Filipinler Risale-i Nur Enstitüsü öğrencileri afet merkezlerinde aktif olarak çalışıyorlar. 

Müslümanların yoğun olduğu Balulang Bölgesine ancak bu sabah ulaşabildik. Gördüğümüz manzara bizleri derin tefekkürlü hayrete sevketti. Yıkılan evler, çamur ve sel içindeki sokaklar, caddelerde çöp gibi üst üste yığılmış eşyalar, devrilmiş arabalar, ağaçlar ve bir tabak pirinç bekleyen iki gündür uyuyamamış olan fakir halk… Susuzluk ciddi bir problem, yemek ve giyecek eşya ayrı bir problem. Bu bölgede 4000 ev tahrip olmuştu. Afet sorumlusu onlarca kayıp çocuk ve kadın olduğunu ifade etti. Cami imamı medreselerinin tamamen yıkıldığını ifade etti, camiye ulaşmaya çalıştık ama ilerlemeye imkanımız olmadı. 

Pazar saat sabah 10 itibariyle, Sosyal Hizmetlerden aldığım bilgiler ise şöyle; 5521 aile, 33.126 kişi evsiz, 212 ölü, 447 kayıp var. 13 afet merkezinde çalışmalara devam ediliyor. 

Burada şunu ifade edeyim ki bu rakamlar sadece bizim bulunduğumuz bölge için tesbit edilen istatistiki bilgiler. Tüm Cagayan için bu rakamın 10,000 ailenin üzerinde olduğu düşünülüyor. İki şehirde ki toplam aile sayısı ise 30,000 olarak ifade ediliyor.

Türkiye’den yardım etmek isteyenler ‘Çare Yardımlaşma ve Kalkınma Derneği’, İstanbul- Üsküdar şubesinden bilgi alabilirler.  +90 216 328 3234, Hakimiyet-i Milliye Caddesi, Tepsi Fırın Sokak, No-8 Üsküdar- İstanbul. info@care.org.tr